Erdoğan'a suikast yapacaklardı, beraat ettiler

Ergenekon Davasının ön adımı olarak yorumlanan "Atabeyler" davası sonuçlandı. Başbakan Erdoğan'a suikast ve darbeye teşebbüsle suçlanan, aralarında ikisi yüzbaşı, ikisi astsubay ve emekli albayın bulunduğu 9 sanık 6 yıl sonra beraat etti.

Ergenekon Davasının provası olarak yorumlanan "Atabeyler Gerilla Grubuna" yönelik 31 Mayıs 2006'da Ankara Eryaman'da düzenlenen operasyonda Başbakan Tayyip Erdoğan’a suikast düzenleyeceği iddiası ile ikisi astsubay, ikisi yüzbaşı ve bir emekli albayın bulunduğu 9 kişi gözaltına alınmıştı.

Yapılan aramalarda suikastler için hazırlandığı iddia edilen patlayıcılar ve krokiler ele geçirilmişti. Bulunan krokiler arasında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın evinin krokilerinin de olduğu öne sürülmüştü. Grubun, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli rütbeli askerler tarafından kurduğu iddia edilmişti.

İstanbul Emniyet eski Müdür Yardımıcı: "Başbakana nerede nasıl saldırılacağı çok netti"
İstanbul Emniyet eski Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, geçen yıl verdiği bir demeçte "Atabeyler çetesinin” hedefinin Başbakan Erdoğan olduğunu ileri sürmüştü. Yılmazer, “Atabeyler operasyonu var ya, o olay Başbakan’a yönelik dört dörtlük bir suikast girişimi. Öyle ordudan dışarıya silah çıkarma, bunları gizleme, saklama işi falan değil. Ele geçirdiğimiz mühimmat ve planlar, Başbakana nerede nasıl saldırılacağını gösteriyordu. Çok netti. Bunun dört dörtlük bir suikast girişimi olduğunu Başbakana dahi anlatamadılar” demişti.

Operasyon Ankara Emniyeti'ne gelen elektronik posta ile başladı
Operasyon, Ankara Emniyeti’ne gelen "vatansever" rumuzlu bir elektronik posta üzerine gerçekleşmişti. E-postanın sonradan Askeri Hava Üssü’nün bulunduğu Merzifon’dan gönderildiği ortaya çıktı. İhbar yazısında, Danıştay’a yönelik saldırıyı yapan Avukat Alparslan Arslan’ı yönlendiren grubun yeni bir eylem hazırlığında olduğu, Başbakan Erdoğan ve danışmanı Zapsu’yu hedef alarak keşif yaptığı belirtildi.

Davanın bir numaralı sanığı Yüzbaşı Murat Eren, Genelkurmay Askeri Savcılığı'na 2 Haziran 2006 tarihinde verdiği ifadede Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu, gazeteci Mehmet Ali Birand, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun oğlu Murat Aksu ve Mehmet Ali Erbil'i hedef seçtiklerini belirtmiş, BİM mağazalarına bomba koyarak ses duyurmayı planladıklarını açıklamıştı.

Eren, astsubay Yasin Yaman'ın evinde çıkan Atabeyler adı ve şiltinin Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki kurs eğitimi sırasında hazırlanan senaryolarda verilen grubun adı olduğunu düşündüğünü kaydetmiş ve bilgisayarından çıkan Atabeyler bayrağının da eğitimle ilgili olduğunu tekrarlayarak, "Atabey isminden soruşturma sonunda haberim oldu" şeklinde konuşmuştu.

Grubun uzaktan kumanda devreleri, suikast silahları, bomba yaptığı iddia edilmişti
İhbar yazısında grubun Ankara Eryaman’da ev kiraladığı, evde çok sayıda patlayıcı madde, uzaktan kumanda devreleri, suikast silahı bulunduğu ve grubun uzun namlulu bazı silahları gömdüğü ifade edildi. Oluşumun liderliğini Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli Yüzbaşı Murat Eren’in yaptığı, Yüzbaşı Ömer Faruk Çolakoğlu’nun Eren’le hareket ettiği, Astsubay Erkut Taş’ın uzaktan kumanda ve dijital devreli bomba yapımında uzmanlaştığı belirtildi. Yazıda, Ulus Anafartalar Caddesi’ndeki Toygar İşhanı’nda kuyumculuk yapan Suat Kıy’ın Eren’e maddi destek verdiği, bomba malzemeleri aldığı anlatıldı. Yazıda, Gümrük Müsteşarlığı ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi’nde çalışan iki kişinin de gruba yardım ettiği kaydedildi. Polis, yazıdaki bilgiler doğrultusunda Özel Kuvvetler’de görevli 4 asker ile 7 sivile yönelik operasyonu başlattı.

Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda bomba imha uzmanı olan Astsubay Erkut Taş, BİM mağazalarına bomba atmak konusunda en ufak bir görüşme bile yapmadığını ifade etmiş, evinde bulunan patlayıcı malzemenin ise işi gereği olduğunu belirtmişti. Taş, evinde bulunan bomba imha malzemelerinin Kriminal Polis Laboratuvarında verilen bir kursu birincilikle bitirmesi nedeniyle bizzat Daire Başkanı tarafından kendisine hediye edildiğini ifade etmişti. 2006 yılında görülen davada beş sanığın tahliyesine karar verilmişti.

6 yıl sonra suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildi
İlgili davada karar Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verildi. Mahkeme heyeti “Hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçu için anlaşmak suretiyle TCK’nın 316’ncı maddesine muhalefet etmek suçunun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle” sanıklar Murat Eren, Erkut Taş, Yasin Yaman, Yakup Yayla, Yunis Akkaya, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Cemal Hasan Özdeş ve Mustafa Raşit Çavdar’ın beraatına karar verdi.

Sanıklardan Murat Eren, izinsiz patlayıcı madde bulundurmak ve nakletmekten 4 yıl 2 ay hapis Taş, Yaman ve Akkaya da aynı suçtan 2 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırıldı. Taş ve Akkaya, Ateşli Silahlar Kanuna muhalefet ettikleri gerekçesiyle 10’ar ay hapse mahkum edilirken, cezalara ilişkin hükmün ertelenmesi kararlaştırıldı. Suat Kiy hakkındaki dava ise sanık öldüğü için düşürüldü.

"Derin devlet tasfiye ediliyor" diyenler şimdi ne diyecek?
Ergenekon davasının hemen öncesinde gelişen "Atabeyler operasyonu" liberal ve muhafazakar çevrelerce "derin devletin tasfiyesi" olarak yorumlanmıştı. Darbeye teşebbüs, başta AKP'liler olmak üzere Erdoğan'a suikast planı içerisinde olduğu iddia edilen grubun 6 yıl sonra suç unsurları oluşmadığı gerekçesi ile beraatinin nasıl yorumlanacağı ise merak konusu.

Diğer yandan AKP iktidarı döneminde görülen hukuksuzluklar, örnek olayda görüldüğü üzere Ergenekon, KCK, Devrimci Karargah, Balyoz gibi pek çok davada yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Oda TV davasında yargılanan gazetecilerin, gazeticilik faaliyetleri nedeniyle "Ergenekon silahlı terör örgütü" üyeliğiyle suçlanması, aynı şekilde haber yazmanın KCK kapsamında "terör örgütü üyeliği ve propagandası" olarak değerlendirilmesi, bu davalarda yargılananlara yöneltilen ağır suçlamaların "gizli tanık" ifadelerine dayandırılması ve bu ifadelerin sanık avukatları tarafından kontrolünün yapılamaması, Hopa Davası'nda AKP'nin HES politikalarını protesto etmenin aynı şekilde "terör örgütü üyeliği ve propagandası" kapsamında değerlendirilmesi, Balyoz davasında suç unsuru olarak gösterilen dijital delillerin kurgu olduğunun bilirkişi raporlarınca ortaya çıkması bu örneklerden yalnızca birkaçı...

(soL-Haber Merkezi)