Türkiye ulemaya teslim!

Yapılan bir düzenlemeyle, imamların SHÇEK’de yönetici olabilmesi AKP hükümetinin İmam Hatip Liseleri'ni yaygınlaştırma çabasının son halkası oldu. İşte Türkiye'de "din adamları"nın önlenemez yükselişinde İHL'lerin rolü!

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) yürürlüğe koyduğu “Ünvan Değişikliği Sınavı” imamların yönetici olmalarının önünü açtı. Sınavla birlikte din görevlisi adı altında imamlar, SHÇEK kuruluşlarında il müdür yardımcısı, ilçe sosyal hizmetler müdürü, şube müdürü ve kuruluş müdürü olabilecek. Cumhuriyet gazetesinde yer alan bu haber, devlet kadrolarında özellikle yönetici kademesinde imam istihdamı için yeni bir alan daha açıldığını ortaya koydu.

Sağlık Bakanlığı da bu yılın Mart ayında yayımladığı yeni "Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik" ile etik kurullara ilahiyat fakültesi mezunlarının atanmasına karar vermiş, ilaç araştırmalarını dine uygunluğu yönünde incelemesi istenen ilahiyatçılara yeni bir iş sahası daha açmıştı.

Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nda il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri ile okul müdürleri ve yardımcılarının din öğretmenlerinden seçildiği biliniyor. 2009 yılında mecliste kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlayan eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AKP hükümetinin iktidarda olduğu 3 dönemde atanan 529 yöneticiden 5 il 55 de ilçe milli eğitim müdürünün din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olduğunu açıklamıştı. Çiçek’in verdiği rakamlar AKP’nin atadığı her 10 il ve ilçe milli eğitim müdürünün birinin din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olduğunu ortaya koydu. Bu rakamın okul müdürlüğü ve müdür yardımcılığı düzeyinde daha da yüksek olduğu sanılıyor.

Eğitim ve sağlık gibi önemli alanlar söz konusu olduğunda imamların önünü alabildiğine açan AKP hükümeti, özellikle üst düzey bürokrasiye imamları getiriyor. Bir süre önce valiler arasında çok sayıda imam hatip lisesi mezunu olduğu öne sürülmüş, İçişleri Bakanlığı, 81 valinin 12'sinin imam hatip mezunu olduğunu açıklamıştı. Bu sayı yaklaşık olarak her 7 validen birinin imamlık eğitimi aldığını gösteriyor. Emniyet müdürleri ve kaymakamlar arasında da sayının yüksek olduğu tahmin ediliyor.

İmam hatip mezunu olmak iş garantisi

Genç işsizliğinin, özellikle de üniversite mezunu işsizlerin oranının çok yüksek olduğu Türkiye’de çok sayıda ve farklı alanlarda istihdam edilen imam hatip kökenliler işsiz kalmıyor. AKP döneminde yüksek bürokratlar arasındaki imam hatip kökenlilerin sayısı hızla artarken, alt düzey memur kadrolarında da imam hatipliler diğer lise mezunlarıyla karşılaştırıldığında iş bulmak konusunda oldukça avantajlılar.

Temmuz ayı başında kabul edilen Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Kanunu ile Diyanet’e 17 bin kadro tahsis edilmesi de, kamuda istihdam edilmek için Kamu Personeli Seçme Sınavı’na hazırlanan ve aralarında öğretmenlerin de olduğu genç işsizlerin tepkisini çekti.

İmam hatip mezunları devletin farklı kurumlarında imam-hatip, imam, vaiz, kuran kursu öğreticisi, kayyım, gassal olarak istihdam edilebiliyorlar. Tercih ederlerse ilahiyat fakültelerinde yükseköğretimlerini sürdürebilen imam-hatipliler din öğretmeni olabildikleri gibi, bu fakültelerde öğretim üyesi de olabiliyorlar. Bir kez memur olarak atanan imam hatiplerin kurumlar arası geçişte önlerinin açıldığı ve Diyanet’in diğer kamu kurumlarına geçiş için bir atlama tahtası vazifesi gördüğü de bilinen bir gerçek.

İmam hatiplere talep patlaması
İmam hatiplerin bu geniş istihdam sahası, 12 Eylül’den sonra özellikle yüksek bürokraside tercih ediliyor olmaları bu okullara talebi de zaman içinde artırdı. 8 yıllık zorunlu temel eğitime geçilmeden önce, 1995-1996 yılında imam hatip lisesi öğrencilerinin ortaöğrenimde oranı yüzde 10’a kadar çıktı. Sekiz yıllık zorunlu temel eğitim ile birlikte üniversitelere girişte kendi alanları dışında tercih yapan imam hatip mezunlarının düşük katsayı hesaplamasıyla dezavantajlı hale gelmesi bu okullara talebi düşürdü. 2003-2004 öğrenim yılında imam hatip lisesi öğrencilerinin orta öğretimdeki oranı 2.3'e düştü. Oran düşmüş olsa da AKP hükümetinin katsayı dezavantajını kaldırmak yönündeki çabaları, mezunlara adeta istihdam garantisi sağlayan uygulamaları bu okullara talebi hızla sıçratabiliyor.

İmam hatip liseleri arasında, dil ağırlıklı eğitim veren ve başarılı okullar oldukları için genellikle tercih edilen Anadolu liselerine yaklaştırılarak oluşturulan Anadolu imam hatip liselerinin bu okulların çekiciliğini artırdığı biliniyor.

Bugün Türkiye’de çok programlı liselerin imam hatip programları hariç 340'ın üzerinde imam hatip ve anadulu imam hatip lisesi var. Toplam içerisinde Anadolu imam hatip lisesi sayısı ise 220'yi buluyor. Daha fazla tercih edilen Anadolu imam hatiplerin toplam kontenjanı yaklaşık olarak 19 binin üzerinde. AKP’nin 2009 yılında bu okulların önünü açmasıyla birlikte bu okullara başvurusu sayısı 160 binin üzerinde gerçekleşti.

Kanun ne diyor: İmam mı yetiştiriyorlar?
İmam hatiplerle ilgili tartışmalarda üzerinde en fazla durulan noktalardan biri, bu okullar ülkenin ihtiyaç duyduğu din görevlilerini yetiştirmek için kurulduğu halde, okulların bu işlevinden hızla uzaklaşarak “seküler eğitime paralel” eğitim kurumları haline gelmesiydi. Bu okullara kız öğrencilerin de kabul edilmesi ve kız öğrencilerin sayısının zaman içinde hızla artarak yüzde 40’lara ulaşması bu yeni işlevin en çarpıcı kanıtı oldu. 8 yıllık zorunlu temel eğitim kararının alınmasından önce imam-hatip öğrencileri üzerine yapılan çalışmalar, bu liselerden çıkanların çok azının imam olduğunu, önemli bir kesiminin üniversite eğitimini sürdürerek hukuk ve kamu yönetimi okumayı tercih ettiklerini ortaya koymuştu. AKP’nin bürokrasiye atadığı imam hatip kökenlileri esas olarak bunlar oluşturuyor.

AKP döneminde, yapılan bir yasal düzenlemeyle bu okulların imam yetiştirmek dışında yükseköğretime öğrenci yetiştirdiği de kaydedildi.
2009 yılının Temmuz ayında Milli Eğitim Bakanlığı İmam Hatip Liseleri Yönetmeliğini değiştirdi. 1972 tarihli eski yönetmelikte, imam hatiplerin özellikle “din adamı” yetiştirmek için kurulduğu belirtilirken yeni yönetmelikte, bu okulların “hem mesleğe hem de yükseköğretime” hazırlayıcı programlar uygulayacağı belirtildi.

Yönetmelikte, imam hatip liselerinin kuruluş amacı şöyle tarif edildi: “Milli Eğitim Bakanlığı’nca açılan ortaöğretim sistemi içinde hem mesleğe hem yükseköğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan imam-hatip liseleri, ilköğretimden sonra dört yıl öğretim veren, bölge şartlarına ve imkânlarına göre gündüzlü veya yatılı ve gündüzlü olarak karma eğitim ve öğretim yapan okullardır.”

Yeni yönetmelikte din adamı yetiştirilmesi imam hatiplerin kuruluş amaçları arasından çıkarıldı, “hedefler” kısmında yer aldı.

Ne tür dersler veriliyor?
AKP döneminde devletin bürokrat ve memur kaynaklarından biri haline gelen imam hatip liselerinde verilen eğitim konusunda da önemli tartışmalar var.

Bu liselerde okutulan alan dersleri arasında Kuran-ı Kerim, Arapça, Kelam, Siyer, Hadis, Fıkıh, İslam Tarihi, Tefsir, Hitabet ve Mesleki Uygulama ve Karşılaştırmalı Dinler Tarihi bulunuyor. Uygulanan bu müfredatla imam formasyonu kazanan öğrencilerin bürokrat olmak için gerekli niteliklere sahip olamayacağı görülüyor.

Öte yandan AKP hükümeti bu okulların eğitim müfredatını da değiştirerek imam hatip mezunlarının, imamlık formasyonunun yanı sıra diğer lise mezunlarıyla aynı eğitimi almasını olanaklı kıldı. Yapılan değişikliğin bir başka nedeni ise mesleki eğitim aldıkları için üniversite sınavında başarılı olamayan imam hatiplilerin daha başarılı olabilmesini sağlamak.

2006 yılında yaptığı bir düzenlemeyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İmam hatip liseleri ve Anadolu İmam Hatip liselerinin ders programlarını değiştirdi. MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından ilan edilen yeni ders çizelgesinde, öğrencilerin genel liselerde uygulanan derslerden bir eksiği bırakılmadı. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, geometri, tarih, coğrafya gibi, genel liselerde 10, 11 ve 12. sınıflarda gösterilecek dersler, seçmeli ders olarak programa yerleştirildi.

İmam-hatiplilerin önü 12 Eylül darbesiyle açıldı
Cumhuriyet Halk Partisi döneminde 1949 yılında din adamı açığını kapatmak için imam hatip kursları açıldı. İktidara gelen Demokrat Parti’nin icraatlarından biri 1951 yılında bu kursları imam hatip okullarına dönüştürmek oldu.

1971 yılında 12 Mart muhtırasının ardından imam hatipler için iki önemli değişiklik yapıldı. Bu okulların orta kısımları kapandı. Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle o güne kadar imam hatip okulu olarak anılan okullar imam hatip lisesine dönüştürüldü.

1973 yılında Milli Eğitim Temel Kanunu'nda yapılan değişiklikle İHL mezunları ilk kez doğrudan üniversiteye gitme hakkını elde etti. Ancak bu düzenleme, liselerin edebiyat kollarından mezun olan öğrencilerin girebileceği fakülte ve yüksekokullarla sınırlı bir haktı. 12 Eylül askeri yönetiminin 1982 yılında aynı yasada yaptığı değişiklikle imam hatip mezunları, sınavda diledikleri fakülteleri tercih etme hakkına sahip oldu. Böylece 12 Eylül bugün imam hatiplilerin katsayı tartışmasının tohumunu atmış oldu.

1976’de verilen bir Danıştay kararı ile bu okullara kız öğrencilerin de kaydolmaya başlaması, sayısı artan imam hatip liseleri ile birlikte bu okulların misyonunun imam yetiştirmekle sınırlı olmadığı ortaya çıktı.

1980 yılına gelindiğinde İHL öğrenci sayısı 200 bini geçerken, 1997 yılında bu rakam 500 bini buldu.

(soL-Haber Merkezi)