Server Tanilli: Onurlu ve üretken bir aydın...

Türkiye’nin önemli aydınlarından, değerli hukukçu, yazar Server Tanilli onurlu, başı dik, mücadeleci ve üretken yaşamı ile insanlığa önemli bir miras bıraktı.

1931’de İstanbul’da doğan Tanilli, babasının görevi sebebiyle çocukluk yıllarının bir kısmını Kars ve Van’da geçirdi. 1949 yılında Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdi. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Mezuniyetten sonra akademik kariyeri tercih etti. İlk araştırma ve yazıları hukuk alanındadır.

70’li yılların başında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda dersler vermeye başlayan Tanilli, ‘Uygarlık Tarihi’ dersi ve kitabı konu edilerek, bir öğrencinin(?) şikâyetiyle kovuşturmaya uğradı. Komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanan Tanilli, 1978 yılında İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla beraat etti. Bu yargılama Server Tanilli’nin mücadeleci kimliğini ve onurlu aydın duruşunu ortaya koymuştur. Tanilli, 30 Eylül 1976 tarihinde mahkeme önünde yaptığı konuşmada “entelektüel şeref ve haysiyetinden, ölüm pahasına da olsa, dönmeyeceğini” ilan etmiştir:

“Doğrudur veya yanlıştır, taraftar olunur veya olunmaz… Bir bilim adamı olarak kabul ettiğim metod, görüş ve düşüncelerimden dolayı kime karşı sorumluyum? Yaşadığım çağa ve topluma karşı… Ya Mahkemelere? Asla.

Sayın Başkan, Sayın Üyeler,

Çağına ve toplumuna karşı görevini yerine getirmiş bir hocanın huzuru içindeyim şu anda. Yazdıklarım, yazılması gereken şeylerdi. Bugün yazmaya kalksam -en azından- gene aynı şeyleri yazardım. Hiçbiri hakkında en ufak bir pişmanlık duymuyorum. Kalemimden çıkmış her cümlenin -cümle ne demek- her kelimenin ve hecenin altında, entellektüel şeref ve haysiyetim yatmaktadır. İnsanım, hayatta dönebileceğim şeyler olabilir. Ama entellektüel şeref ve haysiyetimden, -ölüm bahasına da olsa- dönemem. Atilla İlhan'ın o yeni ve unutulmaz şiirlerinden birinin son mısraları geliyor aklıma :

O sözler ki kalbimizin üstünde/ Dolu bir tabanca gibi / Ölüp ölesiye taşırız/ O sözler ki bir kez çıkmıştır ağzımızdan/ Uğrunda asılırız.

Ben, içinde yaşadığım çağa ve topluma karşı, bir bilim adamı olarak sorumluluğumu yerine getirdim.
Şimdi sorumluluk sırası sizde. Yalnız, unutmayınız ki, siz de çağınıza ve topluma karşı sorumlusunuz. Çünkü, her mahkeme kararı, onu verenlerin yalnız hayatları boyunca değil, onu verenler hayattan' çekildikten sonra da anılır. İyi anılır, kötü anılır, ama anılır. İsterim ki, sizin kararınız -ilerde kültür tarihinin mutlaka bahsedeceği bu dava dolayısıyla- iyi anılsın, takdirle anılsın. Sizleri tarihin huzurunda, toplumun huzurunda sorumluluklarınızla baş başa bırakıyorum.

Hoşca kalınız.”

Server Tanilli hakkında açılan davadan beraat etmesinden kısa bir süre sonra, 7 Nisan 1978’de faşistlerin silahlı saldırısına uğradı. O dönem İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa kürsüsü doçentlerinden olan Tanilli, uğradığı saldırı nedeniyle felç geçirdi ve bacakları tutmaz oldu.

Ataol Behramoğlu: Herkesin bildiği gibi Türkiye aydınlanmasının en seçkin kişiliklerinden birini yitirmiş olduk. Server Tanilli aydın ve devrimci duruşuyla öğretim üyesi olduğu yıllardan bugüne kadar, çok büyük acılarına rağmen, birbiri ardına çok seçkin yapıtlar kazandırdı. Yakın bir ağabeyimdi. Bir aile dostumuzdu. Yurtdışında, sürgünlük yıllarında bana en yakın desteği göstermiş olan sevgili bir ağabeyimdi. En son bayramda ziyaretine gittiğim, gördüğüm için teselli buluyorum. Aramızda duygulu bir konuşma oldu, Server ağabeyi böyle yitireceğimizi düşünmüyordum. Server Tanilli’ye ölümcül saldırıyı yapan alçak nerede, ne yapıyor, ne düşünüyor? Şimdi bunları düşünüyorum. İşledikleri suçlar yanlarına kar mı kaldı? Evet, öyle görünüyor. Tanilli, büyük bir dram, kahramanlık ve yücelik öyküsüdür. Kaypak, dönek sürülerin ortalığı kapladığı dönemde anıtsal bir yaşam sürdürdü, şerefiyle öldü.

1978-80 yıllarını yurtdışında tedavi ile geçirdi. 12 Eylül faşist darbesinden sonra memlekete döndü. Fakat 1981’de Strasbourg İnsan Bilimleri Üniversitesi’nin çağrısı üzerine Fransa’ya gitti ve Strasbourg Türk Etüdleri Enstitüsü’nde Çağdaş Türkiye Kültür Tarihi dersleri verdi. 1996’da emekliye ayrıldı. 2000 yılında TÜYAP’ın Onur Yazarı olarak Türkiye’ye dönen değerli bilim adamı Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazıları yazıyordu.

Tanilli 1980’de Cavit Orhan Tütengil Toplumsal Bilimler Ödülü’ne, 2006 yılında ise Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görüldü.

Hiçbir karanlık, O’nun aydınlanma mücadelesini boğmaya yetmedi. Tanilli, hasta yatağında bile “karanlığın ve zulmün sığındığı son kaleyi fethe giden kitlelerin içinde olacağım” demişti:

Mutlaka bir gün

Günler büyük acılarla geçiyor
Ama büyük umutlarla da,
Ve diyebilirim ki hayatta,
Hiç bir zaman böylesine umutlu olmadım gelecekten
Bir kötürüm olmama rağmen
Ve işte şurada,
Dost ve düşman
Herkese ilan ederim ki ayaklarımı bir savaşta kaybettim
Yine bir savaşta kazanacağım,
Ve mutlaka, ama mutlaka bir gün
Karanlığın ve zulmün
Sığındığı son kaleyi fethe giden
Kitlelerin içinde olacağım.
Günler büyük acılarla geçiyor
Ama büyük umutlarla da...

Eserleri
Çok sayıda eseri bulunan Tanilli’nin yapıtlarından başlıcaları "Uygarlık Tarihi (1973)", "Devlet ve Demokrasi: Anayasa Hukukuna Giriş", "Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?", "Yüzyılların Gerçeği ve Mirası" (6 cilt), "Candide ya da İyimserlik", "Yaratıcı Aklın Sentezi: Felsefeye Giriş", "Değişimin Diyalektiği ve Devrim", "Dünyayı Değiştiren On Yıl", "Fransız Devriminden Portreler", "Anayasalar ve Siyasal Belgeler", "Nasıl Bir Demokrasi İstiyoruz?", "İslam Çağımıza Yanıt Verebilir Mi?", "Din ve Politika", "Voltaire ve Aydınlanma"dır.

(soL - Haber Merkezi)