AKP'lilerin kürtaj konusunda söyledikleri artık insanlıktan çıkma noktasına geldi. Son olarak TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, tecavüze uğrayan kadınların da doğurması gerektiğini savundu. Üstün ayrıca kürtajın tecavüzden daha büyük bir suç olduğunu iddia etti.
Üstün, tecavüze uğrayan kadınların da doğurması gerektiğini savundu ve Bosna'da tecavüze uğrayan kadınlar örneği üzerinden, kürtajın tecavüzden daha büyük bir dram olduğunu öne sürdü. Akşam gazetesine konuşan Üstün, 'Anne karnında o bebekler öldürülseydi, tecavüzcülerin yaptığından çok daha büyük bir dram, suç ortaya çıkacaktı' dedi ve down sendromlu doğacak diye bebeklerin aldırılmasına da karşı çıktı.
Üstün'den kadın düşmanı açıklamalar
Kürtaja sadece modern tıp açısından bakılmaması gerektiğini, "insan hakları, hukuki ve felsefi boyutu da olduğunu söyleyen iddia eden Üstün, "Tecavüz eylemi bir suç. Bu suçun cezasını kim çekmeli? Tecavüzcü çok ağır bir şekilde çekmeli. Ama siz tecavüzcüye değil, tecavüz sonucu ortaya çıkacak insana bunu ödetiyorsunuz" sözlerini kullandı. Oysa bilindiği gibi kürtaj uygulamaları hamileliğin her aşamasında değil, tıbbi olarak yaşamdan bahsedilemeyen en erken aşamalarında uygulanıyor ve bu nedenle tıpta bir cinayet olarak kabul edilmiyor.
"Tecavüzün yan etkileri var tabi..."
Tecavüzün kadın üzerindeki büyük yıkıcı etkisini hiçbir şekilde düşünmediği anlaşılan Üstün, "Elbette tecavüz sonucu yan etkiler ortaya çıkacaktır. Anne psikolojisinin bozulması, toplumda rahatsızlıklar vs. Bunları gidermek ise toplumun görevidir" dedi. Üstün'ün röportajda sorulan "Tecavüze uğrayan kadını istemediği çocuğu doğurmaya zorlamak ne kadar insani?" sorusuna ise yanıt vermek yerine lafı dolandırmaya çalıştığı görüldü. Üstün konunun "tartışılmakta" olduğunu iddia ederek, açıkça savunduğu insanlık dışı uygulamanın gündemde olduğunu iddia etmeye çalışıyor:
"Başka çözümleri var, anne bakmak istemiyorsa, devlet alabilir. Bu meselenin tartışılır olması önemli. Bu mesele hemen çözülecek bir konu değil. Batıda uzun yıllardır tartışılıyor. Bir noktaya gelinmedi. ABD'de seçimlerin iki tane konusu vardır, biri budur. Bu tartışma ABD'de bitmemiştir. Bizde tartışılıyor olması önemli. Toplum bir yere mutlaka gelecektir."
Hasta doğumlar: "Allanı bize lütfu"!
Hasta doğumlarda da kürtaja karşı çıkan Üstün, bunu savunmak için bulabildiği tek örnek kendi ailesinden oldu:
"Bakın kendi ailemde var. Ablamın çocuğu down sendromlu. Teyzemin torunu da otistik. Otizm çok daha ağır. Onlara nasıl iyi bakıyorlar biliyor musun? Ablam, hamile iken çocuğunun down sendromlu olduğunu bilerek doğurdu. Müdahale etmedi. 'Allah'ın bize lütfüydü' dedi. Aynen böyle düşündü."
Kürtaja karşı, ölüm cezasının kaldırılmasını ve sosyal devleti öne sürdü
Ailenin çocuğu isteme hakkının olamayacağını söleyen Üstün, "Hayır özürlü de olsa bir candır. Allah onun ömrünü tayin edecektir. Ölüm cezası kaldırılıyor insanlara" ifadelerini kullandı. Üstün bunun aynı zamanda bir sosyal devlet ilkesi olduğunu iddia etti ve "anne baba bakmıyorsa bile devlet sosyal devlet ilkesi gereğince bunlara bakmakla mükelleftir.. Nitekim Özürlüler Kanunu çıkmış. Bu tür çocuğu olana devlet birçok yardım yapıyor. Evde bakım, vergi indirimi vs." dedi.
Aile hekiminden Üstün'ün açıklamalarına destek: "Tecavüze uğrayan tecavüzcüyü öldürsün'
Öte yandan Habertür'te yayınlanan bir tartışma programına Trabzon'dan canlı bağlantıyla katılıp konuşan Aile Hekimi Dr. Seda Sezer de, kürtajla ilgili benzer açıklamalarda bulundu. Kürtajın yasaklanmasını savunan Sezer şunları söyledi:
"Biz müslümanız diyorsanız kürtajdan uzak durun, kürtaj yasaklanmalı ve ceza yaptırımı gelmelidir. Anne yaşarken çocuğunu öldürmemeli. Tecavüze uğrayan kişi kürtaj yaptıracağına tecavüzü gerçekleştiren kişiyi öldürsün ikisi de cinayettir."