Okuldan atacaklardı, sınavda derece yaptı

TEKEL işçileriyle dayanışma etkinliklerine katıldığı için "terörist" ilan edilen, okul yönetimi tarafından genç yaşında her türlü baskıya maruz kalan, bu sebeple ailesi okulunu değiştiren, ancak bunlara rağmen girdiği üniversite sınavında derece yapan bir liseliyle röportajımızı yayınlıyoruz.

Okulu, Fethullahçıların özenle üzerinde durdukları bir okuldu. Zaman okulun resmi gazetesi gibiydi. Müdür, AKP yöneticileri ile arasındaki bağı gururla anlatıyordu. Okulda solcu olmak yasaklanmıştı.

TEKEL direnişi başlamıştı Ankara'da. Ülkedeki milyonlarca kişi gibi, o da TEKEL işçilerinin yanında durdu. Ankara'nın soğunda hakkını arayan binlerce işçi için bir şeyler yapmak istiyordu. Önce arkadaşları ile birlikte yılbaşı akşamı mektup yolladı TEKEL işçilerine. Sonra, okulunda diğer arkadaşları ile birlikte işçilere destek toplamak için "TEKEL işçileri ile dayanışma komitesi" kurmak istedi.

Bunları duyan okul yönetimi, hemen odasında arama yaptı. Günlüğünü bile aldılar, "suç unsuru" olarak. Okuldaki arkadaşlarının ailelerine "çocuklarınızı terörist faaliyetlere çekmeye çalışıyor, şikayetçi olun" diye haber verdi okul yönetimi. Daha 17'sinde genç bir kızdı ve arkadaşlarının ailelerini bile karşısına çıkarmaya çalıştılar, TEKEL işçilerine destek oldu diye.

Lisede son senesiydi sınava girecekti. Düşünmediler ve ikinci dönemin başında okuldan ayrılmaya zorladılar.

Babası ve annesi yoksul Kürt emekçisiydi, korktular ve çocuklarını başka okula aldılar. Çocukları başarılı olamayacak diye kahroldular.
Ama o hayattaki başka sorumluluklarını hiç unutmadan, LYS'de derece yaptı...

Bir kısmı yukarıdaki hikayeden de anlaşılabilecek sebeplerle bu aydınlık gencin ismini, okulunu yayınlamıyoruz. İstisnai olmadığını, kendisi gibi binlerce gencinkiyle ortak olduğunu bildiğimiz fikirlerini yayınlıyoruz.

-İlk olarak seni tebrik ederek başlamamız gerekiyor sanırım. ‘Tekel İşçileriyle Dayanışma Komitesi’ içinde yer almandan dolayı okuldan atılma tehdidiyle karşı karşıya kaldın. Genel olarak okul yönetimleri, liselilerin mücadele etmesine karşı çıkarken, ilk olarak derslerindeki başarının olumsuz etkilenmesini öne sürüyorlar. Bu konuda başarılı bir öğrenci olarak neler söyleyebilirsin?

Evet bu çok söylenen bir şey ama hiç de öyle değil aslında. Bu yaşta devrimci olmaya çalışan bir genç elbette hayattaki en değerli şeyin ders olmadığını bilir ve bu konuya gerektiğinden fazla önem vermez. Bence bu da bizim, sınavda, derslerde başarılı olamadığı için intihar eden arkadaşlarımızdan olmamıza engel oluyor, yani bir kazanç. Ama tam tersine, zaten lisede verdiğin mücadele seni başarılı olman için kamçılıyor. Çok fazla engelle karşılaşıyorsun, bizim gibi liselilerin okumasını istemediklerini biliyorsun ve çalışmak için daha fazla sebebin oluyor. Ayrıca devrimci kimliğiyle anılmak sana bir sorumluluk yüklüyor ve daha çok çalışman gerektiğini düşünüyorsun, ama bütün hayatını da bir sınava bağlamıyorsun. Böyle bir düşüncesi olan arkadaşlarım da varsa emin olsunlar öyle olmuyor, her şeye gerektiği kadar zaman ayırıyorsun.

- Sanıyoruz mücadele eden liselilerin karşısında bulunan en önemli faktörlerden biri de aileler oluyor. Bu konuda senin de yaşadığın örnek üzerinden neler düşündüğünü merak ediyoruz.

Aslında bu durumun kötü tarafı, bu mücadeleyi ailenin yaşadıklarından etkilenerek seçmene rağmen seni onları düşünmemekle suçlamaları. Ben lisede mücadele eden arkadaşlarla karşılaştığımda babamın deneyimleri, yaşadıkları beni onlara yakınlaştırdı aslında. Diğer yandan emekçi bir kadın olan annemin zor yaşantısı beni hep bu haksızlığa karşı çıkmak konusunda yüreklendirdi. Ama ailelerimiz böyle bakmıyorlar maalesef. Çoğu zaman bunu bir gençlik hevesi olarak görüyorlar, hatta bazen seni onlara ihanet etmekle suçluyorlar. Halbuki ben mücadele etmeye başladığımda gerçek anlamda ailemi anlamaya başladım diyebilirim ki onları daha fazla sevdim. Eminim birçok arkadaşım için de geçerlidir bu. Ailelerimiz de anlayacaktır bizi eninde sonunda. Yanlış bir şey yapmıyoruz biz, hatta bu yaşta bir gencin yapabileceği en güzel şeyi yapıyoruz. Bizim arkadaşlarımız uyuşturucu kullanmıyor, internet bağımlısı değiller dışardaki birçok genci bekleyen tehlikelerden uzak duruyoruz biz. Bu anlamda bizi takdir etmeleri gerekiyor aslında.

- Okuldan atılma tehdidiyle karşılaştığın ve okuldan ayrılmanla son bulan süreçte, okul yönetiminin mücadele eden liselilere yönelik olarak takındığı tavrı nasıl değerlendiriyorsun?

Aslında şaşırtıcı değil, bizden önceki kuşak devrimcilerinin yaşadıkların da çok farklı değil bizim yaşadıklarımız. Ama son yıllarda özellikle okullarda cemaatleşmenin hız kazanması, okul yönetimlerinin çok daha sertleşmesine sebep oldu. Yapmak istedikleri en önemli şey gözümüzü korkutmak. Hem bizim hem de bize sempatiyle bakan arkadaşlarımızın bu mücadeleden uzak durmasını sağlamak. Ben bu süreçteki önemli bir hatamın yeterince dikkatli olmamam olduğunu düşünüyorum ve arkadaşlara uyanık olmalarını tavsiye ediyorum. Onun dışında yapacakları en güzel şey bu tehditlere aldırmamak. Kendileri cemaat örgütlenmesiyle bu kadar içli dışlıyken, hatta tam da içindeyken bize bir şey söyleme hakları yok. Okullarımızı sessiz sedasız gericilere, ülkücülere teslim etmeyeceğimizi anlamalılar. Yoksa zaten kaybeden biz oluruz. Ben bunu çok yaşadım. Okulda yıllarca mücadele veren insanlar olmadığı için cemaatçiler ve ülkücüler kimseye rahat nefes aldırmıyorlardı. Bu nedenle çok kötü 2 sene geçirdim, zaten sonra da mücadele etmeye başladım.

- Son olarak, memleketine sahip çıkma mücadelesinin içinde yer alan ve pek çok gencin geleceğini etkileyen bir sınavda çok önemli bir başarı kaydettin. Bu durumda liseli arkadaşlarına vereceğin öneriler, söyleyeceklerin nelerdir?

Sınav konusunda bir öneri vermek beni aşar zaten, her arkadaşım en iyi çalışma tarzını kendisi bulur. Ben aslında sınavlara çalışırken sınavın dışındaki şeyleri unutmamalarını tavsiye ediyorum, bu onları çalışmak için kamçılar diye düşünüyorum. Geçen haftalarda SBS’de kötü puan aldığı için bir ilkokul öğrencisi intihar etti, birkaç gün önce KPSS’yi 5 yıldır kazanamayan bir öğretmen intihar etti yine, Soner’i nasıl unuturuz, dersane parasını ödeyemeyince ölümü seçen arkadaşımızı… Bizi bu hale getirenleri unutmamak lazım tabi. Sistemin içinde kaybolmadan onunla mücadele etmeyi sürdürmeliyiz. Evet, sınava hazırlanacağız tabii ki, ama bu sistemin toplumumuzu ne hale getirdiğini unutmadan, onu eleştirmekten vazgeçmeden. Diğer yandan, liseli olmanın anlamını da unutturdular bize. Liseliler şiir okur, roman okur, film izler, güzel müzikler dinler. Şimdiki liseli arkadaşlarımıza bakıyorum, bir çoğu müziği Serdar Ortaç’ın tıngırtılarından ibaret sanıyor. Tabii biz de bunun dışında değiliz, çoğu zaman biz de yetersiz kalıyoruz bu konuda. Kendimizi işin dışında tutmadan bununla mücadele etmeliyiz. Yarış atı değiliz biz, bizi bu hale getirenlere verecek bir cevabımız olmalı. Ülkemize, ailemize ve kendi varlığımıza borcumuz var ve bunlar sınavdan çok daha önemli. Umudumuzu kaybetmeyelim, en önemlisi de bu. Umut ve mücadele dolu yıllar bizim olsun. Teşekkür ederim.

- Teşekkür ederiz.

(soL - İstanbul)