Mısır konusunda en 'tutarlı' tavır Bahçeli'den!

Mısır'da Hüsnü Mübarek'in devrilmesi ABD başta olmak üzere tüm emperyalist ülkeler tarafından "olumlu" karşılandı. Başbakan Erdoğan ve partisi "Mısır halkının sesine kulak verilmeli" dedi. Türkiye'de hemen bütün medya "devrimci" oluverdi. Bir tek Devlet Bahçeli "tutarlı" konuştu!

Mısır'da 18 gün süren halk isyanı boyunca dünyada hemen herkes "devrimci" oluverdi. Mübarek iktidarının en yakın müttefiki olan ABD'nin devlet başkanı Obama özellikle Mübarek'in istifasının hemen öncesi ve sonrasında yaptığı açıklamalarda Mısırlıları "kutladı". Bugüne kadar Mübarek'i eleştirdiğini duymadığımız AB'den de Mısırlıları kutlayan ve "her tür yardıma hazırız" denilen açıklamalar yapıldı. Düne kadar Mübarek iktidarı hakkında eleştirel bir haber yapmayan emperyalist medyanın "yüreği" Tahrir Meydanı ile beraber atmaya başlayıverdi.

Türkiye'de en ufak bir hak arama eylemine polislerini saldırtan Başbakan Erdoğan ve partisi ise isyanın ilk haftasında sessiz kaldıktan sonra, ABD Mübarek'e olan desteğini çekmeye başladığının işaretlerini verdiği an, isyanın "en sıkı" destekçisi oluverdi. Başbakan Erdoğan "Mısır halkının sesine kulak verilmeli" dedi. "Mübarek'in açıklamalarını tatmin edici bulmadım" dedi. Dün Sakarya'da düzenlenen mitingde "Mısır halkının bugün yaptığını, bu millet 2002 yılında AKP'yi tek başına iktidara getirerek" yaptı dedi. Torba Yasa'ya karşı yürüyen işçilere bol bol biber gazı sıktırttı ancak Mısırlılara hep "destek" oldu.

İktidar karşıtı bir gazete haberini bile "darbe planı", "anarşi-komplo tezgahı" gibi ifadelerle yaftalayan yandaş medya "devrim günlüğü" tutmaya başlayıverdi. "İhtilal günahtır" diyenler birden "ihtilalci" oluverdi. "Herşey sandıkla olur, sokağa çıkmak darbeciliktir" diyenler Tahrir Meydanı ile yatıp kalkmaya başladılar.

Mısır ile ilgili tek haber konusu olarak Türk patronların orada yaptığı yatırımları gören ana akım medya, Kuzey Afrika kıyılarındaki halk hareketlerini "domino etkisi" olarak değerlendirerek selamladı. Mübarek'in ne kadar büyük bir servet biriktirdiği manşetlere yansıdı.

Bir tek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli "tutarlı" davrandı ve "çizgisini" korudu. Bahçeli, isyanın ilk gününden itibaren Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarını "kargaşa" ve "anarşi" olarak değerlendirdi. Buralardaki halk hareketlerinin Türkiye'ye "sıçramaması" yönünde AKP'yi dikkatli olmaya çağırdı. Konuşmaların satır aralarında "ABD ve BOP karşıtı" bir sos da yer aldı ancak Devlet Bahçeli, sağ bir partinin lideri olarak kendinden bekleneni yaptı ve şu sözleri dillendirdi:

‘‘Bölücü odakların ayaklanma provaları yaptığı bir süreçte, yakın coğrafyalardaki kargaşanın kendi vatanımızda karşılık bulmaması için herkes sorumlu davranmalı, sözlerinin nereye varacağını iyi hesap etmeli ve tahriklere karşı çok dikkatli olmalıdır. Bugün komşu ülkelerde sokaklara taşmış olan kalabalıklara kulak verilmesini temenni eden iktidar zihniyetinin, Allah korusun yarın ülkemizde bir kalkışma için fırsat kollayanların eline malzeme vermekten kaçınması gerekmektedir." ( 1 şubat 2011)

"Mısır'a akıl vereceğine, Türkiye'ye, Şemdinli'ye, Yüksekova'ya, Hakkâri’ye, İstanbul'da 17 günde yakılan, yıkılan 80 tane bir araca bak." (10 Şubat 2010)

(soL)