Medya büyük provokasyonu görmedi, utanın!

AKP dün Taksim’de buluşan onbinlerce yurttaşa 1977'deki gibi bir izdihamla katliamla çıkma olasılığına rağmen gaz bombası yağdırdı. Peki günlerdir "provokasyon peşindeki gruplar" sakızını çiğneyen gazeteler bu büyük provokasyon ile ilgili ne mi yazdı: HİÇ!

AKP dün, ülke tarihine en karanlık günlerden biri olarak adını yazdıracak büyük bir provokasyona imza attı. On binlerce yurttaş Taksim'de toplanmışken kitlenin üstüne yüzlerce gaz bombası yağdırdı. Yaşanacak izdihamda birçok kimse hayatını kaybedebilirdi, tıpkı 1977'deki katliam gibi...

1 Haziran’dan bu yana halkın kontrolünde olan ve tek bir olumsuz olayın yaşanmadığı Taksim’e yapılan bu büyük saldırı sonrasında ise bilanço ağır. Birçok yurttaş hastanelerde yoğun bakımda tutuluyor. Travma, kırık, astım krizi...

Medya ise bu büyük provokasyon ve sabaha kadar süren saldırılara dair tek bir eleştiri getirmeyerek kimin tarafında olduğunu bir kez daha gösterdi.

Şans eseri…
Şimdi önce dünkü saldırıyı kısaca hatırlayalım.

Dün Taksim Meydanı’nda polisin gün boyu süren saldırılarının ardından on binlerce yurttaş bir araya geldi. Kitle her geçen dakika artarken, polisin aniden gaz bombalı saldırısı başladı.

Meydanda bulunan on binler can havliyle alandan uzaklaşmaya çalışırken, kitlenin bir bölümü Gezi Parkı’na bir bölümü Cumhuriyet Caddesi’ne ve İstiklal Caddesi’ne çekildi. Yüzlerce kişi ise yoğun saldırıdan kaçmak için Kazancı Yokuşu’na doğru yöneldi.

Bu sırada başta Kazancı olmak üzere tüm kollarda binlerce kişi ezilme tehlikesi geçirirken, polisin paniği daha da arttırmak için yüzlerce ses bombası attığına tanık olundu. Aynı anda tazyikli su ile yapılan saldırının ardından tablo netleşti. AKP açıkça Taksim’de halka karşı katliam provası yapıyordu.

Bu inanılmaz saldırıda şans eseri bir ölüm yaşanmazken, onlarca kişinin kafasına gelen gaz bombası kapsülleri yine öldürmek için hedef alınarak ateşlendi.

Gazetelerin utanç günü
Peki, tüm bunlar olurken AKP’nin yandaş basını ve ana akım medya neler yazdı?

Şimdi basının en karanlık günlerinden birini yaşadığımız bu gün gazetelerin manşetlerine bakalım:

Habertürk:
Gazete halkın üzerine yapılan büyük saldırıyı “Eylemin 15. gününde meydana temizlik müdahalesi yapıldı” şeklinde değerlendirirken, manşete Erdoğan’ın dilinden düşürmediği o yalanı yazdı: “Meydan ayrı, Gezi ayrı”

Gezi Parkı’na polis defalarca girmeye çalışıp içeri yüzlerce gaz bombası atarken, Habertürk’ün açıkça yalan olan bu ifadelere manşetinde yer vermesi şaşırtmadı.

Milliyet:
Erdoğan’ın “Artık bitirin bu işi” sözlerini manşete çeken gazete, manşet alanının yanında Taksim’de yaşanan saldırıyı “ Taksim’e müdahale” şeklinde verdi. Gazete tüm gün süren saldırıyı yaptığı bu haberler geçiştirmeye çalıştı.

Vatan:
Demirören grubunun diğer gazetesi Vatan ise attığı manşette adeta halkı suçladı. Polisin alana pankartları temizlemek için girdiğini ileri süren gazete, Taksim’de halka karşı yapılan ve öldürmeyi amaçlayan saldırıyı “radikal gruplarla çatışma” olarak sunarak şaşırtmadı. Gazete AKM’ye “Türk bayrağı asıldı” derken, AKM’de zaten Türk bayrağı asılı olduğuna ise yer veremedi.

Yeni Şafak:
Gazete halkın ölümle burun buruna geldiği saldırıyı insanlığını da yitirecek denli bir manşetle duyurarak diyecek söz bırakmadı: “Yerinde müdahale”

Zaman:
Manşetinde yalana yer veren diğer gazete cemaatin sesi Zaman oldu. Gezi Parkı’na gün boyu atılan gaz bombalarına rağmen Gezi’ye müdahale olmadığını ileri süren gazete, meydanda yapılan vahşi saldırıyı ise meşrulaştırmaya çalıştı.

Akşam:
Akşam gazetesi bugünkü manşetiyle Yeni Şafak’ı da geride bıraktı. Gazete “Devlet Taksim’e döndü” diyerek insanların üzerinde uygulanan büyük vahşeti sayfalarına taşımaya cesaret edemedi.

Star:
Gazeteciliği ve insanlığı bir kenara bırakarak dünkü vahşeti "temizlik" olarak sunan bir diğer "gazete" Star oldu. Halkı hedef alan saldırıyı "marjinal gruplar temizlendi" yalanıyla duyuran Star, "Randevulu müdahale" manşeti attı.

Sabah:
Manşetine Erdoğan'ın saldırı dolu sözlerini çeken Sabah gazetesi, diğer yandaşlar gibi halka yapılan saldırıya gözlerini yumarken, marjinaller yalanını sürdürdü.

(soL-Ali Ufuk Arikan)