Gericiliğin panzehiri halk düşmanlığı mı?

Akşam yazarı Oray Eğin, "Rize’nin gericileşmesi" üzerine kaygılarını kaleme aldığı yazısında, New York’taki favori restoranlarını listeledi. Rize'de işsizlik ve yoksulluk gericilikle kol kola girmişken...

soL (HABER MERKEZİ) Rize'ye yaptığı ziyarette "gözlemlediği" Türkiye'nin gericileşmesine ilişkin kaygılarını dünkü yazısında kaleme alan Akşam yazarı Oray Eğin, yazısında New York'taki favori restoran listesi ve mönülerine de yer vererek, bir kesimin içinde bulunduğu yabancılaşmayı gözler önüne serdi.

Yazısında iki firmanın da alenen reklamını yapan Eğin, AKP'nin pek sevdiği "Gericilik karşıtlığı halk düşmanlığıdır" denklemine su taşıdı.

"Rize gericileşiyor"
"Hepimiz 'Şulebaş' olmuşuz" başlıklı yazısında gözlemlerini aktaran Eğin, Rize'nin gericileşme yolunda son yıllarda hızlı bir ilerleme kaydettiğini belirtti.

"'Tersine Darwinizm'e örnek olabilecek bir gerileme var Rize'de. Burası zaten gerici, bağnaz bir şehriydi Türkiye'nin, ama en son yedi sene önce buralara gelmiş birini bile şaşırtacak kadar karanlık bir yer olmaya doğru gittiğini gördüm" diyen Eğin, kentin mimari açıdan da tam bir yıkımla karşı karşıya olduğunu vurguladı.

Karadeniz sahil yolunun "kendisinde yarattığı hayal kırıklığı"na değinenerek, kentin uzun süredir "Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şehri" olarak bilindiğinin altını çizdi. Kentteki kültürel çeşitliliğin, "apartmanlaşmanın" yanı sıra, kadınların gericiliğe teslim olmasıyla da yok edildiğini vurgulayan Eğin, şunları yazdı: "Şimdi 'Şulebaş' diye tabir ettiğimiz model köyleri bile esir almış durumda. Tıpkı apartmanın medeniyet olduğunu düşündükleri gibi, sırf Hayrünnisa Gül ve Emine Erdoğan başını bu şekilde bağlıyor diye geleneklerini, köklerini terk etmeye başlamış Anadolu kadını.(...) Oysa 'Şulebaş' tektipleşmenin, Anadolu kültürünün ölümünün, gericiliğin simgesidir."

Kentte alkollü içki satan yer bulmanın da imkansızlığına vurgu yaparak gericiliğin bir başka boyutuna değinen Eğin, "Rize'den bir süre Türkiye'nin CHP'li belediyeler dışındaki illerine gitmeme kararı ve bu ülkenin geleceğine dair fazlasıyla karamsar hislerle döndüm" dedi.

"Niye Rize'ye gittim" ve "New York restoran listem"
Yazısının bu ilk bölümünde gericilik karşısında haklı bir kaygı duyduğu sanılan, ikinci bölümünde de buna ilişkin yazması beklenen Eğin, "Niye Rize'ye gittim" başlıklı ikinci bölümde ve sonrasında yazdıklarıyla "Gericilik karşıtları halk düşmanıdır" denklemini savunanları neredeyse haklı konuma geçirdi.

Doğuşçay'ın davetlisi olarak Rize'ye gittiğini belirten ve muhtemelen, gezi karşılığında yazısında firma ismini kullanması beklenen Eğin, "En büyük keşfim demlenmiş çay tadı veren poşetleri keşfetmek oldu" diyerek kendisinden bekleneni yaptı.

Eğin ayrıca "alakasız" olarak Digiturk'un müşterilerine sunacağı bir hizmetin de ön tanıtımını yaparak yazısındaki ikinci aleni reklama yer verdi.

New York krizde, Eğin New York'ta
Rize'de edindiği kaygılarını, çay ve televizyon keyfini vurgulayarak bastırmaya çalışan Eğin, bununla da yetinmeyerek New York'a uzandı.

Türkiye'deki ortalama bir insanın yanı sıra, mevcut kriz koşullarında ABD'li orta sınıfların bile yanına yaklaşamayacağı çok sayıda restoranın ve kafe-barın ismini sıralayan Eğin, buradaki "favori mönülerine" de değindi.

Buradaki tercihlerinin kendisi için birer "vazgeçilmez", "gelenek" ve "alışkanlık" olduğunu yazan Eğin, "Yakında bu şahsi vazgeçilmezlerimin bir Londra, bir de Berlin versiyonunu da yazacağım" diyerek serinin devamını haber verdi.

New York'ta resmi rakamlara göre 35 bin, bazı kaynaklara göre 100 binin üzerinde evsiz insan yaşıyor. Yine resmi rakamlara göre evsizlerin yarıya yakını çocuk. Kentteki çocukların dörtte biri yoksulluk sınırının altında koşullarda yaşarken, toplam nüfusun üçte birine yakının sağlıksız beslendiği ileri sürülüyor.