'Yasakçı Vali'nin kabarık sicili

"29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü"nü yasadışı ilan eden Ankara Valisi Alaaddin Yüksel 20 yıllık valilik kariyeri boyunca tartışmalı birçok karara daha imza attı.

"29 Ekim Seferberlik Yürüyüşü" esnasında yaşanan olaylar sebebiyle Ankara Valiliği büyük eleştiri topladı. Yürüyüşün önce yasadışı ilan edilmesi sonrasında da yürüyüşü gerçekleştirilen kitleye polisin biber gazı ve tazyikli su sıkarak müdahale etmesi, hükümetin talimatlarını adım adım uygulayan Ankara Valisi Alaaddin Yüksel’i gündeme taşıdı.

Alaaddin Yüksel’in Ankara Valisi sıfatıyla aldığı tartışmalı kararlar Seferberlik Yürüyüşü ile sınırlı değil. Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, 20 yıla yaklaşan kesintisiz valilik görevi boyunca birçok tartışmalı karara daha imza attı. Ankara Valiliği özellikle AKP karşıtı toplumsal muhalefetin sokağa döküldüğü örneklerde aldığı kararlarla adından çok söz ettirdi.

Yasakçı Vali her daim iş başında
29 Ekim Seferberlik Yürüyüşünü resmi niteliği olmadığı gerekçesi ile yasa dışı ilan eden ve provokasyon ihbarı aldıklarını ileri süren valilik birçok eylemi daha benzer gerekçelerle yasa dışı ilan etmişti.

KESK’in geçtiğimiz 28-29 Mart’ta 4+4+4 eğitim modeline karşı Türkiye’nin birçok yerinden eğitim emekçilerinin katılımı ile gerçekleştirmek istediği eylem bunlardan biri. Ankara Valiliği bu eylemi de "olay çıkacak" gerekçesiyle yasaklamıştı.

"Yasakçı" vali 2010 yılında başladığı Ankara Valiliği görevi boyunca daha birçok eyleme yasak getirirken, İzmir’de valilik yaptığı dönemde de Kordon'da içki içilmesini yasaklaması ile tanınıyor. Balıkesir'den İzmir'e atandığı ilk ay içerisinde Vali Yüksel'in verdiği talimat sonucunda İzmir'de içkili restoran ve kafeterya çalıştıran tüm işletmeciler karakollara çağrılarak, sadece içki ruhsatı aldıkları kapalı mekanda içki servisi yapmaları gerektiği bildirildi.

Valilik piyasacı projelerde AKP ile el ele
AKP Hükümeti’nin yürüttüğü piyasacı politikalarının ve bu doğrultuda gerçekleştirdiği sayısız icraatın önemli yürütücülerinden biri de Ankara Valiliği. Geçtiğimiz yıl Ankara Valiliği, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve sermayedarların ortak çalışmasıyla lise ve üniversiteleri kent merkezinin dışına taşıyan bir proje geliştirileceği açıklanmıştı.

Projeyi duyuran Vali Alaaddin Yüksel ilkokullar ve ana sınıfları dışındaki diğer eğitim kurumlarının şehrin doğu, batı, kuzey, güney taraflarında oluşturulacak kampüslere taşınacağını bildirdi. Proje kapsamında Ankara Valiliği ile Söğütözü İnşaat adına Salih Bezci tarafından 32 derslikli bir imam hatip lisesi binasının yapımına yönelik protokol imzalandığı da duyuruldu.

Sağlık alanını kâr kapısına çevirmeye çalışan AKP’nin uygulamalarından biri de geçtiğimiz günlerde Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Ankara Milletvekili Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci, İl Kültür Müdürü Doğan Acar ile il ve bölge müdürlerinin katıldığı bir toplantıda masaya yatırıldı. Toplantıda Ankara’da sağlık turizminden daha fazla pay alması için çalışmalara başlamayı kararlaştıran katılımcılardan Alaaddin Yüksel yaptığı açıklamada yüzyılın en özgün sektörlerinden birisinin turizm olduğunu vurgulayarak Ankara’nın sağlık turizmi ile turizmden yeterli payı alacağını dile getirdi.

İktidarlar değişti Alaaddin Yüksel değişmedi
Alaaddin Yüksel’in AKP iktidarı boyunca aldığı kararlar büyük tartışma yaratırken, 20 yıllık valilik kariyeri de birçok iddia ve eleştiri barındırıyor. Valilik kariyerine 1993 yılında Trabzon Valisi olarak başlayan Yüksel sırasıyla Balıkesir, İzmir, Antalya ve son olarak Ankara Valisi görevlerinde bulundu. Yüksel, bu süre zarfında ilki Süleyman Demirel, sonuncusu Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere yedi başbakanla çalıştı.

1996-1997 yılları arasında ise Emniyet Genel Müdürü olarak görev yapan Alaaddin Yüksel’in bu görevi süresince yürüttüğü icraatlar hakkında da birçok iddia mevcut.

28 Şubat’tan Susurluk’a kadar birçok başlıkta adı geçiyor
28 Şubat döneminde de Emniyet Genel Müdürü olan Yüksel o dönem İçişleri Bakanı olan Meral Akşener tarafından “hükümet yerine, gerçek iktidar olan 28 Şubatçılarla işbirliği yapmakla” suçlanmıştı. Akşener tarafından bir gece yarısı baskını ile görevden alınan Yüksel, odasını boşaltmayarak bir süre direnmişti. Yüksel’in görevden alınması ise hükümette bir kriz yaratmıştı.

Şu anda TBMM Başkanvekilliği ve MHP İstanbul Milletvekilliği yapan Akşener geçtiğimiz aylarda gazetecilerin 28 Şubat sürecine ilişkin sorularını cevaplarken Alaaddin Yüksel ile ilgili şunları söyledi:

"28 Şubat sürecinin Refahyol Hükümeti'nin en derin krizlerinden birine sebep olan, zamanın Emniyet Genel Müdürü, talimatı sivil iradeden değil, askeri vesayetten almıştı. Sivil irade 'sizi o makamdan bu makama tayin ettim' dediğinde, bu şahıs yerinden kalkmamıştı. Bir aya yakın Türkiye'de 2 Emniyet Genel Müdürü olmuştu. Şimdi Alaaddin Yüksel Ankara Valisidir. Sayın Başbakan kendisiyle ilgili bilgiyi bilmez. Çünkü o İstanbul Belediye Başkanıydı, ama sayın Cumhurbaşkanı bilir. Kendisinin alınma kararnamesini sayın Başbakan rahmetli Erbakan Hoca'ya beraber götürmüştük.”

Susurluk olayı meydana geldiğinde de Emniyet Müdürü görevinde bulunan Yüksel’in olayın patlak vermesinin ardından TBMM Susurluk Komisyonu tarafından ifadesi alınmıştı.

Yüksel’in emniyet müdürlüğü görevi sırasında adının geçtiği bir diğer olay da Nesim Malki cinayetiydi. Ortaya atılan iddialarda iki polis müfettişinin Malki cinayetinin tüm ayrıntılarıyla anlatıldığı bir "bilgi notu" hazırladıkları ve bunu Yüksel’e ilettikleri belirtilmekteydi. Konunun gündeme geldiği tarihte Balıkesir Valisi olan Yüksel bu iddiaları reddetmişti.

(soL - Haber Merkezi)