Güler: Esas darbe şimdi yapıldı

Cumhuriyet gazetesinde, gazeteci Leyla Tavşanoğlu tarafından hazırlanan ve “pazar konuğu” adı ile yayınlanan söyleşinin bu haftaki konuğu TKP Genel Başkanı Aydemir Güler oldu.

soL (HABER MERKEZİ) Cumhuriyet gazetesinde, gazeteci Leyla Tavşanoğlu tarafından hazırlanan ve "pazar konuğu" adı ile yayınlanan söyleşinin bu haftaki konuğu Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Aydemir Güler oldu.

AKP'nin kapatılma davası, Ergenekon soruşturması gibi güncel gelişmelerle ilgili soruları yanıtlayan Güler, TKP'nin Türkiye'deki güncel gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini aktardı.

Güler, liberal sol ve sosyalist sol arasındaki ayrımı yaptıktan sonra sosyalist solun halk kitlelerine er ya da geç ulaşmayı başaracağı mesajını verdi. Kimilerinin, olmayan bir askeri darbe tehlikesini gözümüzün içine sokmaya çalıştıklarına dikkat çeken Güler, "Esas darbe süreci AKP'yle birlikte bugün yaşanıyor" saptamasında bulundu. Ülkede tarikat ve cemaatlerin açıkça kol gezdiğini vurgulayan Güler, "Başbakan BOP'un eşbaşkanı olmakla övünüyor. ABD bugün AKP'yle birlikte Türkiye'yi militarist bir ülke haline getiriyor" yorumunu yaptı.

Felaketin Eşiğindeyiz
İçinde bulunduğumuz süreci, TKP tarafından hazırlanan broşürün de ismini taşıyan "Felaketin Eşiğindeyiz" şeklinde tanımlayan Güler, TKP olarak Türkiye'de bir kapitalist düzen olduğunu, bunun değişmesi ve sosyalizmin kurulması gerektiğini savunduklarının altını çizdi. "Türkiye Cumhuriyeti bir tarihsel ilerlemedir. O tarihsel ilerlemenin emekçiler cephesinden, sosyalizm penceresinden bakıldığında çok değerli üç kazanımı olduğunu düşünüyorum" diyen Güler, bu üç kazanımı bağımsızlık, laiklik ve sosyal devlet olarak tanımladı. Güler, "Felaket bu, Türkiye bu kazanımlarını bütünüyle kaybettiğinde ortada bir ülke, bir halk kalmaz"dedi.

Bir darbe süreci yaşıyoruz
Ergenekon'u bir dava olarak görmediğini ifade eden Güler, "dava dersek buna hukuki bir değer atfetmiş oluruz. Bu operasyon, "Türkiye'de darbe tehdidi var" sloganıyla yürütülüyor. Bana göre de bu operasyonun kendisi Türkiye'de bir darbe sürecini temsil ediyor. Yani şu anda bizler Türkiye'de bir darbe yaşıyoruz" dedi.

Güler, "Bugün Türkiye kontrgerillasının kimi uzuvlarına bir projektör tutuluyor. Ben bunun hiçbir inandırıcılığı olduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.

Darbecilik bir suç olarak kabul edilecekse önce 12 Eylül'le hesaplaşmalı diyen Güler, AKP hükümetinin iktidara geldiğinde Kenan Evren'i misafir ettiğini, tavsiyelerini aldığını hatırlattı.

ABD'siz darbe olmaz
ABD'siz darbe olmayacağının da altını çizen Güler, "Türkiye Ortadoğu'nun, dünyanın merkezinin göbeğinde son derece önemli, olağanüstü devlet geleneği olan bir ülke. ABD'siz darbe yapmak isteyenlerin, ABD karşıtı darbecilerin ciddiye alınması mümkün değildir. Bu operasyon bir hedef olarak darbeciliği gösterip suçluyor. Türkiye'de darbelerden, darbecilikten en mustarip olan kimdir?" diye sordu.

"Bu operasyon Türkiye soluna, 'Benim arkama yerleş. Beni destekle, benim saflarıma katıl. Bunu yapmazsan seni darbecilerle aynı kaba koyarım' diyor. Bu genel olarak ilerici değerlere, solculuğa, solculara dönük bir operasyondur" saptamasında bulunan Güler, bugün solun AKP iktidarının destekçisi, şakşakçısı olanların bir kısmını deşifre etmesi, bir kısmının da karşısına geçip mutlaka engellemesi gerektiğini savundu.

Ergenekon'a destek veren solcular...
Leyla Tavşanoğlu'nun, solun Ergenekon'a destek vermek noktasında nerede durduğunu sorması üzerine, Güler, Murat Belge'nin yazdıklarını hatırlattı ve bundan solculuk çıkmaz dedi. Güler, "Murat Belge bir yazısında, "Sadece darbeciler değil bir de darbecilerin sokağa döktüğü yüz binler var. Onlardan da hesap sorulması lazım" dedi. Güler, "Sonradan gördük ki operasyon tam da buna yönelerek devam ediyor. Akıl mı veriyorlar akıl mı alıyorlar? Orası tartışmalı bir durum. Ama sonuçta bu son derece çirkin ve sakil. Buradan solculuk çıkmaz. Solda solcu olarak takdim edilen ve değerlerini de sadece o takdimlerden kazanan kimileri verdikleri zararı solcu etiketiyle yaptıkları için bir kıymete sahipler. Bu tablo içinde bu kesimlerin bir kısmı düpedüz, alenen, "Antiemperyalizm kaba milliyetçilikten ibarettir. Irkçılıktır. Yabancı düşmanlığı neyse antiemperyalizm, bağımsızlık da odur" diyor. Başka çelişkilerde var" ifadelerini kullandı.

AKP darbeye yakınlaştırıyor
AKP Türkiye'yi darbeden uzaklaştırmıyor, darbenin çok daha mümkün olduğu bir yere doğru götürüyor saptamasında bulunan Güler, Türkiye'nin AKP eliyle militarist olacağını ileri sürdü. TKP olarak sadece laiklik ve cumhuriyetçilik adına değil aynı zamanda sosyalizm, işçi sınıfı için yola çıktıklarını vurgulayan Güler, bunun vazgeçilmez koşulu olan laiklik ve cumhuriyete de sahip çıkıyoruz dedi. Güler, "Ama sadece laiklik ve cumhuriyetçilik adına yola çıkanlarda bir tuhaflık var. Dava açılıyor, bu cepheden bir ses geliyor. "Tayyip Erdoğan çok üzülme. Partin kapansa ve sen yasaklansan bile gelecek yıl yine başbakan olursun" diyor. Bu nasıl mücadeledir?" diye sordu.

Solun üzerine yıkılması engellenmeli
Ergenekonculuk suçlamasının solun üzerine yıkılmasını engellemek zorunda olduklarını vurgulayan Güler, bunu engelleyebileceklerine inandığını söyledi. Güler, Ergenekon'un Türkiye'yi nereye götürdüğüne dair de şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu dava belki beş yıl sürer. Beş yıl sonra Türkiye ne olacak? Ama davayı açan taraf kazanırsa muhtemelen Türkiye ABD'nin bir ileri müfrezesi olarak Irak'ta, İran'da savaşan acayip bir topluluk haline dönüşecek. Şu anda bu davayla Türkiye'deki toplumsal, ideolojik, sosyolojik tablo tersyüz edilmeye çalışılıyor. Bunun engelleneceğini ve mutlaka engellenmesi gerektiğini düşünüyorum. Darbelerle ABD arasında bir bağ varsa, Ortadoğu'da kan dökülmeye ve ABD emperyalizmi bu bölgeye Soğuk Savaş'ın dengeleriyle değil de daha doğrudan el koyma, hegemonyasını sadeleştirme hareketinden vazgeçmeyecekse o zaman bu bütün bölgede ve Türkiye'de militarizm demektir. AKP bu militarizmi temsil ediyor. Tayip Erdoğan, ABD projesi BOP'un eşbaşkanı olmakla övünüyor. Bu, Türkiye'yi de militarize eden bir süreç değil. Tam tersine, AKP cephesi Türkiye siyasetinde derinleşmeye, kök salmaya devam ederse Türkiye asıl o zaman yeni darbe tehlikeleriyle karşı karşıya gelir. Savaş gücü olarak yapılandırılan bir Türkiye militarist bir Türkiye olacaktır."