"Ya katılırsın, ya da..."

TRT, Genel Müdür İbrahim Şahin'in katılacağı konsere katılmaları için sanatçılara aba altından sopa gösterdi. Bu faşizan tavır, son 3 günde önemli örneklerini gördüğümüz AKP rejiminin son icraatı oldu.

3 günde, AKP'nin yarattığı ülkeyi resimleyen önemli gelişmeler yaşadık.

Bu gelişmelerden sonuncusu, bugün Cumhuriyet gazetesine yansıdı. Fırat Kozok’un haberine göre TRT sanatçıları zorla TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in katılacağı“Türk Sanat Müziği Özel Konseri”ne katılmaya “davet” edildi.

“Görevli olmayan bütün sanatçılarımızın konsere izleyici olarak katılmaları gerekmektedir” denilen ve tıpkı lise öğrencilerine yapıldığı gibi “konser öncesinde imza alınacağı” tehdidi eklenen iç duyurunun altındaki imzanın sahibi de dikkat çekiyor. Ankara Radyosu Müdür Vekili Arif Koyuncu, TRT’nin “özel” memurlarından. AKP, TRT’de kadrolaşmanın bir yolu olarak “istisnai memuriyet” kadrosu olan özel kalem ve basın müşavirliği kadrolarını kullanıyordu. Birtakım isimler bakanların yanına özel kalem ya da basın müşaviri olarak alınıyor, sonra kadroları TRT’ye geçiriliyor, böylece TRT kapısında memuriyet için sıra bekleyen binlerce vatandaşın önüne geçiliyordu. Koyuncu da bu “özel memur”lardan biri.

Sanki Tayyip Radyo Televizyon!
TRT’de artık yıllardır sayısız skandalla gözler önüne serilen kadrolaşmanın sonunda gelinen noktanın örneklerine bu hafta içinde de şahit olduk. Çarşamba günü önce “Kozmik Oda” meselesi gündeme geldi.

Rıdvan Memi’nin sunduğu program seçim öncesi sırayla siyasi partileri ele alıyordu. Sıra AKP ve MHP’nin ardından CHP’ye gelmişti. Fakat TRT yönetimi, Memi’ye “Konu terör olacak, konuk da Süleyman Özeren” diye baskı yaptı. Memi baskıyı kabul etmeyince TRT yönetimi programı kaldırdı.

Aynı günün akşamında ise bir başka skandal daha yaşandı. TRT, Leyla ile Mecnun dizisini son dakika yayından çekerek, yerine Tayyip Erdoğan’ı konuk etti ve “Seçim Özel” programı yaptı.

Program sırasında TRT, adeta Tayyip Radyo Televizyon’du. Çünkü sunucular programın bitişini anons ettiklerinde Erdoğan “Aaa, daha sağlığı anlatmadık, onu hiç sormuyorsunuz” deyince program en az 40 dakika uzadı.

TRT bir devlet kurumu olduğu için, tüm partilere eşit mesafede durmalı. Özellikle seçim döneminde bu daha da geçerli. Üstelik geçtiğimiz günlerde basındaki eşitsizlik nedeniyle Türkiye Komünist Partisi Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurmuş, YSK da özel kanallar dahil tüm medyaya siyasi partilere eşit yer verilmesi konusunda yazı göndermişti. Fakat TRT, AKP’nin çiftliği durumunda.

Sanatçıyı zorla konsere götürmeleri tesadüf değil
AKP’nin böyle ele geçirdiği TRT’nin yönetiminin sanatçıları zorla konsere götürmeye kalkıp, bir de imza almakla tehdit etmesi, aslında AKP’nin kültür ve sanata yaklaşımı ve zihniyetiyle ilgili. Eskiden “heykelin içine tüküren” adamları başkentin başına oturtan partinin, ülkenin başına koyduğu kişinin heykelleri yıkması elbette tesadüf değil.

AKP döneminde kültürün bu denli ayaklar altına alınmasının, insanı çileden çıkarak kadar akıldışı bir başka hikayesi de yaşandı bugün. Topkapı Müzesi Müdürü olarak atanan Yusuf Benli’nin, harem dairesindeki tahtı lojmanına taşıttırdığı, müzedeki tarihi masaların üzerinde kahvaltı yaptığı iddiası basına yansıdı.

AKP, son üç gün içinde yaşan bu olayların hiçbirinin tesadüf olmadığı bir ülke yarattı.

Üç gün içinde Hopa’da bir devrimci öğretmen polis tarafından öldürüldü. “Darbelerle hesaplaşıyor” diye geçinen, pazarlanan AKP kentte, 80 öncesini aratmayan bir sıkıyönetim başlattı.

Üç günde bunları yapan parti, 9 senedir iktidarda. Son 3 günde bunları yaşayıp, 12 Haziran’da sandığa gittiğinde 1 günde her şeyin değişeceğini sanan, mücadele etmeden AKP’den kurtulmayı umanlar ise fena halde yanılıyor.

(soL - Haber Merkezi)