TKP'den kapatma sonrası açıklama

DTP'nin kapatılma kararının açıklanmasından hemen sonra bir değerlendirme yapan Türkiye Komünist Partisi Siyasi Bürosu, "Kürt Sorunu"na Dair başlıklı bir açıklama yaptı. İşte açıklamanın tam metni:

DTP’nin kapatılmasının “siyasi” bir karar olduğunu herkes bilmektedir. Kürt sorununa ilişkin başlıklar, hele ülkemizde bir iç savaş tehlikesi yaşanırken, yalnızca hukuki bir değerlendirmeyle ele alınamaz. DTP için verilen kapatma kararı, Kürtlerin siyaset yapma kanallarını daralttığı oranda, insanlarımızı birbirine düşürmeye hizmet edecek bir içerik taşımaktadır.

AKP tarafından ilan edilen adı ve somut hedefleri hâlâ belirsiz “açılım”, Erdoğan ve arkadaşları istedikleri kadar inkar etsinler, ABD tarafından uygulamaya sokulan bir planın parçasıdır. DTP’nin kapatılması da bu planlara uygun hale getirilmiş ve Vaşington’dan gereken onay alınmıştır.

DTP’nin kapatılmasını isteyen ya da onay veren AKP, CHP, MHP ve ABD dışında başka çevrelerin de olduğunu düşündürtecek gelişmeler yaşanmıştır. Tokat’taki saldırı, saldırının Anayasa Mahkemesi kararından bir gün önce PKK tarafından üstlenilmesi ve etkili Kürt siyasetçilerinin “DTP’nin işlevini yerine getirmediği”ne ilişkin açıklamaları, doğal olarak çok farklı hesapların yapılmakta olduğunun işareti olarak değerlendirilmektedir. Bu hesapların Kürt halkının tarihsel meşruiyeti tartışılamayacak eşitlik taleplerine hizmet etmediği açıktır.

Türkiye’de emperyalizmin, AKP’nin ve burjuva muhalefetinin toplumu felç eden “kirli”, “ilkesiz” ve “gizli” siyasetine karşı halkın açık, ilkeli, dürüst siyaset tarzını çıkarmanın zamanı gelmiş, geçmektedir. Halklarımızın birbirini boğazlar hale gelmemesi için, sözünü ettiğimiz halkçı siyaset tarzının Kürt sorununda özellikle egemen kılınması gerekmektedir. Kürt sorununda bugünkü saflaşma veri alınarak, bu saflaşmaya eklemlenerek emekçi sınıflardan, halktan yana bir siyaset geliştirilemez..

Bu bağlamda,

1. TKP daha önce değişik kereler ilan ettiği ilkelere sadık kalarak, Kürt sorununu ülkenin ve bölgenin diğer sorunlarından ayırmadan, ilkeli, devrimci ve kararlı bir politika yürütmeye devam edecektir. Bu politikanın özünde,

a) Türkiye’de Kürtleri dışlayan, inkar eden, onları ülkenin eşit bir unsuru olmaktan çıkaran her tür yasal, siyasal, kültürel, ideolojik nedenin ortadan kaldırılması

b) Böyle bir eşitliğin ancak sosyalizmde ve bir bütün olarak Türkiye işçi sınıfının kurtuluşu ile mümkün olabileceği gerçeğinden hareketle, Kürt sorununun emekçi sınıfların mücadelesinin önemli bir başlığı olarak ele alınması

c) Bununla birlikte, Kürtlerin bugünkü düzen içinde kısmen karşılanması (yaşananlarla açık bir biçimde kanıtlandığı gibi zor olsa da) olanaklı olan eşitlik taleplerinin savunulması

d) Bu taleplerin ABD ve Avrupalı emperyalistlerin Türkiye ve bölge için yıkıcı projelerinden arındırılması, gericiliğin ve sömürü mekanizmalarının güçlendirilmesi için yürütülen faaliyetlere hizmet etmesinin engellenmesi

e) Ülkemizde yaşayan bütün emekçilerin, yoksulların sermaye düzenine, emperyalist yağmaya ve gericiliğe karşı birliğinin gerçekleştirilmesi

yer alır.

2. TKP, bütün devrimci, yurtsever, sol güçleri ve Türkiye’nin bütün emekçilerini, vakit geç olmadan, Kürt sorununda da anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir konumlanış içine girmeye çağırır. Ancak böyle bir konumlanış, gizli pazarlıkların, kanlı hesaplaşmaların önüne geçer. Türkiye ABD ekseninde kaldığı, AB tarafından denetlendiği, AKP ya da benzer partiler tarafından yönetildiği sürece Türklere de Kürtlere de barış, rahat, huzur yoktur!

3. TKP, “terörle mücadele” adına askeri operasyonların, “barış” için silahlı eylemlerin, halkların birbirine güvenini ve sevgisini azaltan açıklamaların derhal durdurulmasını talep eder.

4. TKP, halka, sivillere, toplu taşıma araçlarına, kamuya açık yerlere dönük “kör” şiddetin düşmanlıkların pekişmesine hizmet ettiğini ilan eder ve bunları kınar. Türkiye devrimci hareketinin bütün unsurlarını bu tarz eylemlere açıktan tavır almaya çağırır.

5. TKP, bütün yurtseverleri Kürtlere dönük kimisi devlet tarafından yönlendirilen, kimisi örgütlü faşist hareketin inisiyatifinde düzenlenen, kimisi ise kendiliğinden gelişen tüm saldırılara ve linç girişimlerine karşı uyanık olmaya, tavır almaya, bu girişimleri engellemeye, halkları birbirine düşürücü psikolojik kampanyalara karşı etkili araçlar geliştirmeye davet eder.

6. TKP, Türkler ve Kürtlerin “halk gücü”nün birbirine karşı kışkırtılmasının hiçbir biçimde kabul edilemeyeceğini hangi halkın diğerinden üstün, cesur ya da çılgın olduğuna ilişkin bir restleşmeye hangi biçimde olursa olsun çanak tutmanın aşağılık bir tutum olduğunu hem Türkler hem de Kürtler içinde, diğer bütün uluslarda olduğu gibi, iyiler-kötüler, haklılar-haksızlar, sömürücüler-sömürülenler, zorbalar-mazlumlar olduğunu hatırlatır.

7. TKP, Kürt sorununda emperyalist projelerden ve gerici politikalardan açıkça kopmayan, Türklerin ve Kürtlerin birliğini net bir biçimde savunmayan hiçbir siyasi dayanışma etkinliğinin içinde olmayacak, hiçbir platformda yer almayacak, emperyalizme, gericiliğe ve sömürücü sınıflara hizmet eden hiçbir açılıma sessiz kalmayacaktır. Bu aynı zamanda emperyalist projelerden ve gericilikten kopma iradesi gösterenlerle en derin ve ileri dostluklara hazır olunduğunun da ilanıdır.

8. TKP, gelinen noktada, halklarımızın, ülkenin büyük bir tehdit altında olduğu gerçeğinin çok sık tekrar edilmesine karşın giderek daha az kişi tarafından umursanmasının tehlikeyi artırdığını, yurtseverlikten, kardeşlikten, barıştan, bağımsızlıktan, ilericilikten söz edenlerin ilkeli, cesur ve bağımsız bir tavır geliştirmek için çok az zamanları kaldığını söylemek durumundadır. TKP bu zamanın tükenmesine izin vermeyecektir.