Üniversitenin bitişi raporlandı

Üniversite Konseyleri Derneği tarafından hazırlanan “YÖK 2008-2009: Akademiyi Sonlandırma Atağı” raporu, akademinin sermaye ile islami siyasal iktidarın kıskacında olduğuna işaret ediyor.

Üniversite Konseyleri Derneği Yönetim Kurulu, “YÖK 2008-2009: Akademiyi Sonlandırma Atağı” başlıklı 4 sayfalık bir rapor yayınlayarak YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan dönemindeki gelişmeleri değerlendirdi.

Raporda YÖK’ün kuruluşundan bu yana süren “üniversitelerin bastırılması” misyonunun Yusuf Ziya Özcan döneminde hız kazanan “gericileşme ve ticarileşme” misyonuyla birlikte devam ettiği vurgulandı. Türkiye’de üniversitelerin yerelde gerici kurumlar olarak, uluslararası alanda da ticari birer işletme olarak varlıklarını sürdürmelerinin beklendiği belirtilen raporda “Üniversite üniversite olmaktan çıkartılıyor, bildiğimiz anlamıyla akademiye son veriliyor” denildi. Raporda akademinin ulusal ve uluslararası sermaye ile islami siyasal iktidarın kıskacında olduğu değerlendirmesine yer verildi.

Bu dönemde akademinin yeniden yapılanmasının eski dönemlere nazaran hız kazandığının vurgulandığı raporda “İşin ilk boyutu akademinin piyasalaşmasıdır. İkinci boyutu ise akademinin gittikçe daha fazla YÖK’e ve YÖK üzerinden hükümete bağlanmasıdır” denildi.
ÜKD tarafından hazırlanan raporda işaret edilen “piyasalaşma” başlığında ön plana çıkan üç konu şöyle sıralandı:

1) Devlet üniversitelerinin daha fazla paralı hale gelmesi ile özel vakıf üniversitelerinin kurulmasına uygun zeminlerin yaratılması.

2) Piyasaya dönük araştırma konularının (projecilik) akademide ön plana gelmesi ve akademik yükseltmelerde izlenen puanlama sistemi.

3) Üniversitelerdeki iş güvenliğini ortadan kaldırmaya yönelik girişimler ve yerine öğretim elemanları arasında piyasacı ve rekabetçi bir eleme biçiminin benimsenmesi.

YÖK’ün devlet üniversitelerine kadro vermede zorluk yaşatırken, vakıf üniversitelerinin yapılanmasına her türlü kolaylığı sağladığına değinen raporda “devlet üniversitelerine spor tesisi yapımı için imkân üretmeyen YÖK, vakıf üniversitelerine bu konuda para desteği sağlayabilmektedir” denildi.

Raporda YÖK’ün üniversiteleri iki kategoriye bölme çabasında olduğu belirtilerek “Buna göre üst kategoride olanlar araştırma üniversiteleri haline dönüşecek ve sayıca az olacak, diğerleri yani alt kategoride olanlar ise, Meslek Yüksek Okulu gibi lise tamamlama üniversiteleri olacaktır” denildi.

İslami kadrolar için üniversite açmak
Yeni açılan devlet üniversitelerinin de Meslek Yüksek Okulu seviyesinde olan ikinci grup üniversiteler olacağı belirtilen raporda, bu üniversitelerin doğru dürüst bir üniversite eğitimi yerine islami ve ırkçı kadrolaşmaların yoğunlaşması misyonunu yüklenecekleri dile getirildi.
Yeni dönemde YÖK’ün hükümete yakın kişileri önemli mevkilere getirmeyi kendine görev edindiği vurgulanan raporda “Son zamanlarda üniversitelerde ideolojik gericilik, yobazlık ve ırkçılığın her renginin hızla arttığı izlenilmektedir” denildi. Raporda YÖK döneminde yeni devlet üniversitelerinin kurulmasının bu üniversitelerde siyasi kadrolaşmanın önünü açtığı görüşüne de yer verildi.

Akademide iş güvenliğini kaldıran, öğretim elemanına 50d gibi geçici sözleşmeli araştırma görevlisi kadroları açan uygulamalarla islami kadroların büyük üniversitelerde çalışabilmesinin önünü açmanın amaçlandığı belirtilen raporda YÖK’ün yurtdışı diplomalarının denkliği uygulamasında da eskiden denkliği kabul görmeyen islam ülkelerindeki dini okullara denklik verdiği ifade edildi.

YÖK’ün Ergenekon tutuklamalarına sessiz kaldığına da işaret edilen raporda “Ergenekon davasının bir siyasal davaya dönüştüğü şu zamanlarda YÖK’ün sessiz kalması, onun siyasal iktidarın yanında taraf tuttuğuna işarettir. Bir zamanlar 12 Mart öncesi ODTÜ’de olduğu gibi üniversitelere polisin girmemesi için rektörlerin, dekanların, öğretim üyelerinin gösterdikleri çabaları, öğrencilerle beraber verdikleri mücadeleleri düşündüğümüzde akademinin nereden nereye geldiği daha iyi anlaşılmaktadır” denildi.

soL - Haber Merkezi