Ermenistan’a aslan, AB'ye kuzu

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a Wikileaks belgeleri ile birlikte güven kaybeden partisini kurtarmak düştü. Bağış, dün yaptığı açıklamalarda bir yandan Ermenistan’ı küçümser tavır sergiledi, diğer yandan Avrupa Birliği önünde el pençe divan durduğunu gösterdi.

Wikileaks belgelerinin ortaya koyduğu gerçeklerle karizması çizilen AKP iktidarı, AB şakşakçılığıyla durumu toparlamaya çalışıyor. Bu iş için biçilmiş kaftan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB üyeliği ile ilgili tarih verecek kadar kesin konuşuyor.

Geçtiğimiz yıllarda düzenlenen 7. Boğaziçi Konferansı'nda “AB'nin içinden geçtiği bu güçlüklerle dolu döneme bakarak, yeni bir slogan benimsedik: 'Avrupa sıkı dur, Türkiye gelip seni kurtaracak'” diyen Bağış, aynı özgüvenle hareket etmeye devam ediyor.

Dün Danimarka’daki AB temsilciliğinde yaptığı konuşmada, “Türkiye, 1 Ocak 2014’te tam üyeliğe hazır olacak” diye konuşan Bağış, Türkiye’nin bugüne kadar üyelik müzakerelerinde 13 başlık açtığını söyleyerek, “33 başlıktan 17’sine Avrupalı bazı ülkeler bloke koydular. Buna rağmen, son ilerleme raporunda 33 başlığın, 33’ünde de Türkiye’nin ilerleme sağladığı not edildi” dedi.

“Akdeniz’deki güzel bir ada ülkesi”
Bağış’ın, Türkiye’nin, “aralarında Fransa ile, Akdeniz’deki güzel bir Ada’nın da bulunduğu AB üyesi ülkelerin koyduğu blokeye rağmen”, AB üyeliğine 2014’te hazır olacağını vurgularken, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin adını anmaktan geri durması dikkat çekti.

AB’nin bugünkü en büyük ihtiyacının enerji olduğunu, Türkiye’nin de enerji kaynaklarının yüzde 70’inin bulunduğu bölgenin merkezinde yer aldığını söyleyen Bağış, “Ancak buna rağmen, Akdeniz’deki güzel bir Ada ülkesi, Türkiye ile AB arasındaki enerji başlığının açılmasını engelliyor” diye konuşan Bağış, “Ben sizin yerinizde olsam, buna itiraz ederdim. Ama yine de siz bilirsiniz. Ben size akıl verecek değilim” diyerek agresif ama “kendine güvenen” tavrını bir kez daha ortaya koydu.

Bağış, yapılan yorumlar üzerine “Kıbrıs sorunu, Kıbrıs Adası’nın AB’ye üye olarak alınmasını engellemedi. Şimdi neden aynı sorun, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı engel olarak kullanılıyor?” ifadelerini kullandı.

Avrupalıyız vesselam!
Bağış’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmeyi en çok hak edenlerden olduğunu belirtmek için verdiği örnekler de bir hayli dikkat çekti.

Bağış, Avrupa’nın adını, tarihte Türkiye’nin bugünkü sınırları içinde yaşamış bir prensten aldığını savundu.

“Unutmayın Osmanlı parçalanırken bile Avrupalılar bizden ‘Avrupa’nın hasta adamı’ diye bahsediyorlardı, ‘Asya’nın hasta adamı’ diye değil” diye konuşan Bağış’ın “Avrupa’nın hasta adamı” tanımlamasını olumlu bir ifade olarak değerlendirmesi ise pes dedirtti.

“Gidin İran’da Mc Donalds açın”
Bağış, Türkiye’nin, İran’ın nükleer programına bakışı ile ilgili soruya verdiği yanıtta ise ilginç bir tavsiyede bulundu. İran’ın uluslararası sisteme entegre olması gerektiğini belirten Bağış, “İran’a yaptırım koyarak, bir yere varmak mümkün değil. İran’a uluslararası camiada bir takım oyuncusu yapmak için, orada McDonalds açılmasını sağlamaya çalışın. Oraya müzikle, sinemayla girin, ikna edin. Duvarlar kuracağınıza, duvarları yıkın. İran’ın izole edilmesi çok yanlış” diye konuştu.

“Çocuklarımıza Ermeni dadılar bakıyor”
Bağış, Ermenistan’la ilişkiler konusundaki sorulara karşılık ise, Ermenistan ile imzalanan protokolün, Karabağ sorunu sürerken, TBMM’den geçirilmesinin mümkün olamayacağını belirtti.

Ermenistan’ı küçümser tavrıyla dikkat çeken Bağış, “Ermenistan’daki ekonomik zorluklar nedeniyle, Ermenistan vatandaşları göç ediyorlar. Nüfus yarı yarıya düştü. Ermenistan vatandaşlarının yaklaşık 70 bini de Türkiye’ye geldi. Bunlar, yasadışı işçi olarak çalışıyorlar, biz onların bu yasadışı çalışmalarını görmezden geliyoruz” dedi. Türkiye halkının Ermenilere karşı bir tavır içinde olmadığını belirtmek için ise “Ve bu yasadışı Ermeni işçilerin büyük çoğunluğu Türkiye’de dadı olarak çalışıyor. Yani, en değerli varlığımızı, çocuklarımızı Ermeni dadılara emanet ediyoruz. Yüreğimizde nefret olsa, böyle davranır mıydık” ifadelerini kullandı.

Hani kovacaktınız?

Devlet Bakanı Bağış’ın, yasadışı çalışan Ermenilere karşı herhangi bir yaptırım uygulamadıklarını vurgulaması, akıllara Başbakan Erdoğan’ın Mart ayında ettiği sözleri getirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Londra'da verdiği bir röportajda “Bakın, benim ülkemde, 170 bin Ermeni var bunların 70 bini benim vatandaşımdır. Ama 100 binini biz ülkemizde şu anda idare ediyoruz. E, ne yapacağım ben yarın, gerekirse bu 100 binine, ‘hadi siz de memleketinize’ diyeceğim bunu yapacağım. Niye? Benim vatandaşım değil bunlar. Ülkemde de tutmak zorunda değilim. Yani şu anda bizim bu samimi yaklaşımlarımızı bunlar bu tavırlarıyla ne yazık ki olumsuz istikamette etkiliyorlar, bunların farkında değiller" demişti.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da yasadışı ikamet eden Ermenilerin çocuklarına eğitim hakkı tanınmayacağı yönünde açıklama yapmıştı. Çubukçu, "Türkiye'de bulunanların azınlık okullarına devam edebilmeleri Lozan Antlaşması kapsamında değerlendiriliyor. Bu çerçevede yapılan yasal düzenlemelere göre azınlık okullarına devam edecek çocuklarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve o azınlığa mensup olma koşulu aranıyor" diyerek, Türkiye'deki "kaçak" Ermenistanlıların, Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre eğitim hakları bulunmasına rağmen TC vatandaşı olmayan çocukların eğitim hakkından yararlanmasının önüne geçileceğini söylemişti.

Yüreğinizde nefret yok mu?
Daha birkaç ay önce Başbakanın gerekirse “kaçak” Ermenileri sınırdışı edeceğine, Milli Eğitim Bakanının bu Ermenilerin çocuklarının eğitim hakkından yararlanamayacağına ilişkin açıklamaları hafızalardayken, AKP hükümetinin bir başka bakanının Ermenilere göz yumulduğu ve kesinlikle farklı gözle bakılmadığı yönündeki sözlerinin inandırıcılığı şüphe konusu oluyor.

Devlet kanalı TRT’nin Ermeni Çocuk Korosu’nun söylediği bir Ermenice şarkıyı yasaklaması, Cumhurbaşkanı Gül’ün kendisine ve annesine “Ermeni kökenli” dendiği için hakaret davası açması gibi örnekler de hatırlanırsa Bağış’ın “Yüreğimizde nefret olsa, böyle davranır mıydık” sözleri tamamen anlamsızlaşıyor.

(soL - Haber Merkezi)