Öcalan'dan çelişkili değerlendirmeler

Abdullah Öcalan, bugün basına yansıyan değerlendirmelerinde bir yandan "devlet ile yaptığı görüşmeleri müzakere aşamasına geçiş" olarak değerlendirirken bir yandan da "AKP'nin amacı kendi Hamas'ını yaratmaktır" dedi.

Abdullah Öcalan'ın avukatları ile yaptığı görüşmelerde aktardığı değerlendirmelerin satır başları şöyle:

"KCK davası komploydu"
Öcalan devam etmekte olan KCK davasına ilişkin “Bu KCK davası, operasyonu zaten bir komploydu. Belli ki bu konuda devlet içinde de çatlaklar var. Bu komploda devlette farklı düşünenler var, hepsi bu komploya dahil değil. Bu komploda amaçları Hatip Dicle ve Fırat Anlı ile birlikte diğer Kürt siyasetçilerini operasyonla rehin almak suretiyle komployu gerçekleştirmekti. Bunu hükümete akıl verenler sözde radikalleri ayırıp bu şekilde örgütü güçten düşürüp, zayıflatarak tasfiye edebileceklerini hesapladılar. Ama bu boş bir hesaptı, bunu boşa çıkardık. Bu aslında 2005'ten beri devam eden bir süreçti. Bir yandan oyalayarak öbür yandan da kendilerine göre şahin kesimleri tasfiye etmenin hazırlıklarını yapıyorlardı. Bunların planına göre bir yandan bizi oyalamaya çalışmak, öte yandan da sözde kendilerine göre KCK'de öne çıkanları, yeteneklileri içeri alıp dışarıda kalanları ise sindirmeye çalışmaktı. Ama bu komploda başarılı olamadılar. Bu komplo, tasfiyeye yönelikti, biz bu komployu boşa çıkardık. Bu şekilde sonuç alamayacaklarını bilmeliydiler” dedi.

"CHP Kemalizmi güncelleştirmeli"
CHP'ye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Öcalan "CHP değişmek zorunda, değişmezlerse kendileri de zarar görecek yok olup giderler, değişim onların da yararınadır. Ben 2000'de de söylemiştim, CHP, Kemalizmi güncelleştirmelidir, bu, onların tek çıkar yoludur. Yol ağzındayız. Bunun farkında olmalılar. Bu, onların son çaresidir. Buradan Kılıçdaroğlu'nu uyarmak istiyorum. Kemalizmin güncelleştirilmesinde, demokratikleştirilmesinde onların da çıkarı vardır. Kemalizmin güncelleşmesi önemlidir, bunu CHP'nin yapması lazım, yaparsa kurtulur, yapmazsa biter gider, bu onun son şansıdır" dedi.

"Beyaz Türkçüler gitti Yeşil Türkçüler geldi"
Öcalan, müzakere açıklaması ile çelişkili biçimde AKP'ye dönük sert eleştirilerde de bulunarak “2000'li yıllardan sonra Beyaz Türkçülüğün yerini Yeşil Türkçüler almış durumdadır. AKP bunu temsil ediyor. Bunların arkasında da ABD ve İngiltere vardır ve şimdi iktidardadırlar. Ve bunlar daha sinsi ve daha tehlikeli hareket ediyorlar, çünkü arkalarında muazzam bir güç var, bunlara muazzam paralar aktarılıyor. Bunun kökleri dışarıdadır. Bunun için dışarıdan büyük para ve güç desteği sağlanmaktadır. Bunlar için söylenen sivil diktatörlük kaygıları da boş değil. Böyle bir hegemonyaya gitme ihtimalleri olduğunu başından beri söylüyorum. Gülen okullarının Güney Kürdistan'daki etkisine kadar, ki burada Talabani'nin torunları da eğitim görmekte, ilişkileri vardır, Işık okullarında okumaktadırlar. Bu tesadüfi ve rastgele bir olay değildir. Onlar da buna dahiller. Ki Zaman gazetesinin son zamanlarda bu yöndeki tutumları da ortada. Bölgede islami rengin gelişmesi de, daha önce de söylediğim kendi kontrollerindeki imamları halkı kandırmak için kullanmaları da bununla bağlantılıdır, bölgede de örgütleniyorlar. Eskiden silahla şimdi ise bu tip eylemlerle varlıklarını devam ettiriyorlar. Bugün bölgede yapılan örgütlenmeler Hizbullah'ın silahsız halidir. Bu çok ciddidir, silahsız Hizbullah'ı oluşturuyorlar. Zamanla İslam dinini amaçları için kullanmaları çok tehlikeli bir karaktere bürünebilir” dedi.

"AKP kendi Hamas'ını yaratmak istiyor"
Öcalan, AKP'ye dönük eleştirilerini sürdürerek “AKP'nin amacı kendi Hamas'ını yaratmaktır. Böyle bir durumda bizleri çiğ çiğ yutarlar. Sayın Başbakan da bu tehlikenin boyutunun, işin ciddiyetinin farkında olmayabilir ama bu Hamas tarzı örgütlenmeler bölgeyi ele geçirirse kendisi de artık kontrol edemez ve bunlar sadece bizi tasfiye etmeye çalışmakla kalmazlar, bütün bölgeyi kontrolleri altına alabilirler. Filistin'de de böyle yaptılar, El Fetih'ten iktidarı nasıl aldılar? Bu Hamas zihniyetinin Filistin'de yaptıkları görülmüyor mu? İktidarı ele geçirme sürecinde insanları binaların tepelerinden aşağıya attılar. Aynı süreç bölgede de tekrarlanmak isteniyor. Bunların dinle bir alakası da yoktur. Bunları sahte İslamla yapmaya çalışıyorlar. Kürtler de buna karşı kendi İslami anlayışını geliştirmelidir. Kendi imamları olmalı. Bu konudan daha önce bahsetmiştim.” dedi.

"Seçim çalışmaları başlamalı"
Öcalan “Seçim çalışmaları başladı mı bilmiyorum, her yerde komisyonlar kurulabilir. Başlamamışsa bir an önce çalışmalara başlanmalıdır. Milyonlarca Kürt oyu var, bir tane oy bile AKP'ye gitmemelidir" dedi.

"Diyarbakır'daki sivil toplum örgütleri oyunun farkında değil"
Öcalan, son dönemde hükümete destek açıklamaları yapan sivil toplum örgütlerine de seslenerek "Bunlar Diyarbakır'daki o sivil toplum örgütlerini de dahil etmeye çalışıyorlar. Onlar bu oyunun farkında değiller. Onları kandırıyorlar. Bu durum Savaş Buldan, Behçet Cantürk cinayetleriyle aynı niteliktedir, aynı mekanizma yapıyor bunları. O zaman öldürmeyle yapılmak istenen şimdi bunlarla bu şekilde yapılmaya çalışılıyor. Onlarda öldürülme vardı, bunlarda ise kazanarak yaşatma, kendi yanına çekme ve bu şekilde hedef haline getirme vardır. Bunları kullanıp bir kenara atabilirler. Bu çok büyük bir oyun, farkında olmayabilirler, iyiniyetli olabilirler ama bu politikaların farkında olmalılar. Aslında iki durum da, öldürme de yanına çekme de aynıdır, aynı amacın uygulamalarıdır. Kürt hareketini tasfiye ederek bunlarla yapay bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Tabi bunları kullanıp daha sonra işleri bittiğinde bunlara tekmeyi atarlar. 2004'te buna benzer bir oyunu örgüt içinde de yaptılar. Bunlar farklı düşünebilirler, farklı önerileri olabilir ama parçalı görüntü vermemelidirler. Bunlar DTK içine alınmalıdır. Kendi düşüncelerini DTK platformunda istedikleri gibi ifade etmelidirler, böyle yaparlarsa kimse onlara bir şey de demez. Parçalı duruş olmamalı, kendilerini kullandırmasınlar. Tehlike tüm Kürtler içindir, birlik olma zamanıdır. Söylediğim gibi bu, aynı mekanizmanın işidir, sadece tarz farklıdır. O zaman imha etmek istediklerini Savaş Buldan, Behçet Cantürk gibileri jitem vd. küçük grupları kullanarak imha ettiriyorlardı. Şimdi de bahsettiğim çevreleri ön plana çıkarıp, kullanıp, hedef haline getirip, imha ettirmeye çalışıyorlar. Bu oyuna gelmemeliler” dedi.

"Devlet ile görüşmeler devam ediyor"
Öcalan, devlet ile yaptığı görüşmeleri değerlendirerek “Kamuoyu ile şunları paylaşmak isterim. Öcalan'ın devletle görüşmeleri devam ediyor, görüşmeler daha da ciddileşiyor. Henüz diyalog aşamasından müzakere aşamasına geçilmiş değil ama müzakereye geçiş aşaması olarak değerlendirebiliriz. Gelen yetkililer dürüst ve ciddi insanlar. Biz çatı rolünde devlete karşı değiliz. Devlet uzlaşmacı, birleştirici, çatı rolünde olmalı ve hizmeti esas almalıdır. Devlet bir ideolojiye bağlı kalmamalıdır. Etnik-ırki, cinsiyetçi, dini, ideolojik olmamalıdır. Devlet politik oligarşinin-iktidarın-siyasi yapının rant aracı olmamalıdır. Kamuoyunun şu hususu net bir şekilde anlaması lazım. Şu anda devletin yaklaşımı olumludur ancak bir bütün olarak politik oligarşi, yani hükümet dahil muhalefet partileri CHP ve MHP çözümün önünde engel olarak duruyorlar. Siyasiler, CHP, MHP ve AKP daha çok sermaye, daha çok para, daha çok menfaat peşindeler. Onlardaki devlet algısı bu şekildedir, rant kapısı olarak bakıyorlar. İktidara bu nedenle talipler, devleti bu amaçla ele geçirmeye çalışıyorlar, dürüst değiller. Ama siyasilerin bu yaklaşımı Türkiye'yi felakete götürür. Bu şekilde vahşice devleti parçalamaya çalışıyorlar. Devlete böyle yaklaşılmamalı. Devlet aygıtı aslında toplumun yönetiminde tecrübe birikimi ve hizmet aracı demektir. İşlevi bu olmalıdır. Toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede ve onların ihtiyaçlarını karşılayacak bir konumda olmalıdır. Bizim ayrı bir devlet ya da federasyon gibi taleplerimiz yok. Biz, demokratik taleplerimizin karşılandığı böyle bir devlette birlikte yaşamaktan yanayız. Türkiye kamuoyu bunu böyle bilmelidir. Devlet çatı görevini görmeli. Bu durumda basın, devletten yana tavır koymalı. Politik oligarşinin popülist ve gündelik siyaset yaklaşımı doğru değildir. Basın, devletin bu olumlu yaklaşımını anlamalı ve ön plana çıkarmalıdır. Siyasi partilerin, yani benim politik oligarşi dediğim yapının kışkırtmalarına, oyunbozanlığına alet olmamalıdır. Oligarşik iktidar, günlük siyaset yapanlar devleti yıkacak. Devlet bir üst çatıdır” dedi.

"AKP'nin oyununa gelmeyin"
Öcalan müzakere sürecindeyiz demesine rağman ayrıca “Kimse AKP'nin oyununa gelmesin, devletin yaklaşımı AKP'den yani hükümetten çok daha olumlu bir durumdadır. AKP'nin kendi çıkarları ve rant peşinde olduğunu, meselenin çözümüne doğru yaklaşmadığını belirtmek istiyorum. 8 yıldır AKP bizi oyalıyor, samimi davranmıyor. Bakın geçmişte benzer birçok süreç de yaşadık. Özal mesela daha samimiydi. Bu nedenle öldürüldü. Yine Erbakan bizimle daha ciddi, olumlu diyaloglar kurdu. Hatta Kıvrıkoğlu zamanında görüşenler daha samimiydiler. Ecevit de öyleydi. Ama etkisizleştirildiler. MHP ise daha önce söylediğim gibi Siyah Türkçülüğü temsil eden zihniyettir. Bunların Türkçülük anlayışı Hitler'den etkilenmiştir. Nihal Atsız vb.lerinin durumu biliniyor. Üç partiye söylüyorum, özellikle de MHP'ye söylüyorum, Devlet ciddi bir üst yapıdır. Oligarşik iktidar rant peşinde, ihale peşinde, devleti yabancılara satıp talan peşinde. Bunlar devleti dışarıda uluslararası sermayeye, içeride de birkaç tane zengine peşkeş çekiyorlar. Öcalan ise bunların tersine birlik peşinde, ülkeyi güçlendirmek ve adalet peşindedir. Ben mektup gönderdim. Ateşkes kararını artık KCK ve devlet verecek” dedi.

"Hakikat komisyonları kurulmalı"
HAKİKAT KOMİSYONU KONUSU ÇOK ÖNEMLİ
Öcalan, 'Hakikat Komisyonları' kurulması yönündeki önerisini yineleyerek “Bu komisyon konusu çok önemli. Bugün de yapacağım en önemli önerim bu olacak, bu hayatidir. Meclis bünyesinde bir Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu'nun kurulmasıdır. Başlangıç ve pratik anlamda bu, en hayati şeydir. Bu Adalet ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu Meclis'e bağlı olarak Meclis çatısı altında kurulmalıdır. Bu komisyon araştırmalarının sonuçlarını rapor halinde meclise sunar. Bu komisyonun ortaya koyacağı hakikatlere sonuna kadar bağlı kalacağız. Bu komisyon herkesin bilgisine başvurabilir, herkesi dinleyebilir, beni, Tayyip Erdoğan'ı, geçmişteki siyasetçileri ve generalleri dinleyebilir. Ben giderim gerekirse beyanda bulunabilirim, hatta Karayılan da bu komisyona bilgi verebilir, yaşanan karanlık olaylara ilişkin binlerce belge sunulabilir, PKK'nin de bu konuda arşivi var. Bu komisyon bu şekilde gerçekleri ortaya çıkarabilir. Araştırmaya, yakın zamanda gerçekleşen Taksim patlaması, Hakkari patlaması, 10 gerillanın yaşamını yitirmesi ve imam olayıyla başlayabilirler. Dediğim gibi bu üç olayla başlanabilir. Ardından geçmişe doğru, örneğin geçmişte yaşanan faili meçhulleri ortaya çıkarırlar. Ben bu konuda elimden geleni yaparım. Bunu yapmaya hazırım. Her türlü desteği sunmaya hazırım. Eğer AKP samimiyse bu komisyonu kurmalıdır. AKP bundan kaçmamalıdır. Bu komisyon hakikatleri açığa çıkaracaktır, bundan kaçılamaz. Bu şekilde AKP'yi yakalayacağız, bundan kaçıyorsa demek ki suça bulaşmıştır. Bu şekilde, bu esaslara uygun bir şekilde komisyon kurulursa ondan sonra kimse komisyon kararı olmadan konuşmaz. Biz, bu komisyonun aldığı her karara sonuna kadar bağlı kalacağız, ne derlerse onlar gibi olacak. Çatışmasızlık, silah bırakmaya kadar herşeyde biz bu komisyonun alacağı kararlara bağlı kalacağız. Bu konuyu buraya gelen devlet yetkileriyle de konuştuk. Onlar da bu düşünceye olumlu yaklaşıyorlardı. Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu'yla AKP'nin gerçekliği ortaya çıkabilir. Bu şekilde demokratik siyaset yoluyla onlara yanıt veriyoruz. Eğer bu komisyonu kurmazlarsa ve buna yanaşmazlarsa o zaman bu patlama ve olaylarda Hükümetin de parmağı olduğu anlaşılır. Demek o zaman bunların ortaya çıkmasını istemiyor. Bu komisyonu şayet kurarlarsa o zaman herşey ortaya çıkarılır. PKK mi yapmış, bu da ortaya çıkarılır” dedi.

Öcalan yine çekilirim dedi
Öcalan, diğer önerisi hakkında “İkinci bir önerim de Demokratik anayasaya ilişkindir. BDP, Demokratik Anayasa üzerine çalışmalarını devam ettirebilir. Demokratik Anayasa Konferansı çalışmaları 8 ay boyunca devam ettirilebilir. Anayasa konusunda iki farklı çalışma olabilir. BDP yeni demokratik anayasayı tüm Türkiye geneli boyutuyla ele alır. DTK ise Kürtlerin taleplerini ilgilendiren özerklik anayasası üzerinde çalışabilir. Benim önerilerim bunlardır. Ben 8 yıldır AKP'ye şans veriyorum. Şimdiye kadar beşinci seçim oldu. Yanıma geldiler bu seçim geçsin, şu seçime kadar bekleyin dediler, 8 yıldır bu şekilde oyaladılar, şimdi de önümüzdeki seçime kadar diyorlar. 8 yıldır ben onları bekliyorum, onlar bizi ne sanıyorlar, ne yapmaya çalışıyorlar, ne istiyorlar! Diyarbakır ayağa mı kalksın istiyorlar. Kürtler isyan mı etsin istiyorlar, istedikleri bu mu? Artık biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Bu defa da ciddi şekilde gelinmezse “çıkın gidin işinize” derim. Şayet bu süreç değerlendirilmezse Fransız Devrimi'ndeki 1791-94 gibi, Rus devrimindeki gibi iç çatışma, olaylar gelişir” dedi.

(soL - Haber Merkezi)