Saadet'ten iddialı kongre

Saadet Partisi'nin dün Ankara'da gerçekleştirilen 3. Büyük Kongresi'nde, "Erbakan'ın prensi" olarak nitelendirilen Numan Kurtulmuş genel başkanlığa seçildi. Kurtulmuş'un "fetret dönemi"ne giren partiye taze kan getirmesi ve örgütleri yerel seçimlere hazırlaması umuluyor.

soL (HABER MERKEZİ) Saadet Partisi'nin 3. Büyük Kongresi, dün Ankara Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleştirildi. "Açılım ve Atılım" sloganıyla düzenlenen kongrede, partinin yeni genel başkanının seçilmesi ve Genel İdare Kurulu (GİK) ile Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin belirlenmesinin yanı sıra, partinin önümüzdeki dönem hedeflediği siyasi açılımlar da gündeme getirildi.

Bu kongrenin kararı yaz aylarında alınmıştı. Çeşitli il yöneticileri yerel basına partinin siyasi bir atılım gerçekleştirmeye ve yeni bir genel başkan seçmeye hazırlandığını, bu amaçla sonbaharda bir kongre düzenleneceği yönünde açıklamalar yapmışlardı. Kongre öncesinde verilen demeçler ve kongrede yapılan konuşmalar, Saadet Partisi'nin AKP'nin ekonomik ve siyasi krizde olası bir yenilgiye uğraması durumunda merkez sağda açılacak boşluğa oynamayı amaçladığını gösteriyor. Dün yapılan kongre de gövde gösterisine dönüştürülmeye çalışıldı.

Saadet Partililer tarafından yapılan konuşmalarda, etkileri gündelik hayatta hissedilir hale gelen ekonomik kriz öne çıkarıldı. Parti yöneticileri, krizin ekonomik, sosyal ve siyasi alanda yaşattığı sorunlara "antiemperyalist" ve "antikapitalist" bir söylemle yaklaşırken, SP hariç tüm siyasi partilerin işbirlikçi olduğunu ve tek alternatifin "Milli Görüş" olduğunu savunuyorlar. Komünizmi "özel mülkiyete, hak ve özgürlüklere yaşama hak tanımayan ve eşitliği böyle sağlamaya çalışan, insan fıtratına ters olduğu için yıkılan bir sistem" diye tanımlayan Milli Görüşçüler, kıyasıya eleştirdikleri kapitalizmin karşısına ise eşitlik, kaynakların adil dağılımı gibi sosyalizmden ödünç alınmış kavramlarla çıkıyorlar. "Adil ekonomik düzen" diye tanımladıkları sistemi nasıl işletecekleri ve bu söylemlerini geçmişteki icraatleri ile nasıl örtüştürecekleri ise merak ediliyor.

Dünkü kongre, televizyonların ana haber bültenlerinde fazla yer almadı. AKP destekçisi basın, Saadet Partisi'ndeki gelişmelere şimdilik temkinli yaklaşıyor. Ancak bir süredir, özellikle yaz aylarından beri Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde Numan Kurtulmuş'un eğitimli ve saygıdeğer bir siyasetçi olduğunu vurgulayan çeşitli haberler ve yazılar yer aldı. 22 Temmuz seçimlerinde AKP'den milletvekili aday adayı olmak isteyen ama kabul edilmeyen Nazlı Ilıcak ise Sabah gazetesindeki köşesinde Kurtulmuş liderliğindeki SP'nin AKP'ye alternatif olabileceğini yazdı.

Kurtulmuş Erdoğan'ın alternatifi mi?
Kongreye tek genel başkan adayı olarak gelen Numan Kurtulmuş'un durumu da yaz aylarında belli olmuştu. Recai Kutan yeniden aday olmayacağını açıklarken Kurtulmuş'la görüşen Erbakan'ın bu isme onay vermesinin son noktayı koyduğu söylenmişti. Kurtulmuş'un, kendi deyimleriyle "partideki fetret dönemini sona erdirmesi" ve yerel seçimlere partiyi hazırlaması bekleniyor. Partinin ağır toplarından Şevket Kazan, Fehim Adak, Lütfü Esengün ve Ertan Yülek gibi isimler Numan Kurtulmuş'a tam desteklerini açıklamasalar bile, muhalefetten vazgeçmişlerdi. Oğuzhan Asiltürk, Hasan Bitmez ve GİK'ten 3-4 kişilik bir ekibin Kurtulmuş'un genel başkanlığına karşı çıktığı, ancak partinin yüzde 70'inin Kurtulmuş'u desteklediği söyleniyordu.

1959 İstanbul doğumlu Numan Kurtulmuş, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. ABD'de yüksek lisans yapan ve bir süre misafir öğretim üyesi olarak bulunan Kurtulmuş, Fazilet Partisi İstanbul İl Başkanlığı görevini yaptı ve FP'nin 2001'de kapatılmasından sonra Saadet Partisi'nin GİK'inde görev aldı. AKP'nin kurulmasının ardından Milli Görüş'ten pek çok önemli isim bu partiye geçerken, Kurtulmuş, Saadet Partisi'nde kalmıştı. 22 Temmuz seçimleri öncesinde de Tayyip Erdoğan tarafından AKP'ye davet edildiği ancak bu daveti reddettiği iddia edilmişti.

"AKP kirlendi, SP daha temiz ve saf"
Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak da 20 Ekim tarihli köşe yazısında, Erbakan'ın, yeniden aktif siyasete dönme ihtimalinin ortadan kalkmasıyla, partiyi daha fazla bekletmemeye karar vererek "eğitimli, kitleleri etkileyebilen" bir lider olan Kurtulmuş'a onay verdiğini yazdı. Kurtulmuş'un da Tayyip Erdoğan gibi Erbakan ekolünden yetişmiş teşkilatçı bir isim olduğunu söyleyen Ilıcak, AKP'nin zaman içinde "Batı kulüpçü" bir çizgiye kaydığını ve "iktidar yozlaşması denilebilecek bir kirlenmeyi yaşadığını", Saadet Partisi'nin ise "daha temiz ve saf bir siyasi oluşum gibi göründüğünü" yazdı. Ilıcak yazısının sonunda "varoşlarda yaşayanlar, refahtan yeterince pay alamayanlar, dini ve ahlâkı ön planda tutarak daha edepli bir yaşantıyı tercih edenler, Saadet Partisi'nin potansiyel tabanı. AKP, merkezin imkânlarından yararlanarak imtiyazlı bir hal aldıkça, bir bakarsınız garip gureba, fakir fukara Saadet Partisi'ne doğru akıvermiş" ifadesini kullandı.

21 Ekim'de Zaman gazetesinde "Orhan Pamuk okurum, Özal gibi hızlı araba kullanırım" başlıklı bir röportajı yayımlanan Kurtulmuş, Milli Görüş'ün bölünme sürecinin 28 Şubat öncesinde başladığını, AKP'nin de bir zorunluluktan dolayı ortaya çıktığını söylüyordu. AKP'yi "ekonomik gelişmeden geniş kesimler pay alamadı. Statüko sürdürüldü. Özgürlükler genişletilmedi. Sivil-demokrat bir anayasa yapılamadı" sözleriyle eleştiren Kurtulmuş, AKP'nin yüksek oy almasını da rakiplerinin halkın temel değerlerine karşı bir izlenim vermesine bağladı. Kurtulmuş, "bugün kararlı ve ciddi bir alternatif aranıyor. Milletimize, adresin burası olduğunu kısa zaman içinde göstereceğiz. Kongreden sonra öncelikle Mart 2009'daki yerel seçimlere yoğunlaşacağız. Ciddi bir tanıtım kampanyası yapacağız, partinin teknik imkânlarını geliştireceğiz. Daha profesyonel bir kadro kuracağız" dedi.

Nazlı Ilıcak 24 Ekim'de de şöyle yazdı: "Bugün için Numan Kurtulmuş'un başkanlığındaki bir Saadet Partisi, AK Parti açısından tehlike gibi gözükmeyebilir. Ama, gün geldiğinde, seçim meydanlarında, İmam Hatiplerin sorununu ve başörtü yasağını halledemediği için Tayyip Erdoğan'ı eleştiren en etkili ve inandırıcı isim Numan Kurtulmuş olacaktır. Bekleyelim, görelim. Birkaç gazete, AK Parti'den transfer yapmak suretiyle Saadet Partisi'nin TBMM'de grup kurabileceğini yazdı. Oysa, onlarda böyle bir niyet yok. Muhalefeti meydanlarda yapacaklar. Halkın desteğini sağlamaya çalışacaklar. Şu anda hiçbir parti umut vermediği için, AK Parti'nin eli güçlü. Diyelim ki, CHP ve MHP'nin lideri değişti, Saadet'in başına da Numan Kurtulmuş geldi. Dengeler öyle bir sarsılır ki hayret edersiniz. Bence AK Parti, sanki böyle bir gelişme olacakmış gibi davranmalı. Bu şekilde hatalar da asgariye inmiş olur."

Taraf yazarı Elif Çakır, Aralık 2005'te Tempo dergisindeki bir yazısında, Saadet Partisi'nin 2006 kongresinde de genel başkan adaylığı beklenen Numan Kurtulmuş için "Tayyip Erdoğan'a alternatif olabilir" demişti. Çakır, Kurtulmuş'u "mütevazı biri, seçkinci elite karşı" sözleriyle tanımlıyor ve Kurtulmuş'un eşinin de "başörtüsü nedeniyle" 1998'de Kemal Alemdaroğlu tarafından kadrosundan uzaklaştırılmış bir akademisyen olduğunu belirtiyordu.
________________________

Kongredeki konuşmalar
Kongrede genel başkanlığa veda eden Recai Kutan, AKP'yi eleştiren bir konuşma yaptı. "Biz etnik milliyetçiliğe karşıyız. Ama etnik kimliklerin asimilasyonuna ve inkârına da aynı şiddetle karşıyız" diyen Kutan, yeniden gündeme gelen "OHAL uygulamasının terörü azdıracağını, devletin içinde çeteleşme zemini hazırlayacağını ve bölge halkını devletten uzaklaştırarak terör örgütünün kucağına iteceği"ni söyledi.

Hükümetin krizi örtbas etmeye çalıştığını ve uyarıda bulunanları kriz tellallığı yapmakla suçladığını söyleyen Kutan, daha sonra laiklik konusuna değindi. Yıllardır Türkiye'de bir irtica paranoyasının devam ettiğini söyledi. "Laiklik evhamı ile başörtüsü gibi en temel insan hakları ihlal ediliyor. Bir ülkenin en büyük gücü topu tüfeği değil imanlı inançlı gençliğidir. Bu hayati gerçek ortada iken, İmam Hatip okulları ve Kuran kursları kapatılma noktasındadır, başörtülülerin eğitim hakları ellerinden alınmıştır."

Recai Kutan'ın konuşmasının ardından, kapatılan RP'nin eski genel başkanı ve eski başbakanlardan Necmettin Erbakan, salona girdi. hep olduğu gibi "Mücahit Erbakan" sloganlarıyla karşılanan Erbakan, konuşmasında, ''bir insan ya Milli Görüşçüdür, ya da işbirlikçidir. Bu işbirlikçiler kullanıldıklarının farkında değiller. Başkalarının türkülerini söyleyerek, onlara alet oluyorlar. Son deneme AKP'dir. Bunlar Milli Görüş gömleğini çıkardılar. IMF'ye ve uyum komisyonlarına teslim oldular. Uyguladıkları yanlış politikalar yüzünden ülke 6,5 senede bu hale geldi. Tarım ve hayvancılık yok oldu. Milli Görüş gömleğini çıkarırsan, bunun sonucu iflastır. Yaşanan en son ve en taze deneme budur'' dedi.

"Irkçı emperyalistler Anadolu'daki bağımsız devleti bitirip İsrail'e dâhil etmeyi amaçlıyorlar" diyen Erbakan, Türkiye'de insanların işsiz ve aç olduklarını, dinlerinden uzaklaştırıldıklarını ve ülkenin bu şekilde ''yumuşak bir lokma'' haline getirilmeye çalışıldığını söyledi. "Vakit geçirmeden milli kurtuluş hareketini başlatmaya mecburuz. Bağımsız Türkiye olacak. AB kapısına bağlanmış uşak bir Türkiye'yi kabul etmiyoruz. Türkiye güçlü, müreffeh, hür ve yeni dünyanın öncüsü bir ülke olacak. Baskı rejimleri ile gelişme olmaz. Türkiye tüm dünya barışının koruyucusu olacaktır.''

Erbakan, SP dışındaki tüm partilerin ırkçı-emperyalist emellere hizmet ettiğini öne sürdüğü konuşmasının ardından partilileri ayağa kalkmaya davet ederek, Milli Görüş yemini ettirdi.

Daha sonra kürsüye gelen genel başkan adayı Numan Kurtulmuş, "yıllardır uyarıyoruz, bu medeniyet değerleri içerisinde bu kadar büyük bir tahakküm ile bu kadar ceberut bir anlayışla, bu kadar büyük emperyalist emellerle dünya idare edilemez. Yıllardır söylediklerimizin hepsinde haklı olduğumuz ortaya çıkmıştır" dedi.

"Cumhuriyet, emperyalizme karşı savaşmış milletimizin özgürlük ve bağımsızlık deklarasyonudur. 85 yıl önce kavgası verilmiş ve çözümlenmiş sorunlar yine insanların gündemlerini işgal etmeye başlamışsa bugün siyaset arenasındaki her tür arayış ve hamle, kim tarafından dile getirilirse getirilsin önemlidir" dedikten sonra, Shakespeare'in 66. sonesini okudu.

"Bu kriz sadece ekonomik ya da politik değildir bu bir uygarlık krizidir. Küresel sistemin, dünya milletlerine sunabilecekleri bir gelecek tasavvuru yoktur. Artık neo-liberal politikaların sonu gelmiştir. O zaman önümüzde bir tek yol kalıyor. Daha adil, daha paylaşımcı, dünyanın zenginliklerini daha dengeli paylaştıracak bir sisteme ihtiyacımız var" diyen Numan Kurtulmuş, konuşmaların ardından yapılan oylamada, Saadet Partisi'nin yeni genel başkanı oldu.