Soldan iki ses...

Cumhuriyet'in 85. kuruluş yıldönümü kutlamalarında yine iktidar ve muhalefetin "ucuz" gösterilerine tanık olunurken, solda EMEP ve TKP'den açıklama geldi.

soL (HABER MERKEZİ) Cumhuriyet'in ilan edilişinin 85. yıldönümünde, AKP'nin merkezî kararı gereği yaygın olmayan, ama kutlandığı yerlerde şatafatın hakim olduğu törenlere, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Cumhuriyet kutlamaları kabulünün ve resepsiyonunun kimi siyasi partilerce boykot edilişine, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın genel başkanı olduğu iktidar partisi AKP'yi diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin "Cumhuriyet'e sahip çıkmak, korumak ve kollamak" olduğunu ileri sürmesine ve Türkiye ile ABD arasındaki dostluk ilişkisinin simgesi olduğu belirtilerek Wall Street'e Türkiye bayrağı çekilmesine tanık olundu.

Cumhuriyet'in 85. yıldönümüne damga vuran bir başka gelişme, DTP'nin geçtiğimiz ay Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan'a verdiği basına yansıyan, ama o günlerde nedense üzerinde durulmayan "Demokratik Özerklik Projesi" broşürünün, tüm milletvekillerine gönderildiği haberinin ısıtılarak yaygara koparılması oldu. Son günlerde birkaç kez "hack"lenen DTP sitesine, dün de erişilemedi.

EMEP: Kuruluştaki kazanımlar yitirildi
Cumhuriyet'in "gerçek" koruyucusu olduğunu ilan eden iktidar partisi AKP ile yerel seçimlerin yaklaşmasının da etkisiyle, günü, siyasi alandaki rekabetin unsurları ile karşılayan diğer partiler arasındaki temeldeki benzerlik bir yana bırakılacak olursa, emekten yana ve sol siyasi partilerin ve siyasi çevrelerin önemli bir kısmının, Cumhuriyet'in 85. yıldönümünde ülkenin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunmadıkları gözlendi.

EMEP tarafından yapılan basın açıklamasında, Cumhuriyet'in kuruluşunun, emperyalizme karşı verilen kurtuluş savaşıyla gerçekleştiği vurgulanarak, "Türkiye, Cumhuriyet'in kuruluşunun 85. yılını, bağımsızlık, demokrasi, barış, kardeşlik, eşitlik ve adalet ideallerinden uzaklaşmış ekonomik, siyasal ve sosyal koşullarda kutluyor" denildi. "Demokratik birlik" çağrısı yapılan açıklamada, Türk'üyle, Kürt'üyle, Alevisiyle, Sünnisiyle bu topraklarda yaşayanların ihtiyaç duyduğu geleceğe ulaşabilmesinin, işçilerin, emekçilerin öncülüğündeki gerçek bir halk iktidarı ile mümkün olabileceği belirtildi.

Kuruluşundaki kazanımlarını yitiren, başlangıçtaki halk ittifakından uzaklaşan ve ekonomik, sosyal, siyasal açıdan emperyalizmin ve işbirlikçilerinin kuşatması altında kalarak her geçen gün daha da kötüye giden bir Türkiye Cumhuriyeti tasviri yapılan açıklamada, milyonlarca işçi ve emekçinin, yaşadığı koşullardan memnun olmadığına işaret edildi. "Türkiye'yi yönetenler, bu topraklarda yaşayan Türk ve Kürt halkını, işsizliğe, yoksulluğa, açlığa ve karanlık bir geleceğe mahkum etmiştir. Halkın alın teriyle, vergileriyle ve bu ülkenin birikimleriyle kurulmuş olan sanayisi ve tarımı çökertilmiştir. Yeraltı ve yerüstü kaynakları uluslararası tekellere ve işbirlikçilerine teslim edilmiş ve adeta yağmalanmıştır" denilerek, ülkeyi yöneten hakim sınıfların, bugünü ve geleceği kurtarmak için milyonlarca işçi ve emekçiye vaat ettiği tek çıkış yolunun, AB üyeliği ve IMF anlaşmalarından başka bir şey olmadığı ve ilerleme ve modernleşme hedefinin, ABD'nin "Ilımlı İslam Projesi" adı altında gericiliğe kurban edildiği belirtildi.

TKP: Ülke yol ayrımında
Türkiye Komünist Partisi Siyasi Komitesi'nin yaptığı basın açıklamasında, Türkiye Cumhuriyeti'nin, 85 yıl önce bağımsızlık, egemenlik, laiklik ve halk iradesine dayanma iddiasıyla yola çıktığı belirtilerek, "arkalarına bağımsızlık mücadelesinin meşruiyetini alan Kemalist kadrolar, Türkiye Cumhuriyeti'ni ilan ederek tarihsel bir sıçramaya imza atmışlardır. Bu sıçramanın kendisi de, bağımsızlık, egemenlik, laiklik ve halk iradesine dayanma fikri de komünistler için bugün tarihsel değerini fazlasıyla korumaktadır" denildi.

Türkiye burjuvazisinin, 85 yıl önce iç ve dış koşulların denk düştüğü bir sırada göze aldığı, kendi çıkarlarına uyarladığı büyük "Cumhuriyet hamlesi"nden, bugün tamamen kurtulmaya çalıştığı ifade edilirken, AKP iktidarının başka türlü anlamlandırılamayacağı söylendi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin, kuruluşuna önderlik eden kadroların sınıfsal karakteri ve ideolojik tercihleri nedeniyle, iddialarını ve dolayısıyla Cumhuriyet fikrini geliştirmek bir yana, koruyabilecek iç dinamiklere sahip olmadığı belirtilerek, "bugün yıkıcı ve gerici karakterini herkesin kabul ettiği kapitalizm, Türkiye Cumhuriyeti'nin başından beri kendini var etmeye çalıştığı toplumsal zemin olarak, ne bağımsızlığı, ne egemenliği, ne laikliği, ne de halk iradesini taşıyabilirdi" denildi ve bu niteliklere sermaye sınıfı açısından içi boşaltılması, hatta kurtulunması gerekenler olarak bakıldığı vurgulandı.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin tasfiye edildiği, NATO'culuk, Avrupa Birlikçilik, anti-komünizm, Kürt inkarcılığının işleri bu noktaya getirdiği ve Türkiye'nin, emperyalistlerin planları doğrultusunda gevşek, aşiretleşmiş, militarist bir İslam ülkesi olma yoluna girdiği ifade edildi.

"29 Ekim 2008'de, bir yol ayrımındayız. Bu düzen cumhuriyet düşüncesini de, cumhuriyetin tarihsel kazanımlarını da ayaklar altına almış, onlardan tamamen kurtulmanın yollarını aramaya başlamıştır. Önümüzdeki dönemde ya emekçiler cumhuriyeti eşitlikçi bir felsefeyle ayağa kaldırıp, gerçekten bağımsız, egemen ve aydınlık bir ülke yaratacak ya da Türkiye hızla aşiretleşecek" denilen açıklama, "TKP bu yol ayrımında, ülkenin tüm ilerici, yurtsever, devrimci birikimini, tasfiyeci güçlere karşı koymaya, bu süreci durdurmaya çağırmaktadır. Bu çağrıya kulak verenlerin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!" çağrısıyla sonlandı.