“Güçlü Türkiye Vizyonu”

Köşe yazarları, 30 Ağustos'ta TSK'nın sloganıyla başlayan “Güçlü Türkiye” tartışmasını hükümetin Kürt, Ermeni ve Kıbrıs “açılımları" ile "Güçlü Türkiye Vizyonu”na taşıyorlar.

Köşe yazarlarının çoğu, TSK'nın 30 Ağustos için hazırladığı afişlerdeki “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganını “sıralama” konusunda eleştirerek önce “Güçlü Türkiye” sonra “Güçlü Ordu” yanıtını vermişlerdi. Şimdi de AKP hükümetinin ardı ardına gelen Kürt, Ermeni ve Kıbrıs "açılımlarını" sıralayan bazı köşe yazarları “Güçlü Türkiye Vizyonu”nu tartışıyorlar.

Star Gazetesi'nden Mehmet Altan ve Mustafa Karaalioğlu ve Radikal'den Murat Yetkin, üçü birden dünkü köşe yazılarında hükümetin aynı anda hem Kürt sorununu, hem Ermenistan meselesini, hem de Kıbrıs sorununu çözme inisiyatifi geliştirdiğini ileri sürerek, bu durumu “komşularıyla sorunlarını çözmüş, yüzünü Batı'ya (ABD ve AB) dönmüş bir Türkiye” yani bazılarının adlandırmasıyla bir “Güçlü Türkiye Vizyonu” olarak resmediyorlar.

Yazarlar Cumhuriyet'in neredeyse kuruluşundan beri var olan bu sorunların “neden şimdi” çözülüyor oldukları sorusunu da ortaya atarak kendilerine göre yanıtlar vermeye çalışıyorlar. Yanıtlar uluslararası konjonktür ve statükonun çözülmesi noktasında ortaklaşıyor.

“Her şeyin başı statüko”
Mehmet Altan Star'daki “Statüko şallak mallak olacak mı?” başlıklı yazısında bu sorunların bugüne kadar neden çözülmediği sorusunu soruyor ve yanıtın “statüko” olduğunu söylüyor: “Türkiye bugüne kadar Kürt meselesini, Ermeni sorununu, Kıbrıs problemini neden çözemedi? Statüko istemedi ve çözüme karşı direndi”. Statükoyu “Darbe Günlükleri”nden, kuvvet komutanlarının Kıbrıs ile ilgili düşünceleriyle somutlayan Altan, statükoyu aynı zamanda AB düşmanlığı ile özdeşleştiriyor.

“Güçlü Türkiye” vizyonunu, “Kürt, Ermeni, Kıbrıs sorunlarını çözmüş bir Türkiye ne olur? Sağlıklı, gürbüz bir yapıya kavuşur” sözleriyle ifade eden Altan, “Neden bugün?” sorusuna da “'Eski Türkiye' ile 'yeni dünya' bir arada gidemiyor” yanıtını veriyor.

“Bölünme sendromunu aştık”
Mustafa Karaalioğlu'da da Star'da “Bugünün çözümü geçmişin sloganları” başlıklı yazısında, yine bu üç sorunun çözümünü “Güçlü Türkiye Vizyonu”na dayandırarak, “Türkiye en temel sorunlarının hepsini birden de çözüm mahalline taşıyabilir. Çünkü, büyük ülke tabirinin sözde kalmaması için öyle davranmak gerekir, öyle de davranmak lazımdır” değerlendirmesinde bulunuyor. Karaalioğlu da “neden şimdi?” sorusunu gündeme getirerek buna Türkiye'nin kendisine daha önce böyle bir rol biçmediği, böyle bir vizyona daha önce sahip olmadığı” şeklinde cevap veriyor.

Karaalioğlu'nun dikkat çektiği bir diğer konu da İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın hafta başında “açılım”a dair “açılamayan” konuşmasında yaptığı “Bölünme sendromundan kurtulmamız gerekiyor: Üniter devlet yapısının sürekli gündeme getirilmesi özgüven eksikliğinin sonucudur” değerlendirmesi. Karaalioğlu bu sözlerle Bakan'ın bir ezberi bozduğunu ve “hayali yabancı düşmanların gölgesini göstererek insanlarını korkutan devlet”in artık ortadan kalktığını dile getiriyor.

“Doğu meselesini kapatıp yüzümüzü Batı'ya döneceğiz”
Radikal'den Murat Yetkin ise benzer bir çerçeveyi daha temkinli bir yaklaşımla ele almış. Yetkin söz konusu üç sorunun çözümü konusunda adımlar atılması ile 1920'lerin başında, Kars Antlaşması'nın imzalandığı dönem Kurtuluş Savaşı'nın durumu arasında analoji kurmuş. Bu anlaşma ile Doğu cephesinde savaşın bittiğini ve bu sayede tüm kuvvetlerin Batı'da Yunan işgalcilerle yürütülen savaşa kaydırılabildiğini ve böylece zafer kazanıldığını hatırlatan Yetkin, “Teşbihte hata olmaz. Şimdi de Türkiye’nin Avrupa Birliği ve genel olarak Batı ile ilişkilerinde hedeflerine ulaşması, Doğu cephesini ‘kapatmasıyla’ mümkün olacak gibi görünüyor.

Kürt ve Ermeni meselelerinin hal yoluna girmesi Doğu, Kıbrıs meselesinin hal yoluna girmesi de bu çerçevede Batı cephesi konuları olarak önümüzde duruyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
(soL - Haber Merkezi)