Kemal Okuyan 'yüzde 52'yi yazdı: Halk kime denir?

Ve eğer yüzde 52’ye “halk” demeye başlarsak kavgayı gerçekten kaybetmeye başlayacağız. Erdoğan’ı destekleyenlerin “halk” olmadığını söylemek “halk düşmanlığı” değil, bu coğrafyadaki halkçı damarların yok edilmesine karşı çıkma iradesidir.

Kemal Okuyan

Demirtaş, “alkış” vakasına derinlik katmış oldu. “Ben Erdoğan’ı değil, ona oy veren yüzde 52’yi alkışladım” açıklaması gerçekten tartışmaya değer. Selahattin Demirtaş’ı değil de, bu yaklaşımı…

Yeni bir tartışma değil elbette bu. “Halk” kavramının şekilsizliği, barındırdığı muğlaklık başa her zaman bela. Pek az kavram sosyolojik ve siyasi bağlamlarda bu kadar geniş bir marj içinde anlam kazanmış. Biraz da bu nedenle “halk” aynı zamanda tüm siyasi hareketlerin hegemonya mücadelesinin konusudur.

Solun hemen bütün kulvarları, halkçı bir damar yakalama, o damarı temsil etme iddiasındadır. Başka türlüsü zaten olmaz. Sonuçta bir ülkenin ileriye doğru hamle yapması için gerekli unsurların (kültürel, ideolojik, siyasi) korunup yeniden üretileceği toplumsal zeminden söz ediyoruz. Bu toplumsal zeminin sıfırlandığı ya da daraldığı ülkelerde devrimci hareketin işinin çok zorlaşacağı açık. Buna ek olarak, sözünü ettiğimiz toplumsal zeminin siyasal hareketler açısından steril ortamlar sunmayacağı, tarihsel süreçlere bağlı olarak özgül karakter kazanacağı unutulmamalı. Bu anlamda halkçılık kendi başına uzak durulması gereken bir akımken, devrimcilik iddiasındaki her hareket halkçı bir yan taşımak durumunda.

Ancak, ileriye doğru hamle yapılması için gerekli unsurların korunup yeniden üretileceği toplumsal zemin, tek başına “nicel” büyüklükler üzerinden tarif edilemez. Dahası, toplumsal olan her zaman “ileri” olanı taşımaz. İnsanlık çok eski zamanlardan bu yana iyi, doğru ve güzel kavramlarını durup dururken geliştirmedi. Toplumların bütün değer sistemleri aslında bu üç kavram etrafındaki çatışmalar üzerinden şekilleniyor. İşte burada “halk”, eğer sosyolojik bir tanımın içine sıkıştırılmayacaksa iyi, doğru ve güzeli içinde barındırabilen bir toplumsallıktır.

Kemal Okuyan'ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız: Yüzde 52'yi alkışlamak