İnsan hakları geriliyor

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD'nin ''2009 yılı İnsan Hakları Değerlendirmesi''ni açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında ''2009 yılı İnsan Hakları Değerlendirmesi''ni açıkladı.

Çözümsüzlük politikasına devam
2009 yılına damgasını vurmuş önemli gelişmelere, hak ihlallerine ve kazanımlara yer verilen değerlendirmede, geride bıraktığımız yılın, ağırlıklı olarak açılımların, yargı uygulamalarının tartışıldığı bir yıl olduğu belirtildi. Mart ayında yapılan yerel seçim sonuçları ve dış dinamiklerin etkisiyle devletin ilk defa Kürt sorununu resmen kabul ettiğinin vurgulandığı raporda, "Sorunu kabul eden siyasi iktidar, sorunun çözümü konusunda yanlış bir yöntem tercih etmiş, sivil siyaset alanını Kürtler açısından tasfiye edilme riskiyle baş başa bırakmıştır. Bu kapsamda DTP kapatılmış, DTP’li milletvekilleri hukuka aykırı bir şekilde mahkemelerde ifade vermeye zorlanmış, DTP’nin çok sayıda yönetici ve üyesi tutuklanmış, DTP kapatıldıktan sonra faaliyetlerini görünür hale getiren BDP’nin çok sayıda üye ve yöneticisi üzerindeki baskılar devam etmiş ve son olarak eski ve yeni onlarca belediye başkanı tutuklanmıştır. 2009 yılı sonu itibariyle, Kürt sorunu Adliye kapısı dışına çıkamamıştır. TBMM tarihsel sorumluluğunu yerine getirmemiş, Kürt sorununu askeri ve sivil bürokrasiye terk etmiştir. Ancak, 2009 yılında, TRT’nin Kürtçe yayına başlaması, özel televizyon kanallarının Kürtçe yayın yapması önündeki engellerin kaldırılması, cezaevlerinde sınırlı da olsa Kürtçe konuşma imkânlarının getirilmesi bu alanda atılmış olumlu gelişmelerdir." ifadelerine yer verildi.

Değerlendirmede, "açılım" sürecinde gerçekleştirilen Alevi Çalıştayları'nda, "Alevilerin karşılaştığı ve maruz kaldığı hak ihlallerinin, 'Ayrımcılıkla Mücadele', 'Din ve Vicdan Özgürlüğü' çerçevesinde ele alınıp çözülmesi gerekirken, bu sürecin adeta bir oyalamaya dönüştürülmesiyle, hükümetin temel hak ve özgürlüklere bakış açısındaki siyasi yanını göstediği, hükümetin sorunları çözüyormuş gibi gösterip çözümsüzlük politikasını devam ettirdiği" vurgulandı.

Görmezden gelmeye devam
Değerlendirmede, darbe teşebbüslerinin soruşturulduğu, askerlerin sivil yargıda yargılanmasının önünün açıldığı ve Askeri Vesayet uygulamalarını azaltan çeşitli gelişmelerin yaşandığı 2009 yılında, "hükümetin 12 Eylül ile hesaplaşmaktan kaçması, yakın geçmişle yüzleşmek istememesi, binlerce faili meçhul cinayet dosyasının üzerine gitmemesi, 80’li ve 90’lı yıllarda zorla kaybedilen insanların akıbetlerinin araştırılmamasının bu alandaki sınırlı ve dar bakış açısını ortaya koyduğu" söylendi.

Yargı kararlarıyla hukuka aykırı bir şekilde telefon dinelmelerine ve teknik takiplere izin verilmesinin haberleşme hürriyetinin ağır biçimde ihlaline yol açtığını beliren değerlendirmede, yıl içinde birçok kez gündeme gelmesine karşın hak ihlaline karşı önlem alınmadığı vurgulandı.

İHD, Değerlendirme'de "2009 yılı dünya ekonomik krizinin Türkiye’de de oldukça fazla hissedildiği ve yaşandığı bir yıl olmuştur. Resmi ve Gayrıresmi işsizlik rakamları 2009 yılında zirve yapmıştır. Yoksulluk giderek artmıştır. Hükümetin liberal politikaları sonucu sosyal devlet uygulamalarından uzaklaşılarak sosyal yardım devletine doğru bir gidiş olmuştur " ifadelerine yer vererek açlık ve işsizliğin de adeta görmezden gelindiğinin altını çizdi.

Yargısız infaza devam
Değerlendirmede, faili meçhul cinayet kolluk güçlerinin dur ihtarı ya da rastgele ateş açmaları nedeniyle yargısız infaz cezaevlerinde ve gözaltı merkezlerinde şüpheli intihar kavga ve tedavinin engellenmesi sonucu onlarca kişinin hayatını kaybetmesinde 2007 yılında yapılan Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun değişikliğinin etkili olduğu belirtildi. Yasa değiştikten sonra yargısız infazlarda ölen kişilerin sayısının artmasının yapılan değişikliğin ne kadar hukuka aykırı olduğunu gösterdiği ve hükümetin bu hususta da hiçbir adım atmadığı vurgulandı. Ayrıca, 2009 yılında işkence gördüğü iddiasıyla yüzlerce kişinin başvuruda bulunduğu, ancak işkence ve kötü muamele ile mücadele konusunda cezasızlık politikasının etkinliğinin sürdüğü ifade edildi.

Yasaklara devam
Raporda, "2009 yılının düşünce, ifade ve basın özgürlüğü açısından kara bir yıl olarak tarihe geçtiği" vurgulanırken, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında 387 kişinin mahkûm edildiği, 36 gazetecinin tutuklu bir şekilde yargılandığı, 31 gazete ve derginin yayınının durdurulduğu, 66 kitabın toplatıldığı ve 4662 internet sitesine erişimin engellendiği ifade edildi. Türk Ceza Kanunu başta olmak üzere birçok yasa maddesinde ifade ve basın özgürlüğünü sağlayacak değişiklikler yapılmadığına dikkat çekildi.

Toplantı ve gösterilere güvenlik kuvvetlerinin yaptığı müdahalelere de dikkat çeken değerlendirmede, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki gösterilerde, 1 Mayıs’ta İstanbul’da, Aralık ayında Ankara’da Tekel işçilerine olmak üzere kitlesel 10 toplantı ve gösteride 6 ölüm, 356 yaralanma, 12976 gözaltı ve 732 tutuklama gerçekleştiği belirtildi ve toplantı ve gösteri yapma hakkının 2009 yılında ağır bir biçimde ihlal edildiği vurgulandı.

Raporda, 2009 yılında, beş siyasi parti ve bir dernekle ilgili kapatma davası sürdürüldüğünü belirtilirken, DTP’nin kapatılmasının, parti binalarına onlarca kez kimliği belirsiz kişilerce saldırı ve güvenlik güçlerince baskın düzenlenmesinin, örgütlenme özgürlüğünün ağır ihlali olduğunun altı çizildi.

İnsan hakları savunucularına yönelik baskıların da gündeme alındığı değerlendirmede, yıl içinde, aralarında üstdüzey yöneticilerin de bulunduğu çok sayıda İHD üyesine soruşturma ve dava açıldığı, bazılarının tutuklandığı da belirtildi.

Tutulmayan sözler
Değerlendirmede, Türkiye’de ayrımcılıkla mücadele edecek bir eşitlik kurumunun kurulmaması, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılamaması, Alevilerin taleplerinin yerine getirilmemesinin, 2009'da da sözü edilen ama yerine getirilmeyen önemli eksiklikleri arasında yer aldığını da belirtti.

"2009 yılında uzun yıllardan sonra ilk defa sivil toplum, demokratik kitle örgütü, meslek örgütleri, sendikalar, siyasal partiler, aydın, yazar ve gazeteciler bir araya gelerek “Demokratik Anayasa Konferansı” gerçekleştirmiş, Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşebilmesi ve temel hak ve özgürlüklere dayalı bir sistemi inşa edebilmesi için yeni bir Anayasa ihtiyacını ortaya koymuşlardır. Umuyoruz ki 2010 yılında bu ihtiyaç bütün olarak toplumun temel bir talebi haline gelir. Hükümetin 2007 yılı seçimlerinde en önemli vaat olarak ortaya koyduğu Anayasa değişikliği talebi 2009 yılında da yerine getirilmemiştir." ifadelerine yer verilen değerlendirmede, AKP'nin Sivil Anayasası'nın bir umut olarak görülmesi ise dikkat çekti.

(soL -Haber Merkezi)