Medya değil katip istiyor

Başbakan, "Demokratik Açılım"ın ilk dönem ılımlı havası geride kalırken, tırmanan çatışmalarla birlikte girilen yeni dönemde, "milli birlik medyası" oluşturmaya soyundu.

Henüz birkaç gün önce köşe yazarlarına yönelik olarak, medya ile siyaset arasındaki ilişkilerin ve medyadaki düzey düşüklüğünün bir kez daha tüm açıklığıyla ortaya çıkmasına vesile olan sözler sarf eden Başbakan Tayyip Erdoğan, medyayı dün de, "teröre körükle gitmek" ve "Ergenekon" haberlerinde aşırılıkla suçladı.

Başbakan, Haliç Tersanesi'nde düzenlenen bir törende yaptığı konuşmasının önemli bir kısmını medya "eleştirisi"ne ayırdı. Başbakan'ın sergilediği "kızgınlığın", Yüksek Askeri Şura'nın hemen ertesinde ve bu kez yandaş basına da çarpan bir yanının olması anlamlı bulunurken, yandaşların aşırılıklarına bir çekidüzen verme ihtiyacının hasıl olduğunu düşündürdü.

"Ergenekon" haberlerine ilk kez "ayar"...
Erdoğan, "ne zaman televizyonu açsanız, bakıyorsunuz, devamlı 'şurada şu vuruldu, 'şu kadar general şuraya çağırıldı', 'şu kadar albay şuraya çıkarıldı'... Bununla teröre bir şeyler taşıyor, körükle gidiyorsunuz. Bunu yapmak, bu işi isteyenlere, bu tezgahı kuranlara kazandırıyor. Bırakalım, zaten iş yargıda. Yolunda gidiyor. Yargı gerekli olan kararı verecektir. Her gün yazıp çizmede, her gün televizyonlarda bunları seslendirmede ne var" diyerek, basının "hassas" davranması gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan'ın bu ifadeleri, özellikle yandaş basına uyarı olarak anlaşıldı.

Köşende yazabiliyorsan, "Demokratik Açılım" tutmuştur!
Başbakan Erdoğan, yandaş basın dışında kalanlara uyarısında ise, "Demokratik Açılım"a artık bir yerinden tutunmaları yönündeki beklentisini ifade etti.

"Demokratik Açılım"ı eleştiren haberlerin "haksız ve insafsız" olduğunu ileri süren Erdoğan, "yedi yıl önce yazdığın mevzulara bak, bir de bugün tartıştığın konulara... Aynı köşe yazarları, yedi yıl önce bu konuları köşelerine taşımaya korkarlardı. Şimdi rahatça yazıyor, konuşup tartışıyorlar. 'Demokratik açılım nerede' diye soruyorlar... Demokratik açılım, işte senin köşende..." diye konuştu.

Eleştirilmeye karşı tahammülsüzlüğü olmadığını iddia eden fakat, gazete ve televizyon kanallarında çıkan haberleri "yalan" ve "iftira" olarak niteleyen Erdoğan, "ama provokasyona karşı, yalan haberlere karşı, milletin birliğini ve bütünlüğünü hedef alan haberlere karşı, milleti galeyana getirmeye yönelik haberlere karşı hassasiyetim var" derken, bu haberlerin kitleleri tahrik ettiğini söyleyerek, medyanın tüm unsurlarını dayanışma yönünde çaba göstermeye çağırdı.

AKP özgürlüğü: Taşları bağla, köpekleri sal...
AKP iktidarından önce düşüncesinden dolayı mahkum olanların sayısına bakılmasını ve bugünle karşılaştırılmasını öğütleyen Erdoğan, "şimdi düşüncesinden dolayı mahkum olan var mı, ona bak. Özgürlük bu... Ülkemde bu konuda büyük mesafeler aldık. Yedi yılda bu ülkenin nereden nereye geldiğini, nasıl değiştiğini görmeyecek kadar görme yeteneğini kaybedenler var" dedi.

AKP destekçisi basın-yayın organlarının kapladıkları alanı giderek genişlettikleri son yıllarda, asıl özgürlüğün bu mecrada mesafe aldığı ortada iken, manipülatif ve yanlı haberciliğin güzide bir örneği dün yine Zaman'da görüldü.

Tetikçi Zaman gözdağı veriyor
"Demokratik Açılım"ın bittiği tartışmalarının orta yerine birtakım kaynağı belirsiz haberler düşürülmeye ve gündemde tutulmaya başlandı.

Zaman'ın internet sitesinde dün, DTP Şırnak İl Örgütü'nün Cizre'de yapmak istediği yürüyüş için toplanan gruba polis tarafından gaz bombaları ve tazyikli suyla saldırıldığı, şiddetli çatışmaların yaşandığı ve yaralanan ve aralarında çocukların da yer aldığı 16 kişinin gözaltına alındığı olaylardan birkaç saat önce bir haber yayımlandı.

Habere göre, DTP Cizre İlçe teşkilatında görevli bir genç, Emniyet'e bir itirafta bulunmuştu. Yapılacak yürüyüşte bir Kürt gencinin PKK tarafından öldürülüp, suçun asker ve polisin üzerine atılacağını, PKK destekçilerinin de halkı provoke ederek ayaklandıracaklarını anlattığı iddia edildi. Kısa haberdeki yorum ise, PKK'nin bu ve benzeri yöntemlerle "Demokratik Açılım" sürecini baltalamaya çalıştığı yönünde idi.

Zaman, "itirafçı"nın DTP'li oluşuna yapılan vurgu ile DTP-PKK bağının da özenle kurgulanmış olduğu görülen ve bir yandan da olası ölümlerden devletin değil PKK'nin sorumlu olacağını önceden ilan etme amacı güdüldüğünü düşündüren manipülatif haberiyle, Başbakan'ın özgür basınının tetikçilikte de sınır tanımayacağını belgeledi.

(soL-Haber Merkezi)