Erdoğan: Kimse bize ‘silahlar susturulmalı’ nasihatinde bulunmasın

Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda pek çok konuya değinen Erdoğan, CHP, BDP ve medyaya sert ifadelerle yüklenirken Genelkurmay Başkanı Özel ve ÖSYM Başkanı Ali Demir’e sahip çıktı. “Silahlar susturulmalı” nasihatını duymak istemediğini belirten Erdoğan operasyonların devam edeceğini vurguladı.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AKP Genel Merkezi’nde yapılan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda kaçırılan AKP Hakkari İl Başkanı’ndan Beytüşşebap’ta yaşananlara, BDP’li vekillerin meclisteki durumlarından Afyonkarahisar’da yaşanan patlamaya kadar pek çok konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

CHP, BDP ve medyaya karşı sert ifadeler kullanması dikkat çeken Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve ÖSYM Başkanı Ali Demir’e ise sahip çıktığı görüldü.

“Aygün’ün kaçırılması Hakkari İl Başkanı’nın kaçırılmasından daha fazla işlendi”
Erdoğan konuşmasında geçtiğimiz günlerde PKK tarafından kaçırılan AKP Hakkâri İl Başkanı Abdülmecit Tarhan’dan bahsederek, Tarhan’ın bulunması için çaba sarf ettiğini söyledi. Ardından medyanın CHP Dersim Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılmasını Tarhan’ın kaçırılmasından daha fazla işlediğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

“Bakıyorsunuz terör örgütünün başında olanlar sürekli olarak AK Parti 'nin yetkililerini tehdit ediyor. Niye? Çünkü biliyorlar ki terör örgütü ve uzantısının siyasette bölgedeki karşısında olan tek siyasi parti AK Parti . Bu onları rahatsız ediyor.”

CHP'li yöneticilerin Tarhan'ın evini aradığını ve daha sonra konuyla ilgili bir açıklama yaptığını ifade eden Erdoğan CHP’nin açıklamasında,“AKP aramadı, biz aradık ve bizden yardım istediler” ifadelerinin kullanıldığını kaydederek şunları söyledi:

“Ya bu ne densizliktir? Aile bu yayını duyuyor ve kahroluyor. Aldığım cevap aynen şu: 'Başbakanım, burada terörün uzantısı bir partiyle el ele, kol kola miting yapan bir ana muhalefetin başkanından ya da yardımcısından ben yardım alacak kadar düştüm mü?'"

“BDP’li vekillere karşı yargı ve TBMM gereğini yapacak”
BDP’li milletvekillerine karşı saldırgan ifadeler kullanmaya devam eden Erdoğan, BDP’li vekiller için yargının “gereğini” yapacağını söylerken kendilerinin de parlamento olarak “gereğini” yapacaklarını ifade etti:

"Terör örgütü ve uzantısı iki tercih yapacak. Ya Kandil, ya TBMM . TBMM'de kalmayı düşünüyorlarsa saygı görürler, karşılık görürler. Ama 'hayır' diyorsa o zaman onlar için tek bir yer var Kandil. Buyursunlar Kandil'de yollarına devam etsinler. Kalkacaksın teröristlerle kucaklaşacaksın, sarmaş dolaş olacaksın ve ondan sonra da sıkılmadan diyeceksin ki 'Biz merhaba' dedik. Artık merhabanın adresi de değişti. Bununla ilgili olarak da zaten bütün medyada çıkan bu görüntüler yargıya çok ciddi bir suç duyurusudur. Yargı inanıyorum ki gereğini yapacaktır. Ondan sonra Parlamento'ya düşen bir görev varsa biz de Parlamento olarak gereğini yapacağız. Çünkü bu Parlamento yol geçen hanı değildir. Demokrasi, özgürlük mücadelesi verenlerin, samimi olarak bu millete hizmet etmek isteyenlerin yeridir."

“Kimse bize ‘silahlar susturulmalı’ nasihatinde bulunmasın”
Barış çağrılarına kulaklarının tıkalı olduğunu ortaya koyan Erdoğan, operasyonların devam ettirileceğini dile getirdi:

"Şu anda bizim bütün güvenlik güçlerimiz hukuk içerisinde ellerinden geleni yapıyorlar ve yapmaya da bu şekilde devam edeceklerdir. Bu noktada da bize kimse farklı nasihatte bulunmasın, bizden güvenlik güçlerimizin 'Yok efendim artık silahlar susturulmalı, şöyle yapılmalı, böyle yapılmalı hiç bir zaman bizim güvenlik güçlerimiz operasyonlarını terör örgütü bu yolda bu şekilde devam ettikçe durdurmayacaktır, durduramaz. Onun görevi terör örgütü ile bu mücadeleyi sürdürmektir. Belki bedeli bize de ağır oluyor, canımız yanıyor ama bu süreci de bu şekilde devam ettirmek durumundayız."

Erdoğan Afyon'la ilgili sorulacak sorular için sınırını çizdi
Konuşmasında Afyonkarahisar’daki mühimmat deposunda yaşanan patlamaya da değinen Erdoğan, “Elbette siyaset kurumu, sivil toplum örgütleri medya son derece haklı olarak gerekli soruları sormakta ve bunlara cevap aramaktadır” şeklinde konuştuktan sonra sorulacak sorulara sınır çekmeyi ihmal etmeyerek şunları kaydetti:

“Her olay, her acı hadisenin arkasından ortaya konan tavır maalesef eleştiri boyutunu aşıyor olayı aydınlatma, olayla ilgili doğru soruları sorma boyutunu aşıyor ve tam anlamıyla bir linç kampanyasına dönüşüyor. Bakıyorsunuz önce sosyal medyada tamamen dedikodular, tamamen söylentiler, çoğu zaman da yönlendirmeler aracılığıyla bir linç atmosferi oluşuyor. Ardından yine yazılı ve görsel medyada soru sormak, sorulara cevap aramak, olayı aydınlatmak, olayla ilgili haber aktarmak gibi hedefler aşılıyor ve sansasyon ve yarış saiki hadiselerin ve gerçeğin önüne geçebiliyor. Aynı şekilde muhalefette demokratik bir hak olarak hadisenin aydınlatılması ve sorumluların tespit edilmesi hedefinden çıkıyor her hadiseyi siyasi bir rant, siyasi bir fırsatçılık noktasına getirebiliyor.”

Patlamadan sonra kafalarda onlarca soru dolaşırken Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in basın mensuplarına verdiği “Hiçbir şey konuşmayacağım. Ortada her şey” cevabı ortadayken, Erdoğan’ın olayı sorgulayan basını sansasyon, muhalefeti ise fırsatçılıkla suçlaması AKP’nin basına ve muhalefete tanıdığı “soru sorma özgürlüğü”nün sınırları hakkında fikir verdi.

Erdoğan'dan Beytüşşebap’ta Türk bayrağın indirilmesini haber yapanları suçlama
Beytüşşebap'ta çatışmada ölen bir PKK’li cenazesi geçerken jandarma personelinin kaldığı lojmanda Türk bayrağının indirilmesine ilişkin de konuşan Erdoğan, bayrağın indirilmesi gibi bir durum olmadığını, bayrağın korumak için alındığını söyledi. Göstericilerden korkulduğu için bayrağın indirildiğine ilişkin haberlere değinen Erdoğan, “Çok açık konuşuyorum, oynanan oyunu, uygulamaya konulmak istenen senaryoyu bildiğim için çok açık konuşuyorum, çok ağır konuşuyorum. Kurumlara yönelik, kurum personelinin motivasyonunu kırmaya yönelik, milleti galeyana getirmeye yönelik bu girişimler an hafif tabiriyle sorumsuzluktur, alçaklıktır” şeklinde konuştu.

Erdoğan sözlerini söyle sürdürdü:

“Bu beyefendiler Boğaz'a karşı keyif çatarken, televizyonlarının karşısında, çerezlerini alkollü içkileri ile yudumlarken, orada vali, kaymakam, asker, polis, korucu, istihbaratçı canını ortaya koyuyor. Bir çocuğun, bir kadının arkasına saklanarak alçakça mermi yağdıran terörist karşısında bizim güvenlik güçlerimiz canlarını siper ediyor. Hele hele bazıları eşleri ile çocukları ile oradalar. O zavallı çocuğun, o kadının kılına zarar gelmemesi için onlar görüyorsunuz kan kusuyorlar ve 'kızılcık şerbeti içtim' diyor oradaki görevli kardeşlerim.

Ama burada beyefendiler, büyük bir konfor içerisinde, boğaza nazır villalarında, her türlü saltanatları ile beraber köşelerinde ahkam kesiyorlar. Güvenlik güçlerini linç etmek için elinden ne geliyorsa onu yapıyorlar. Bakıyorsun birisi çıkıyor, ne düşüklüktür ya, kalkıyor Genelkurmay Başkanı'mızı ehliyetsizlikle suçluyor, bakıyorsunuz ÖSYM Başkanı'nı ehliyetsizlikle suçluyor. Ya senin ehliyetin ne? Yani köşelerinizden veya televizyon ekranlarınızda yaptığınız saldırılarla size verilen ehliyet mi var bir yerlerde? Yani 40-45 yılını bu ordunun değişik kademelerinde hizmet ederek geçirecek, ondan sonra da gelip Genelkurmay Başkanı olacak bir insana, sen kalkacaksın utanmadan sıkılmadan 'hükümete yalakalık yapıyor' diyeceksin. Böyle terbiyesizlik olmaz. Biz şu anda ordumuzun terfi mekanizmaları neyse teamülü bugüne kadar aynen uyguladık. Bu beyefendileri rahatsız ediyor. Çünkü beklentileri farklı.”

Medyaya azar, Ali Demir’e destek
Medya’ya sert sekilde yüklenmeye devam eden Erdoğan, son yaşanan skandalla bir kez daha ülke gündemine oturan ÖSYM Başkanı Ali Demir’e ise destek verdi:

"ÖSYM'nin başındaki arkadaşımız değerli bir bilim adamı. Eksikleri, hataları olabilir doğrudur. Ama kalkıp bu iktidara yalakalık yapılıyor gibi terbiyesizce bir yaklaşımın içine girme hakkını sana kimse vermez. Aynı şekilde bir tanesi başlık atmış 'Medyaya çattı' Tabii çatacağım canım. Siz hükümete çatacaksınız, siz AK Parti iktidarına çatacaksınız, AK Parti 'ye çatacaksınız, elinizi taşın altına zerre kadar koymayacaksınız, biz bunun karşısında susacağız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, biz şeytan olamayız. Biz bu oyunun farkındayız."

(soL - Haber Merkezi)