Ankara Kızılay'dakı Gezi Parkı eylemlerinde Ethem Sarısülük'ü başından vurarak öldüren polis Ahmet Ş. tutuklanması istemiyle sevk edildiği Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakıldı.
Vatan gazetesinden Kemal Göktaş'ın haberine göre, polisin serbest bırakılmasının iktidarın "Polisi yedirtmeyiz" tavrının yargıdaki yansıması olduğunu belirten Sarısülük ailesinin avukatları, iç hukuk yolları tükenmeden AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yolunun açıldığını söyledi.
Sarısülük'ü vurduğu kamera görüntülerine de yansıyan polis Ahmet Ş. dün adliyeye gelerek savcı Veli Dalgalı'ya ifade verdi. Dalgalı, ifadesini aldığı polisin tutuklanması istemiyle Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Ancak sulh ceza hakimi, polisin tutuklanması talebini reddederek serbest bırakılmasına karar verdi. Hakim, polis memurunun adli kontrol altına alınmasına ve yurt dışına çıkışına da yasak konulmasına hükmetti.
"Meşru müdafa olasılığı" varmış
Kararda, polisin ateş ederek Sarısülük'ü vurduğu kabul edildi ancak bu eylemin "meşru müdafa sınırları içinde kalma olasılığı" bulunduğu belirtilerek "Tutuklanmasının ilerde telafi edilmeyecek zararlara yol açacağı anlaşılmıştır" denildi. Kararda şöyle denildi:
Dosyada bulunan tüm deliller, CD kayıtlarının incelenmesi sonucu Gezi Parkı adı verilen eylemlerde güvenlik güçlerinin arasında bulunan şüphelinin, göstericiler tarafından prefabrik bir kulübenin arkasında sıkıştırıldığı ve kalabalık bir grup tarafından taşlanmaya maruz bırakıldığı, bu sırada şüphelinin belinden tabancasını çıkardığı ve havaya doğru 3 el ateş ettiği bu esnada maktülün aniden yere düştüğü, şüphelinin arkasını dönerek grubun aksi yönünde koşmaya devam ettiği, bu sırada beline ve sırtına atılan taşların isabet etmeye devam ettiği, havaya ateş etme sırasında şüphelinin eyleminin meşru müdafa sınırları içinde kalma olasılığının bulunduğu anlaşılmıştır.
"Hiçbir yargı kurumundan adalet beklenmemelidir"
Karara tepki gösteren avukat Kazım Bayraktar "Yargının bu tutumu, siyasi iktidarın ve Başbakan'ın "Polisi yedirtmeyiz" kararının yansımasıdır. Türkiye'de bu süreçle ilgili hiçbir yargı kurumundan adalet beklenmemelidir. Eğer bu olay aynı şekilde polis değil de sıradan vatandaş tarafından gerçekleştirilmiş olsaydı, şimdiye çoktan tutuklanmıştı. Polis açık bir biçimde bu kararla suç işlemeye teşvik edilmiştir. Bundan sonra yargı tarafından suç işleyen polislerin korunacağının garantisi olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin iç hukuku bu süreçte adil olmayacağını, etkin bir iç hukuk uygulaması olmayacağı kesin biçimde bu kararla birlikte ortaya çıkmıştır. Artık bizim için AİHM yolu açılmıştır" ifadelerini kullandı.