"Referandumda yüzde 60 bekliyorum"

Bülent Arınç, anayasa değişikliğinin referandumla halkın önüne gideceğini söyledi ve "Ben en az yüzde 60 bekliyorum" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şu andaki tablonun, Anayasa değişikliğinin referandumla halkın önüne gideceğini gösterdiğini söyledi. Arınç referandum sonucuyla ilgili olarak ise iddialı konuştu, "Türkiye'de büyük bir ekseriyetle Anayasa değişikliğinin gerçekleşeceğini, MHP tabanından en az yüzde 21 destek çıkacağını söyleyebilirim. Bu, CHP tabanından da yüzde 15'in altında kalmaz. Ben en az yüzde 60 bekliyorum" dedi.

NTV'ye konuşan Arınç, "Eğer biz bugünkü değişikliği yapamazsak veya bu değişiklik kabul edilmezse parlamento tarafından o zaman her parti için başsavcının dava açabileceği ve Anayasa Mahkemesinin bugünkü profiliyle de bu partilerin çoğu zaman kapatılabileceği ihtimal olarak önümüze gelecek. Dolayısıyla siyasi partiler rejimini güçlendirmemiz lazım. Siyasi partiler yine de kapatılabilmeli. Tamamen kapatılamaz hükmünü getiremiyoruz. Türkiye'nin gerçekleri, dünyanın gerçekleri var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar var, özgürlüklerin belli açılardan sınırlanması gerekebiliyor ama bunu istisnai noktaya getirebilecek, partilerin kolay kapatılmasını mümkünsüz kılabilecek bir düzenleme yapmamız lazım" dedi.

"Filtre getiriyoruz"
Arınç, "Bu sistemde dava açmayı sabahtan akşama kolaylaştırmıyoruz. Dava açma konusunda yine Yargıtay Başsavcısının yetkisi ve görevi olmalı ama bir filtre görevi yani bunu kabul edebilecek, buna izin verebilecek bir sistemi getirmek..." dedi.

Arınç, "Birçok parti kapatıldı ama AK Parti kendisine gelene kadar bir inisiyatif sergilemedi" yönünde eleştiriler olduğunun ifade edilmesi üzerine, Saadet Partisi ve Fazilet Partisi'nde görev aldığını hatırlatarak, "Biz her zaman siyasi partileri koruyacak bir sisteme ihtiyaç olduğunu hem söyledik hem de bunu kendi hazırladığımız tekliflerin içine koyduk ama sayımız yeterli değildi, o zamanki konjonktür buna müsait değildi" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, "altında bir cephanelik bulunsa bile partiler kapatılamayacak" şeklinde bir eleştirisi olduğunun belirtilmesi üzerine Arınç, "Sayın Baykal burada sadece polemik yapıyor. Bunların hepsi uç örneklerdir. Şu anda yeni düzenlemede de bir siyasi parti kapatılabilir. Onu yasaklamıyoruz, onun kapısını kapatmıyoruz ancak Yargıtay Başsavcısının ciddi bir dava açabilmesi için bir filtreye ihtiyaç var. Yoksa savcı diyor ki 'Benim iki dudağımın arasında değil. Ben sadece dava açarım, görevim dava açmak. Mahkeme karar versin' diyor. Komite, dava açılmasına izin vermezse o parti hakkında kapatma davası açılamayacak ama eğer o partinin işlediği suçlar itibarıyla partinin kapatılmasına yol açacak eylem yapan üyeleri varsa bunlar, şahsi suçları itibarıyla elbette yargılanacak" dedi.

Ahmet Türk döner mi?
Arınç, "Değişiklik gerçekleşirse Ahmet Türk'ün Meclis'e dönme ihtimali beliriyor diye bir görüş var. Katılır mısınız?" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Biz bu hazırlıkları yaparken bu ve buna benzer yani yargılamanın iadesi veya bir başka sebeple, şunlar şunlar da istifa edilebilirler mi... Diyelim ki HSYK ile ilgili bir düzenleme yapıyoruz ama geçmişte HSYK'nın bir savcı hakkında meslekten çıkarma kararı verdiğini, bunun bütün kamuoyunda ben de başta olmak üzere üzüntüyle karşılandığını söyleyebilirim. Acaba bu düzenleme onun mesleğe dönüşünü veya yargı yoluna gidişini mümkün kılabilir mi? Genele yakın yani ağırlıklı görüş 'hayır, bunun mümkün olmadığı" şeklinde oldu. Ancak bir yorum yapılabilir ve buna yargı 'Bunlar da yararlanabilir' derlerse mümkün olabilir. Ceza hukukunda temel bir prensip var, ceza kanunlarında yapılan sanığın lehinde değişiklikler geçmişe de yürüyebiliyor ama bir anayasal bir madde farklı bir şey. Bir idari farklı bir şey. Buna şüphesiz yargı karar verecek ama şu anda ağırlıklı görüş, geriye yürümeyeceği şeklinde."

"Ülkücülerin davalarına baktım"

MHP'nin tavrına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine ise Arınç, avukatlık yaptığı dönemde 12 Eylül sonrası "Manisa, Aydın, Denizli ve İzmir ülkücülerinin davasına baktığını" belirterek, "O zamandan bu yana ülkücü olduğunu iddia ederek gelen pek çok kişiyle görüşüyorum, bunlardan büyük bir kısmı da geçtiğimiz günlerde bir deklarasyon yayımladı. 12 Eylül'ün mağduru olarak yıllarca cezaevinde kalmış olan insanlar darbeden hesap sorulabilecek bir noktaya Meclis'in gelmiş olmasını büyük bir alkışla, büyük bir açık yüreklilikle kutluyorlar ve MHP'li olarak şu anda kendilerini ifade edenler de MHP'nin buna 'Evet' oyu vermesi gerektiğini söylüyorlar ama Sayın Bahçeli bu deklarasyon üzerine bu kişileri ismen de anmak suretiyle 'eskimiş, müsvedde' kelimeleriyle biraz da küçülterek bir konuşma yaptı. Buna rağmen ben şunu söyleyebilirim: Bir referandumda bu halkın önüne gelecekse -ki tablo onu gösteriyor- Türkiye'de büyük bir ekseriyetle Anayasa değişikliğinin gerçekleşeceğini, MHP tabanından en az yüzde 21 destek çıkacağını söyleyebilirim. Bu, CHP tabanından da yüzde 15'in altında kalmaz. Söylediğim bir sözü tekrar edeceğim ben en az yüzde 60 bekliyorum" dedi.

"Baykal belki kaosu arzu ediyordur"
CHP'nin, üç maddenin paketten ayrılması halinde Anayasa değişikliğine destek vereceğine ilişkin önerisi karşısında "Neden böyle bir uzlaşma yoluna gitmediniz?" sorusu üzerine Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Anayasa değişikliği konusuna, maddeleri ayırt etmeksizin, cepheden karşı çıktığının ve AKP'yi suçladığının bilindiğini öne sürdü.

Değişiklik teklifinin Meclis'te görüşülmeye başlanmasıyla Baykal'ın "kendince bir atak yaptığını", daha önce de "referanduma gitme konusunda hukuki ve siyasi ne kadar engel varsa çıkartacağız" yönünde sözleri olduğunu öne süren Arınç, "Şu kanaat bizde hasıl oldu: Demek ki 24'üne Meclis'te bizimle beraber 'evet' verecek ama üç tanesinde halk oylamasına gitmesin diye milletvekillerinden 110 tane imza bulacak, Anayasa Mahkemesinde referandum sürecini durduracak hatta referandum sonucu ne olursa olsun onu Anayasa Mahkemesi'nde iptal ettirme yoluna gidecek. O zaman 'iyi niyetli değil ve referanduma gidilmesini istemiyor' diye bir düşünce bizde hasıl oldu" dedi.

CHP'nin, TBMM Anayasa Komisyonu raporuna muhalefet şerhi koyduğunu ifade eden Arınç, "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Anayasa Mahkemesine eğer 110 imzayla gidersen, bozma çıkar veya çıkmaz bilmiyorum. Çıkmaması lazım ama çıkarsa TBMM görevini elbette yapacaktır. Böyle bir ihtimali ben çok yakın görmüyorum. Özellikle Anayasa Mahkemesinin oluşumuyla ilgili bir madde de görüşülecek, kendisiyle ilgili bir konuda Anayasa Mahkemesinin nasıl karar vereceğini de düşünmemiz lazım ama Sayın Baykal belki bir kaosu arzu ediyordur" diye konuştu.

Arınç, Anayasa değişikliğinin referandumla kabul edilmesi ancak daha sonra Anayasa Mahkemesinin bunu iptal etmesi durumunda Türkiye'de bir kaos bekleyip beklemediği sorusunu ise şöyle yanıtladı: "(411 el kaosa kalktı) diye bir gazetenin başlığıyla Türkiye'nin içine girdiği süreci hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunun arkasından bir kapatma davası, Türkiye'de işlerin durması, ekonomik önlemler, arkadan global bir kriz... Türkiye çok şükür ki bunu çok iyi bir şekilde atlattı. Şimdi referanduma gideceksiniz, millet 'Evet' diyecek ama siz bunu bile iptal ettirme cüretini gösterebileceksiniz. Bu ne demokrasiyle ne bir başka şeyle bağdaşır. Anayasa Mahkemesi elbette bunları dikkate alacaktır ama hala hafızalarımızda 10 ve 42. maddenin iptali, hala hafızalarımızda 367 gibi herkesin gülüp geçtiği ama cumhurbaşkanlığı sürecini tamamen kökten etkileyen bir karar var."

"CHP fire vermekten korkuyor"
Anayasa görüşmelerinde CHP'nin oylamaya katılmamasını eleştiren Arınç, "Ben bir muhalefet partisiysem ve cepheden karşı çıktığım bir konuda eleştiriyorsam, hemen gidip sandığa oyumun rengini de belli etmeliyim ama bütün milletvekillerine 'sandığa gidip oy kullanmayacaksınız' diyorlar. Bir tek korkuları var, içlerinden fire verme endişesi. Ola ki CHP'li milletvekillerinden bazıları büyük bir yanlışlık yaparak beyaz oy kullanabilirler" diye konuştu.

Kendi partileri için böyle bir endişelerinin olup olmadığının sorulması üzerine ise Arınç, her partide böyle bir endişe olabileceğini ancak birinci oylamada 333 oy çıkmasıyla bu konuda aklandıklarını öne sürdü.

Oylamalara katılan bir partinin de "ıskarta pulları" topladığını anlatan Arınç, "Bu partiler bu yöntem ve bu tavırlarıyla kaybediyorlar. Buradan çıkacak, referanduma gidecek ve referandumda her partinin tabanı mutlaka oy verecek. O zaman onların temsilcileri burada 'hayır' derken milletin aslı 'evet' derse bu partiler başlarına geleceği düşünsün" dedi.

Başkanlık sistemi tartışmaları

Arınç başkanlık sistemi tartışması ile ilgili olarak ise, "(Başkanlık sistemi çok kötüdür, çok çirkindir, çok yanlıştır) dememek lazım. O iyi bir altyapı gerektiriyor. Anayasal kurumlar, siyasi partiler, seçim kanunu ve cumhuriyetin kurumlarının işleyişi bakımından da iyi bir alt yapı gerektiriyor" diyen Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın prensip olarak konuyla ilgili düşüncelerini söylediğini, bugünden yarına böyle bir değişikliğin yapılmasının düşünülemeyeceğini öne sürdü.

Siyasetçilerin üslubu sorunu
Bülent Arınç, yumruklu saldırılarla ilgili olarak ise siyasetçilerin kullandıkları üsluba dikkat çekti. Yaşananların bireysel olduğunu savunan Arınç,
"Daha çok dikkat edeceğiz ama insanlar şartlandırılıyor ama bu şartlandırılma çok kötü. Siyasetçilerin başta biz dahil üsluplarına, söyledikleri sözlere çok daha fazla dikkat etmesi lazım" diye konuştu.