Sağlıkta gericileşmenin skandal sözleri 'tıp' dergisinde

AKP döneminde sağlık alanında yaşanan gericileşme ve tıp ilkelerinden uzaklaşma eğilimi sürüyor. SD adlı ‘tıp’ dergisinin son sayısında yayınlanan yazılar, gericiliğin sağlığa ve tıp bilimine yönelik saldırısını bir kez daha gözler önüne serdi.

(soL - Haber Merkezi) AKP tüm ideolojik araçlarıyla toplumsal yaşamı gericileştirmeye çalışırken, sağlık hizmetleri de bundan payını alıyor. Yalnızca kadın sağlık emekçilerinin istihdam edildiği hastaneler, aşı karşıtlığı, helal kan-helal ilaç tartışmaları, anne sütü bankası projesinin “haram” olduğu gerekçesiyle süresiz ertelenmesi, hastane imamları, hastanelerde Kuran kursları, sağlıkta gericileşmenin bilinen örnekleri. Bu gericileşme uygulamalarına şekil veren ideolojik araçlardan biri de TBMM Sağlık Komisyonu Başkanlarının, İl Sağlık Müdürlerinin, Tıp Fakültesi Dekanlarının yazılarını yayınlayarak AKP hükümeti ile yakınlığını gizlemeyen ve “SD” kısaltmasıyla yayınlanan Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi.

Hekim dünyasında Sağlık Bakanlığı’nın “gayrı resmi” yayın organı olarak bilinen, maddi kaynakları ve Bakanlık’tan destek alıp almadığı konularında çeşitli soru önergeleri verilmiş bulunan ve tabip örgütlerinde AKP yandaşı grupların sözcüsü konumunda olan SD dergisi söz konusu sayısında, hekimlik ilkelerinin yerine din kurallarını geçirmenin propagandasını yaptı.

Hekim ölümle savaşmak yerine dua etmeli
“Tabip mi, doktor mu o halde hekim kim?” başlıklı yazısında Ahmet Murat Balanlı, “Hastası için ilk yaptığı şey, ona dua etmektir. Kitabı ve hikmeti indiren Rabbi ile irtibatını kes/e/mez. Hikmet sahibi bir hekim, ölümle savaşmak gibi anlamsızlıklarla zaman harcamaz” sözleriyle acil tıp uygulamalarına “yeni” bir soluk getiriyor. AKP çorba gibi Torba Yasasıyla hekimlerin sadece ilkyardım uygulamasını değil, aynı zamanda acil servislerde yeniden canlandırma (kardiyopulmoner resüsitasyon) yapılmasını da yasaklamayı kafasına koymuş gibi duruyor. Ölümün modern ve geleneksel toplum biçimleri arasında farklı kodlanışını son derece sığ bir biçimde ele alan yazar yazısını, modern tıbbın İslam uygarlığına neredeyse bir Haçlı Seferi saldırısı olduğuna bağlıyor.

"Spiritüel distress", yani dinsizlik hastalığı
İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Sibel Doğan ise “İnancın hemşireliğe yansıması: Spiritüel bakım” başlıklı yazısında “Son yıllarda hekimlerin de hastalarını tam olarak anlayabilmeleri için anamnez (öykü) alırken iyi bir anahtar olabilecek spiritüel öykülerini de almaları önerilmektedir” gibi ilginç tezler ortaya koyarken, “spirituel distress” diye tanımladığı bir “hastalığın” bulguları olarak da kişinin “inanç sisteminde bir rahatsızlık yaşaması, inanç sisteminin güvenirliliğini sorgulaması, inançları hakkında ambivalan duyguları sahip olması, alışılageldiği dinsel rutinleri uygulamamayı tercih etmesi” gibi bilimdışı kriterler öne sürüyor. İnanç kriterlerinin Sünni İslam referanslarına göre belirlendiği görülen bu yazıya göre, inançsızlık/dinsizlik bir “tıp” sorunu olarak görülüyor!

Gezi Direnişi'nde ambulanslara zarar verdiler
“Acil sağlık hizmetlerinde kriz yönetimi: Gezi Parkı deneyimi” başlığıyla İstanbul Sağlık Müdürlüğü Kamu Yataklı Sağlık Hizmetlerinden ve Acil Afetlerde Sağlık Hizmetlerinden Sorumlu Sağlık Müdür Yardımcısı İlyas Bozkurt tarafından yazılan yazının içeriği ise hayli ilginç ve AKP’nin Gezi Direnişine bakışını özetler nitelikte:

“Yaşanan olaylar neticesinde, göstericiler tarafından 21 ambulansımız tahrip edilerek kullanılamaz hale geldi. İl Ambulans Servisi Başhekimliği tarafından yapılan hasar tespit çalışmalarında ambulanslardaki toplam hasar tutarı 43 bin TL olarak tespit edildi. Ayrıca gelişen olaylar neticesinde gerek hasar gören ambulans, gerekse olay yerinde şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarımız için hukuki işlem başlatıldı. Eylemler süresince ambulansların tahrip edilmesi, sağlık çalışanlarımızın darp ve tehdit edilmesi kabul edilebilir bir durum değildir.”

Yine Gezi Direnişiyle ilgili, “Gezi olaylarının psikososyal tahlili” başlıklı, İstanbul Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde öğretim üyesi olan Medaim Yanık tarafından yazılan bir diğer yazıda “psikososyal tahlil” Gezi eylemlerinin “Otpor” tarafından yönlendirildiği yalanına indirgenmiş.

Sterilizasyon çok masraflı
“Tek kullanımlık araç, gereç ve ürünlerle ilgili sorunlar” başlıklı yazısında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği’nde görevli Recep Öztürk ise, fikirlerini Malthusçu bir yaklaşımla da yoğurarak tek kullanımlık tıbbi araç ve gereçlerin çok kez kullanılmalarının pek çok ülkede uygulandığını savunuyor. Yazısında konunun halk sağlığı açısından tehlikeleri görmezden gelinirken, bulunuşlarının tıp tarihinde devrim niteliğinde olduğu sterilizasyon ve asepsinin tüm kuralları çiğnenip geçiliyor.

Hekim grevleri hasta ölümlerine yol açıyor
Faik Çelik tarafından yazılan “Tıp eğitiminde eksikliğin adı: Tıpta insan bilimleri” başlıklı yazıda dolaylı olarak tıp eğitimine ilahiyat derslerinin eklemlenmesine göz kırpılırken, Medipol Üniversitesi bünyesinde kurulan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne övgü düzülen bir diğer yazı hacamat ve sülük tedavisinin faydalarını anlatıyor. “Hekim grevlerinin hastane ölümlerine etkisi” başlıklı, hekim mücadelesinin hasta ölüm oranlarını arttıran bir etken olup olmadığını “araştıran” bir başka yazı da dergide yerini alıyor.