“Yükselen değer” olmanın beş yolu

Evrim teorisine karşı yazdığı yazılarla Zaman gazetesinin dikkatini çekmeyi başaran Yiğit Bulut, kariyerine AKP iktidarı ve Fethullahçı medya nezdinde "yükselen değer" olarak devam etmeye kararlı gözüküyor.

soL (HABER MERKEZİ) Evrim teorisine saldıran yazıları ile Zaman gazetesinin "gözde"leri arasına giren Vatan gazetesi yazarı Yiğit Bulut, kariyerinde ilerlemeye devam ediyor. Dün de Zaman gazetesinde röportajı yayınlanan Bulut'un söyledikleri AKP iktidarı ve Fethullahçı basının gözünde "yükselen değer" olabilmenin beş yolunu da özetler nitelikte.

"Evrim yoktur" diyeceksin
Yiğit Bulut "yükselen değer" olmaya Fethullahçılar, Adnan Hocacılar gibi dinci grupların başlıca ideolojik mücadele alanı olarak gördükleri evrim teorisine karşı çıkmakla başladı. Geçtiğimiz günlerde Vatan gazetesinde "Evrime inananlara inanamıyorum" başlığıyla art arda yayınladığı yazılarında, bilimselin yerine dini açıklamaları koymak isteyenlerin "akıllı tasarım" iddiasının savunuculuğunu üstlendi.

Bulut Zaman'daki röportajında bunu "ben yazımda hiçbir dinî motif kullanmadım. Sadece 'ilk itici güç' ya da 'yaratıcı zeka' dedim" olarak açıklıyor. Ancak hemen ardından "değerlerimize sahip çıkmak ayıp mı? Ben bugün dini, yaratıcı kelimesini konuşurken korkuyorum" diyerek aslında neyi savunduğunu da özetlemiş oluyor.

"Dini konularda baskı var" diyeceksin
Buradan ikinci kurala geçmiş oluyoruz. AKP'nin iktidar olduğu dönemde "yükselen değer" olmanın bir diğer yolu da, aslında dini düşünceleri savunanlara karşı baskı olduğunu ileri sürerek "mazlum edebiyatı" yapmaktan geçiyor. Yani şöyle: "Siz Türklükle, İslamla ilgili bir şey söylediğiniz zaman kötü adamsınız. Değerlerimize sahip çıkmak ayıp mı? Ben bugün dini, yaratıcı kelimesini konuşurken korkuyorum. Anında bir saldırı başlıyor"

"Amiyane tabirle" bilimden bahsedeceksin
Tabii bilimsel doğru veya teorileri tartışırken "amiyane" tabirler kullanmak da önemli. Çok sıkışıldığında da kullanılabilecek bu motiflerin ana teması genelde "evet bilim bir açıklama getiriyor olabilir ama maneviyatımızı tatmin edebilir mi?" olarak özetlenebilir. Yiğit Bulut şöyle formüle ediyor: "Bugün klonlama yapabiliyoruz. Bana bir hücrenizi verin, Amerika'da sizden bir tane daha yaptırabilirim. Ama içindeki ruhu üfleyebilir misiniz? İnsanoğlunun, bilimin dolduramadığı tarafları dolduran bir mekanizmaya ihtiyacı var. Saygı duymuyoruz buna"...

"Beyaz Türkler", "cumhuriyetçi elitler" cümle içinde kullanılacak
Daha "siyasi" konulara gelindiğinde cümle içerisinde kullanılan bazı kavramlar söz konusu kişinin "yükselen değer" olma potansiyeli konusunda ipuçlarını sunuyor. "Beyaz Türkler" ve "cumhuriyetçi elitler" bu kavramların önemli olanlarından. Yiğit Bulut bunları kendi patronunu da dışlamayacak şekilde şöyle formüle etmiş: "Türkiye'de farklı iki toplum var. Bir tarafta beyaz Türkler, bir tarafta başka bir toplum. Sentez toplumunu kuramadık". "Bugün aslında birbirine karşı görünen insanlar aynı kökten geliyor. Aydın Doğan, tam bir Anadolu insanıdır. İslam dininin gereklerini yerine getiren, manevî tarafı güçlü olan, ortak değerlerine saygılı olan biridir. Başbakan Erdoğan aynı şekilde... Aralarında sanki bir kavga varmış gibi görünüyor. Araya giren beyaz Türkler bu kavgayı çıkarıyor. Kalkıp da işte 'ben bunu haber yaparım, siz de benim patronuma saldırırsınız' diye ortalığı tahrik ederseniz, çıkardığı kavgadan nemalanan insan olursunuz. Doğan Grubu Türkiye'deki bütün ortak değerlere son derece saygılıdır. Ama araya giren bazıları bu kavgayı çıkarıyor, tahrik ediyor. Bu tuzaktan kurtulmamız gerekiyor."

"Her şeyin başı Ergenekon" diyeceksiniz
"Yükselen değer" olmanın olmazsa olmaz koşullarından biri de Ergenekon operasyonunu güzellemekten geçiyor. Yiğit Bulut bunu kendi tarzına has şekilde yapmayı başarıyor. Konuya kendi alanından bir yorum getirerek "finansal Ergenekon'u kırmak" gerekliliğinden bahsediyor: "Türkiye'de yerleşik bir Ergenekon var. Terim olarak söylüyorum, finansal, siyasi, askeri Ergenekon var. Tayyip Erdoğan'ın başbakan seçilmesi yerleşik Ergenekon'un delinmesi demek. Seçilmişlerden oluşmuş bir sistemde bu makama gelmesi çok önemli bir şey. Yerleşik düzen içinde onlardan olmayan birinin bir güç odağı haline gelmesi onları rahatsız ediyor. Bakın çete olarak söylemiyorum. Mantık, yapı... Mantık açısından finansal Ergenekon'u kırmak gerekiyor. Eğer Tayyip Erdoğan'ı siyasi anlamda yok ederlerse sonuç alınamayabilir. Bütün başbakanların aforoz edildiği bir işi yapıyor çünkü. Çok tehlikeli sularda yüzüyor. Finansal Ergenekon'a çomak sokmaya çalışıyor."