Metin Lokumcu'nun katledilişinin ikinci yılı

Bugün Başbakan Erdoğan’ın miting için geldiği Hopa’da polisin gaz bombalarıyla saldırması sonucunda katledilen Metin Lokumcu’nun ölümünün ikinci yıldönümü.

İki yıl önce bugün Artiv’in Hopa ilçesinde AKP'nin seçim mitingi öncesinde Hopa halkı Başbakan Tayyip Erdoğan'ı protesto etmek istedi. Ancak Hopa halkı polisin yoğun gaz bombası ve tazyikli suyla gerçekleştirdiği saldırıya maruz kaldı. Saldırı nedeniyle kalp krizi geçiren emekli öğretmen Metin Lokumcu hayatını kaybetti.

Hopa'da polisler tarafından katledilen Metin Lokumcu'nun son görüntüleri yayınlanmış, AKP'nin polisi tarafından öldürülmeden önce yapılanlara isyan ediyordu.

Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu düşündüklerini, hissettiklerini son gelişmelerle birlikte değerlendirdi.

Lokumcu’nun katledilişinden bu yana katiller değil, Lokumcu’ya sahip çıkanlar tutuklanıyor, yargılanıyor. Lokumcu'yu öldürmek yetmedi, AKP'nin Hopa'daki polis terörünün ardından AKP yargısı işe ele attı. Eylemlere katılan yüzlerce kişi "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla gözaltına alındı. Birbirinden tutarsız iddianameler yazıldı, uzun tutuklamalar gerçekleştirildi.

Erdoğan’dan korkunç açıklama
Devrimci öğretmen Metin Lokumcu’nun yaşamını yitirmesinin ardından açıklama yapan Başbakan Erdoğan’ın sözleri ise yoruma yer bırakmamıştı:
"Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durmaya da gereğini duymuyorum kalp krizi sonucu ölmüş."

Adli Tıp Kurumu ön otopsi raporunu değiştirdi
Lokumcu'nun ölümü, ilk başta Trabzon Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı ön otopsi raporunda "biber gazı ve heyecanın tetiklemesi sonucu gerçekleşen kalp krizine bağlı ölüm" şeklinde değerlendirilmişti. Ancak Adli Tıp sonradan açıkladığı kesin ölüm raporunda bu değerlendirmesini değiştirdi ve "Lokumcu’nun vücudunda öldürücü düzeyde kimyasal madde saptanmadığını, ölümün kendisinde mevcut kalp ve akciğer hastalığı sonucu meydana geldiğini" "tespit etti".

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Tayyip Erdoğan'ın Hopa mitingi öncesi polis saldırısı sonucu yaşamını yitiren Metin Lokumcu'nun biber gazından ötürü ölümünün gerçekleştiğini açıklamıştı.

Lokumcu katledilişinin 1. yılında eylemlerle anıldı
Metin Lokumcu’nun katledilişinin 1. yılında İstanbul’da bir araya gelen yüzlerce kişi, “Metin Lokumcu onurumuzdur. Katil AKP hesap verecek” diyerek AKP Şişli İlçe Binası’na yürüdü.

Lokumcu Ankara'da da anıldı. Sakarya Meydanı’nda bir araya gelen KESK, TMMOB, TKP, ÖDP, Halkevleri, EHP'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda kurum, "Gerici, faşist, halk düşmanı AKP’’, "AKP’den hesabı emekçiler soracak"’ , "Metin’in katili faşist AKP’", "Metin Lokumcu onurumuzdur" sloganlarıyla Kocatepe'deki AKP İl Başkanlığı'na yürüdü.

Ankara’da iki ayrı dava açıldı
Hopa olaylarının ardından "AKP'nin 'İleri Demokrasisi” Lokumcu’yu savunanlara saldırmaya devam etti. Katiller Halka Hesap Verecek" başlığını taşıyan açıklama ile İstanbul ve Ankara'da kitlesel protestolar düzenlendi ve polis bu gösterilere de müdahalede bulundu.

Ardından Ankara'da eyleme katılanlar arasında 28 kişi ''silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütünün propagandasını yapmak, görevli memuru kasten yaralama, kamu malına zarar verme, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet, kamu görevlisine karşı görevini yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı yasaya muhalefet'' etmek suçlamalarından 17 yıldan 52 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı. 28 kişiden 23'ü tutuklandı. Aralarında öğrencilerin çoğunlukta olduğu sanıklar toplumsal muhalefetin tepkisi sonucunda aylar sonra tahliye edildi. Ardından Ankara'daki protesto gösterilerine ilişkin dosyaları inceleyen özel yetkili savcılığın 48 kişi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açtığı ikinci davada, Lokumcu'nun katledilmesini protesto edenler 12 yıla kadar hapis cezası ile yargılandı.

Kanıt bulunamamış
Hopa Savcılığı'nın hazırladığı ilk iddianameye göre yapılan soruşturma "örgüt üyeliği" suçlamasıyla özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldü. Erzurum Özel Yetkili Savcılığı'nın "terör örgütü üyeliği" ve "terör örgütü adına faaliyet yürütmek" suçlaması ile ilgili "kanıt, belge ve bilgi bulunmadığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı vererek, görevsizlik kararıyla dosyayı Hopa Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdi. Bu kararın ardından tutuklu bulunan 7 Hopalının beraatlerine karar verildi.

Hopalıların 'sanık', polislerin 'mağdur'
Polislerin olay esnasında en az 127 el ateş ettiği ortaya çıkmasına karşın hazırlanan iddianamede 29 polis "mağdur" olarak yer aldı. Bir kişinin ölümü ile sonuçlanan, Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş’ın kalça kemiğinin kırılmasına sebep olan polisler hakkında şimdiye değin hiçbir yargılama işlemi yapılmadı.

Hopalıların 'sanık', polislerin 'mağdur' olduğu Hopa davası 14 Ocak 2013 tarihinde başladı. 51 Hopalının 'sanık', polislerin 'mağdur' sıfatıyla yer aldığı davada sanıklar, "Metin Lokumcu'yu öldüren gaz silah değil de 'taş' nasıl silah sayılıyor" diye soruldu.
Birinde 51, diğerinde 9 sanığın yargılandığı iki ayrı dava dosyasının birleştirildiği davada polis saldırısına uğrayan Hopalılar "sanık", saldıran polisler ise "mağdur" sıfatıyla yer alıyor. Hopa Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tamamı tutuksuz 60 sanıktan 38'i katıldı. Duruşmada 13 sanık avukatı da hazır bulundu.

AKP'den insanlık dışı savunma: 'Hem düzeni bozacaksın...'
Metin Lokumcu’nun ailesinin, İçişleri Bakanlığı’na karşı açtığı davaya savunma gönderen bakanlık, “Hem devletin kamu düzenini bozmak için eylemde bulunup, hem de yaralanınca ya da vefat edince devletten tazminat talebinde bulunulması hukuk sisteminin koruduğu bir hak olmamalıdır” diyerek adeta Başbakan'ı protesto etmenin ölümle sonuçlanmasının normal olduğunu savundu.

(soL- Haber Merkezi)