Enver Gökçe’yi anıyoruz

Emeğin şairi Enver Gökçe’nin ölümünün ardından 27 yıl geçti. Bugün Enver Gökçe şiirleri okunacak, emekten yana siyasi tavrı tartışılacak.

soL (HABER MERKEZİ) 19 Kasım 1981 tarihinde kaybettiğimiz şair Enver Gökçe, ölümünün on yedinci yılında, Özgür Tiyatro'nun düzenlediği etkinlikle anılıyor. Özgür Başkaya imzasıyla yayınlanan duyuruda, bu akşam Ankara'da düzenlenecek etkinliğe çağrı yapıldı. Etkinlikte Enver Gökçe şiirleri okunacak, hayatı konuşulacak ve emekten yana politik tavrını tartışılacak. Etkinlik saat 19.00'da Kültür Mantarı, Mithatpaşa Caddesi No: 49/2 Kızılay adresinde düzenleniyor.

Mücadeleyle geçen bir yaşam
1920 yılında Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Çit köyünde doğan Enver Gökçe, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Divan Edebiyatı üzerine çalıştı. Pek çok halk öyküsünü, masalını ve Dede Korkut Masalları'nı derleyerek Türkçe'ye kazandırdı.

Türkiye Gençler Derneği'nin (Ankara, 1948) kurucu üyeleri arasında yer aldı. Üniversiteyi bitirdiğinde öğretmen olarak atanması polisin engeline takıldığından, Yurtlar Müdürlüğü'nün İstanbul öğrenci yurtlarında çalışmaya başladı. 1951 Tevkifatı'nda tutuklandı ve mahkemede en yüksek cezayı alanlar arasında yer aldı. Tutukluluğu sırasında ve mahkumiyet sonrası tutulduğu İstanbul Sirkeci'deki Siyasi Şube, Sansaryan Hanı'nın tabutluklarında iki yıl süresince çok ağır işkence gördü. Fiziksel ve psikolojik sağlığını önemli ölçüde yok eden, pek çok şiirinin ve ünlü destanı "Yusuf İle Balaban"ın kaybolmasına neden olan tutukluluk, hapislik ve sürgünlerin sonunda, İstanbul ve Ankara'da zor koşullar altında yaşamak zorunda kalınca köyüne gitmeye karar verdi.

70'li yılların sonlarında ağırlaşan hastalığı nedeniyle tekrar Ankara'ya döndü ve bir süre de Bulgaristan'da tedavi gördü. Son yıllarını Ankara'daki bir huzurevinde tamamladı. Enver Gökçe, 19 Kasım 1981'de yeğeninin Ankara'daki evinde yaşama veda etti.

İyi bir sanatçı olmak için...
"Ben sınıf edebiyatı yapıyorum" diyordu Enver Gökçe, genç şairlere öğütler başlıklı yazısında. 1977 yılında yazdığı bu yazıda, iyi bir sanatçı olmanın yollarından da bahsediyordu. "Bir sanat eserinden, devrimci sanattan söz ettiğimizde, devrimci bir görüş açısında hareket ediyoruz. Yani dünyamızı insanca yaşanacak bir hale getirmek için şiiri ve sanatı sosyopolitik bir mücadelenin tanımlayıcı araçları olarak görüyoruz. İyi bir sanatçı olmak için önce, kendini halkını sevmesi daha doğrusu bu halkın içinden bu halkın en devrimci sınıfına bağlılık göstermesi içtenlikle bunu yapmak şarttır. Hayatı tüm yönleriyle seveceksiniz. İyilik kötülükleriyle, pisliğiyle, fakat seveceksiniz. Suyunu, dağını, toprağını, çevreyi de kendisi kadar her şeyini seveceksiniz. Bunu sevdiğiniz bir sürede, bunları yapıtlarınıza geçirebildiğiniz ölçüde büyük ve yol gösterici olacaksınız. Ben, Türk halkının içinden çıkmış, halkımızın özelliklerini yapıtlarında yansıtmaya çalışan genç sanatçı arkadaşlarımı şimdiden kutlarım."

Enver Gökçe, öğrencilik yıllarında Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer'in de katılımları olan, dönemin ünlü Halkevleri yayını, Ülkü Dergisi'nde görev aldı. İlk şiirleri "Ağıt", "Bir Alıp Satıcı Gönül" ve yazısı "Çit Köyü" de burada yayınlandı. Ant dergisinde yayınlanan "Köylülerime" şiiri büyük yankı uyandırdı. Ant, Yağmur ve Toprak dergilerinin yayınında çalıştı. 40'lı yıllarda şiirleri Ant, Söz, Gün, Yağmur ve Toprak, Meydan'da yayınlandı.

51 Tevkifatı'ndan sonra, 60'lı ve 70'li yıllarda eserleri Türk Solu, Ant, Doğrultu, Yansıma, Yarına Doğru, Toplumcu Gerçekçiliğe Çağrı, Halkevi, Yapıt, Yaba, Yeni Adımlar, Türkiye Yazıları, Sanat Emeği gibi dergilerde yayınlandı. Mezuniyet tezi "Eğin Türküleri", türünün ilk örnekleri arasındadır. Bazı şiirleri Zülfü Livaneli, Timur Selçuk, Sadık Gürbüz ve Ahmet Kaya tarafından bestelendi.

Eserleri:
Yazıları: Çit Köyü, Sanat ve Sanatçı Üzerine
Kitapları: Dost Dost İlle Kavga (1973), Panzerler Üstümüze Kalkar (1977), Yaşamı Bütün Şiirleri (1981), Eğin Türküleri

Çevirileri: Mısır Masalları (1959), Pablo Neruda Şiirler (1961), Pugaçef Ayaklanması/A. Gesinoviç (1969), Çocuk/Vera Panova (1972), Ömer Hayyam Rubailer, Kelile ve Dimne/Beydaba

Kayıp çalışmaları: Yusuf ile Balaban Destanı (şiir/destan), Dede Korkut Masalları (çeviri), Dünya

Masal ve Efsaneleri: Çin, Hint, Antil, Eski Mısır (çeviri) ve tutuklamalarda, gözaltılarda, aramalarda kaybolan, yok edilen sayısı bilinmeyen birçok şiiri bulunmaktadır.

Kardeşlik Acıları
yıllar var ki sizleri düşünüyorum :
yanan şehirlerim,
düşmana ekmek veren tarlalarım
teknelerim, ocaklarım, öğretmenlerim!
ve sizleri :
caddeler, tarlalar, fakülteler,
nehir boyları, şehirler, ordular
aşklarım, hünerlerim, sefaletlerim!
ellerime ateş düştü
yüreğime, gövdeme, kollarıma.
biliyorum ey demokrasi!
bütün şairlerin ölür
barikatların susar
ve yanar da limanların, iskelelerin
zafer gülleri sensiz açmaz
böyle bir macerada.
kardeş, kardeş!
alkış tutan ellerini kesmedim,
tanklarımla tarhlarını ezmedim.
ben kendi halimle müthiş kişi
ben sevici sert ve delişmen...
ve hürlük kardeşlik çırasını
kendi hissemce götüren insan.
biliyorum bu dünyada
gökyüzü ve denizyüzü
cümle çiçek ve cümle yemişler vardır
biliyorum bu dünyada
yalnız ve "yalnız insanlar
yani kardeşler vardır."
beni şehir şehir beni,
beni köy kent beni
beni usul, beni yolca götür
kardeşlik treni!
ağır yaralılar taşıyorum
incinmesin kollarım, ayaklarım, ellerim
işıltılı gündüzlere gitmeliyim
acılar, darağaçları, kelepçe demirleri!
bayram şenliklerine,
demokrasi şenliklerine gitmeliyim
uğruna şiir yazılan, döğüşülen, ölünen insanlar!
yeter değil bana
zaferlerin,
yıllardır gece hücumlarına
sokak savaşlarına katlandığım.