Nabucco yalanları

Geçen hafta görkemli bir törende imzaları atılan Nabucco'nun ilk resmi anlaşmasında, Türkiye, adeta "boş sözleşmeye" imza attı. Anlaşma metnine göre, Türkiye, AB'nin enerji ihtiyaçlarının taşeronu oldu. Buna rağmen, Enerji Bakanı'nın hâlâ Türkiye'nin elde edeceği yararlardan bahsedebilmesi tam bir skandal.

AKP hükümeti ve kuyrukçusu liberaller, Nabucco'dan yeni bir "asrın projesi" icat ettiler. Türkiye'nin de öneminin arttığı ve projeden büyük fayda sağlayacağı belirtiliyor. soL, Hükümetlerarası Anlaşma'yı inceledi. Türkiye'nin Nabucco'dan sağlayacağı faydaya ilişkin ipucu yakalayamadı.

Enerji Bakanı Taner Yıldız ve projeyi pazarlayanların, "fayda" ile AB'nin ve projeye büyük destek veren ABD'nin çıkarını kastedip kastetmedikleri, merak ediliyor.

Anlaşma ile, Nabucco'yu Türkiye'de parlatanların "kıtırdan attıkları" anlaşıldı. İşte geçen hafta imzalanan Hükümetlerarası Anlaşma'da yer verilmeyen hususlar:

Gazın nereden temin edileceğine ilişkin hiçbir madde yok
Hükümetlerarası Anlaşma'da daha çok doğalgaz boru hattının geliştirilmesi, finansmanı, inşası ve işletimi ile ilgili hususlar belirleniyor. Anlaşma'ya göre, Avusturya merkezli olarak kurulan Nabucco International Company (NIC) projenin bu kısmı ile ilgilenecek. Anlaşmada doğalgazın ne şekilde ve nereden temin edileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme yer almıyor.

Bu konu, projenin sonraki aşamalarında kayıt altına alınacak ve doğalgazın temini kaynak ülkelerle başka ikili anlaşmaların konusu olacak.

Bakan kellesi götüren pazarlık maddesi geri çekildi
Kamuoyunda uzun süre tartışılan, Türkiye'nin boru hattından geçen gazın yüzde 15'ini satın alma talebi gündemden düştü. Anlaşma, Türkiye'nin bu talepten vazgeçtiğini de kayıt altına almış oldu.

Enerji Bakanı Taner Yıldız, yüzde 15'ten vazgeçildiğini ama Anlaşma'da başka hükümlerle Türkiye'nin daha fazla gaz talebi etme hakkı kazandığını belirtiyor. Hatta sırf bu yüzden, boru hattının ters akış işlemine uygun bir şekilde inşa edileceğini söylüyor. Anlaşma'da bu işleme ilişkin madde olmasına rağmen, bu işlem gerçekleştiği takdirde, akan gazın fiyatının nasıl belirleneceği, gazın ne kadar süreyle akacağı gibi hususlarda açıklık yok.

Öte yandan, NIC'in Türkiye'nin şirketi BOTAŞ dışında beş hissedarı bulunuyor. Bu hissedarlar, doğalgazda tamamen dışa bağımlı Avrupa ülkeleri. Anlaşma'da hattan geçen doğalgazın uzun vadede yüzde 50'sine kadar kısmının hissedar ülkeler tarafından talep edilebileceği maddesi geçiyor. Ancak, diğer ülkelerin ihtiyaçları düşünüldüğünde Türkiye'ye bu doğalgazın yâr olmayacağı kesin.

Daha önce yüzde 15'lik gaz talebinde ısrarcı olan eski Enerji Bakanı Hilmi Güler'i koltuğundan Nabucco'daki "pazarlıkçı" tutumunun ettiği kulislerde konuşuluyor. Yeni Enerji Bakanı’nın ilk işi, projede Türkiye'nin bu talebinden vazgeçmek oldu.

Boru hattından kimin ne kazanacağı hâlâ belli değil
Nabucco Projesi’nin parlatılması sırasında kullanılan argümanlardan biri, Türkiye'nin bu boru hattı ile ciddi bir gelir elde edeceğiydi. Ancak Hükümetlerarası Anlaşma'da boru hattından kazanılacak gelirin NIC hissedarı şirketler (ülkeler) arasında nasıl paylaşılacağı belirsizliğini koruyor.

NIC gelirin paylaştırılmasında yetkili kılınırken, hissedarı BOTAŞ'a belli kriterlere göre kazançtan pay verecek. Yani elde edilecek gelire doğrudan BOTAŞ (Türkiye) el koyamayacak. Üstelik, gelirin nasıl dağıtılacağına ilişkin maddeler muğlak ve subjektif değerlendirmelere son derece açık.

Anlaşma'da BOTAŞ'ın gelirin yüzde 60'ına sahip olacağı belirtiliyorsa da, “net gelir” ibaresi de kullanılıyor. Yani, Avusturya merkezli şirketin giderleri net geliri asıl belirleyecek unsur olacağından, net gelir hesabı biraz karmaşık.

Kısacası, bu konuda da ipler merkezi Avusturya'da olan şirkette yani AB'de.

Türkiye'nin yıllık milyonlarca avro gelir elde edeceğini söyleyen Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın Anlaşma'nın hangi maddesine istinaden bunu uydurduğunu açıklaması gerekiyor.

Türkiye maliyetin büyük kısmını üstlenecek
Nabucco'da boru hattının yüzde 60'lık kısmı Türkiye'den geçtiği için, gelirin de büyük kısmına bizim el koyacağımız söyleniyor. Ama projenin toplam maliyetinin de büyük kısmının Türkiye tarafından üstlenileceği pek gündeme getirilmiyor.

Türkiye'nin, boru hattının 31 milyar metreküplük kapasiteye ulaşması yıllar alacağı için, maliyetini karşılayıp kazanca geçmesi on yılları alacak.

Enerjide tümüyle doğalgaza bağımlı olan Türkiye, AB'nin bu önemli boru hattı projesine ev sahipliği yapacak olmasına rağmen, Anlaşma'ya enerjide kendi arz güvenliğini sağlayacak herhangi bir madde koyamadı. Buna karşılık, Hükümetlerarası Anlaşma'da AB'ye "almadan veren" bir konumla bağımlılık yarattı.

(soL-Haber Merkezi)