"Susturmak istiyorlar, susmayacağız!"

YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, Anayasa değişikliği paketine yönelik TBMM Başkanlığı'na sundukları çalışmalarının “hiçbir gerekçe gösterilmeden Meclis Başkanlığınca reddedildiğini” belirterek YARSAV'ın ifade özgürlüğünün engellenmeye çalışıldığını söyledi.

Anayasa değişiklik paketine dair yapılan çalışmanın reddedilmesine dair açıklama yapan YARSAV Başkanı Emine Ülker, “Mecliste bir sivil toplum örgütünün demokratik bilgilendirme hakkını kullanması engellenmiş ve demokratik değerlere ve örgütlenmeye bakış açısı bir kez daha ortaya konmuştur. YARSAV’ın Anayasa değişikliği ile ilgili görüşlerini ifade etmelerinden rahatsızlık duyulması, susturulmak istenilmeleri tam bir çifte standart örneğidir. Ancak, bu yöntemlerle Türk yargıç ve savcılarını ve YARSAV’ı susturamayacaklar” dedi.

“Biz darbe anayasasının yargı bağımsızlığını engelleyen hükümlerinin değiştirilmesini istiyoruz” diyerek YARSAV'ın taleplerini ileten Tarhan, Anayasa paketindeki yargıya ilişkin değişikliğin, “üniversiteler, YÖK ve TÜBİTAK’ta olduğu gibi ele geçirme ve etkisizleştirme planının bir parçası” olduğunu söyledi. Tarhan, “Yargı kurumlarını yasa dışı örgüt karargahı gibi dinleme, izleme işlemlerine tabi tutulması, yargıyı sürekli statükocu ilan etmeler, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu değerlerine saygı gösterdiği için neredeyse demokrasi düşmanı bir unsurmuş gibi göstermeye ve halkı kendi yargısına düşman etmeye çalışmalar da işte bu karanlık amacın hazırlık hareketleriydi, son olarak elverişli vasıta da anayasa değişikliği olarak gündeme getirilmiştir” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara Adliyesi'nde yüksek yargı başkanları tarafından düzenlenen toplantıyı işaret ederek dile getirdiği sözlerini anımsatan Tarhan, “Yargıç ve savcıların değerlendirme toplantısı yapmaları bir suçmuş gibi gösterilmiş ve bir gün öncesinden bizzat Başbakan tarafından hedef gösterilerek sonraki gelişmelere davetiye çıkartılmıştır” dedi.

TBMM gündeminde bulunan Anayasa değişiklik teklifi ile ilgili süreçte yer alacak tüm tarafları doğru bilgilendirmek için bir rapor hazırladıklarını anlatan Tarhan, şöyle konuştu:

“Özellikle HSYK ve Anayasa Mahkemesine ilişkin hükümlerin değişiklikleri ile ilgili Tüzüğümüzde yer alan temel ilkelerimiz ve tarihsel sorumluluğumuzun bilinciyle görüşlerimizi paylaşmak amacıyla halkın temsilcileri olan milletvekillerimizi bilgilendirmek istedik ve bu amaçla çalışmalarımızı sunmak üzere TBMM Başkanlığına resmi başvuruda bulunduk. Ancak bu konudaki talebimiz hiçbir gerekçe gösterilmeden Meclis Başkanlığınca reddedilmiştir. Bildiğimiz kadarıyla her tür raporun dağıtımının yapıldığı mecliste bir sivil toplum örgütünün demokratik bilgilendirme hakkını kullanması engellenmiş ve demokratik değerlere ve örgütlenmeye bakış açısı bir kez daha ortaya konmuştur. Resmi prosedürün işletilmemesi üzerine de Anayasa değişikliğine ilişkin çalışmalarımızı vekillere posta ve parti gurup başkan vekilleri aracılığı ile ulaştırmaya çalışıyoruz.

"Anayasanın yargı ile ilgili maddelerinde değişiklik öngören teklif hazırlanırken örnek alındığı söylenilen Avrupa ülkelerinde yargıç ve savcı dernekleri Avrupa Konseyininin danışma organı niteliğiyle düşüncelerini bütün karar mekanizmalarına rahatlıkla iletmeleri olanaklıyken, bu özendirilir ve istenirken Türk yargıç ve savcılarının sesi olan YARSAV’ın anayasa değişikliği ile ilgili görüşlerini ifade etmelerinden rahatsızlık duyulması, susturulmak istenilmeleri tam bir çifte standart örneğidir.”

"Süreç yargı dışlanarak işliyor"
Yapılmak istenilen değişikliğin, Adalet Bakanı'nın ve yürütmenin memuru olan müsteşarının kuruldaki konumu güçlendirilerek yargı organlarını emir ve talimatla hareket eden bir mekanizma haline getirmek olduğunu belirten Tarhan, “Süreç yargı dışlanarak Yargıtay’a hiç sorulmadan yargısız sürdürülmüş ve sonuçlandırılmış, akraba medya kampanyaları güdümlü sivil toplum örgütlerinin tek yönlü bilgilendirmeleri ile desteklenen teklifle toplum iradesi felç edilmeye çalışılarak, aynı darbeci anlayış sergilenmiştir.

Yapılmak istenilen bu değişiklikler bugüne kadar izlenen yöntem ve içerik itibariyle Anayasal kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı, demokratik hukuk devletini yok etme, anayasal tüm güçleri bir kişinin elinde toplama sonucunu doğuracak niteliktedir. Bu amaç da artık kamuoyundan gizlenmemekte, neredeyse açık açık diktatörlük hevesi kamuoyu ile paylaşılmakta ve toplum mühendisliği çabaları ile toplum bu fikre alıştırılmaya çalışılmaktadır. İşte bu nedenle siyasi partileri, halkın temsilcisi milletvekillerimizi, sivil toplum örgütlerini ve tüm yurttaşlarımızı, adalete, bağımsız yargısına ve dolayısıyla demokrasimize sahip çıkmaya çağırıyoruz. Ve soruyoruz, demokrasi anlayışını böyle sergileyenlerin diktatörlük anlayışlarının nasıl olacaktır? Yargı(sız) infaz olmaması için bir kez daha düşününüz" ifadelerini kullandı.
(soL-Haber Merkezi)