Dershane tartışmalarında gözden kaçan 'özelleştirme' hamlesi

Yüksek kar getiren yatırım alanlarından 'dershanecilik sektörü' dershanelerin kaldırılması tartışmalarıyla tedirgin. Başta özel okullar olmak üzere, dershane ve dershane yayıncılığında büyük pay sahibi Gülen Cemaati ise bu tedirginliği paylaşanlar arasında.

Dershanalerin kaldırılmasına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Yalnız tartışma, eğitimin piyasanın ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesi çerçevesinde ilerliyor.

10 milyar doları bulan sektörün vazgeçilmezliği
Şimdiye değin özel okullar olmak üzere özel dershanecilik ve dershane yayıncılığı alanında büyük pazara hakim olan Gülen Cemaati, bünyesinde özel dershaneler, özel okullar bulunduran sektördeki üç büyük dernek kuruluş ÖZDEBİR, GÜVENDER, TÖDER, eğitim faaliyetinin piyasayla daha iç içe düzenlenmesini talep eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği konuyla ilgili görüş ve açıklamalarda bulundu. Değerlendirmelerde ortak olan ise bir miktar tedirginlik içerisinde olunması. Tedirginliğin kaynağı ise belli. Toplam cirosu yaklaşık 10 milyar doları bulan sektörün vazgeçilmezliği.

9. Kalkınma Planı'nda gündeme gelmişti
Konu Başbakan Erdoğan'ın 9 Eylül'de AKP il başkanları toplantısında yaptığı konuşmasında tekrar gündeme geldi. Açıklamada Erdoğan “Dershanecilik olayını kaldıracağız. Bundan kim gücenirse gücensin. Kusura bakmasınlar. Bu benim halkımın, vatandaşımın ortak talebidir. Eğitim öğretime hizmet verecekseniz, okullaşın, okullar kurun. Biz de sizden hizmet alımı yapalım ve sizin sınıflarınızı öğrencilerimizle biz dolduralım. Bedeli neyse biz verelim. Sizi açıkta bırakacak değiliz. Biz yatırımdan kurtulmuş oluruz, siz de hizmetinize aynen devam edersiniz. Bakıyorsunuz bu güzel bir teklif demiyorlar. Niye, öbür taraf çok daha tatlı da onun için.” dedi.

Yapılmak istenen değişiklik ise [2007-2013] 9. Kalkınma Programında "Eğitim sisteminin geliştirilmesi' başlığında şöyle yer almıştı: "599. Ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershanelerinin özel okullara dönüştürülmesine yönelik teşvikler sağlanacaktır."

2014 yılının sonuna kadar % 70'inin özel okula dönüşmesi..
Özel sektörün eğitim sistemi içerisinde payının artırılması amacıyla yapılmak istenen değişiklik Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2010- 2014 Stratejik Planı'nda da şöyle yer almıştı: "Stratejik Hedef 5.3: Ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershanelerinden özel okula dönüştürülebileceklerin tespit edilerek 2014 yılı sonuna kadar % 70’inin özel okula dönüştürülmesinin teşvikini sağlamak."

Stratejik Plan'da bu amaçla 'okula dönüştürülen dershanelerin, okul standartlarına sahip olduğu tespit edilen dershanelere oranı, teşvik almak için başvuran dershane sayısı, özel okula dönüşen dershanelerin teşvikten yararlanma oranı' konusunda çalışmalarda bulunacağı ifade ediliyor. Ve dershanelerin özel okula dönüşümüyle ilgili teşvikleri (arsa tahsisi, vergi muafiyeti vb.) içeren yeni mevzuat geliştirileceği belirtiliyor.

Dershaneleri kaldırmak yerine...
Sektörde üç büyük dernek olan ÖZDEBİR, GÜVENDER, TÖDER'in ortak basın açıklamasında, dershanelerin kapatılması yerine 'buralardaki birikimden yararlanmak ve teşvik etmek' gerektiği ifade edildi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin Türkiye Eğitim Meclisi 2011 Sektör raporunda ise, dershanelerin özel okula dönüşmesinde türlü sıkıntılar olduğu ifade edilmiş, genel eğitimdeki oranı % 3 olan özel okulların tam kapasite çalışmaması gerekçe gösterilerek konu 'rasyonel bir teklif 'olarak görülmemişti. Bu teklife karşın dershaneleri eğitim sistemi içerisinde kapatılmadan var olmasını sağlamanın yolları gösterilmişti.

Dershanecilikte büyük pay sahibi Gülen Cemaati ne diyor
Konuyla ilgili Gülen Cemaatinin medyadaki sesi Zaman Gazetesi üç gün önce Gülen Cemaatine ait FEM Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Faruk Ardıç'ın görüşlerine yer verdi. Faruk Ardıç dershaneleri 'sosyal adaletin kaynağı' şeklindeki yorumladı.

Ardıç LYS'ye FEM ile hazırlanan 2012 -LYS Türkiye birincisi Elbistanlı Mikail Doğan'ın 'Dershaneye gitmeseydim, kesinlikle bu dereceyi elde edemezdim.' sözüne yer vererek dershanelerin eğitime 'pozitif' yönde sağladığı katkılarından bahsetti ve şöyle dedi: 'Dershaneler öğrencilerin öğrenme ihtiyaç ve beklentilerine uygun esnek öğrenme ortamlar oluşturduğu gibi eğitim sistemi dışına itilenleri tekrar sisteme kazandırır. Mevcut düzende dershaneler haksızlık değil, bilakis fırsat eşitliğinin dolayısıyla sosyal adaletin temel kaynağıdır. Ekonomik yeterliliğe sahip aileler çocuklarını zaten dershanelere göndermemekte. Bu tür aileler çocuklarını kolejlerde, özel hocalarla, sonrasında parayla özel üniversitelere yerleştirerek, yurtdışına göndererek çocuklarının yolunu açabilmekteler. Ekonomik olarak yetersiz aileler ise çocuklarını ancak dershanelere göndererek açıklarını kapatmakta ve yarışta yer almaktadırlar."

Ardıç açıklamasında dershanelerin eğitimde rekabet ortamının 'adil' olarak düzenlenmesini sağladığını söylerek 'dershanelerin birikimlerinden yararlanılmalı, öğrencilerin, öğretmenlerin, ailelerin ve devletin de bu işten memnun olabileceği bir çözüm üretilmelidir.' dedi.

Hürriyet Gazetesi'nden Taha Akyol ise 10 Eylül tarihli 'Dershane kararına cemaat ne diyor' başlıklı köşe yazısında Gülen Cemaati'nin düşüncesini şöyle iletmişti: "Cemaat ya da camia çevresine sordum, bir gerilim, bir alınganlık görmedim. 'Bizim için sorun yok' dediler."

Sosyal adalet mi?
Dershanelerden 1 milyonu aşan öğrencinin faydalandığını ve senelik dershane ücretlerinin 5 bin liraya kadar yükseldiği düşünüldüğünde emekçi ve yoksul ailelerin çocuklarını borçlanarak okuttuğunu, öğrencilerin sınav stresinden bunalım, depresyon gibi durumlarla karşı karşıya kaldığı bilinen bir gerçek. Hatta Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği'nin 2010 yılında açıkladığı (TÖDER) verilere göre 45 bin ailenin dershaneye olan borcu nedeniyle mahkemelik olduğu bilgisi basında yer bulmuştu. Muğla’da 18 yaşındaki Soner Semih Sipahi adındaki genç ailesinin dershane borcunu ödeyememesi nedeniyle annesinin cezaevine girmesi üzerine intihar etmişti. Bunun üzerine sosyal, kültürel, ekonomik her türlü açıdan savunulamaz olan eğitim sisteminin 'sosyal adalet' ya da 'fırsat eşitliği' kavramlarıyla açıklanamayacağı ise ortada.

Esas soru piyasanın eğitim alanında nasıl çalıştırılacağı
AKP iktidarı boyunca dershane sektörünün ikiye katlandığı bilinmekle beraber toplamda 4 bin civarında dershane bulunuyor. 50 bin eğitimci sektörde istihdam ediliyor. Yapılmak istenen ise gerek eğitim masraflarına eklenen dershane maliyetinin, gerek gelecek kaygısıyla birleşen sınav stresinin toplum üzerinde yarattığı öfkenin, baskının kullanılması ve bu durumun eğitimin daha da piyasalaşması, paralılaşması adına fırsat bilinmesi. Kısacası eğitim alanındaki yapılması düşünülen değişiklikler 4+4+4 sistemiyle el ele yürüyecek bir özelleştirilme planı. Özel sektörün 'ara eleman' ihtiyacını karşılamak için hükümetin bu yönde teşvik ve planlamalar yapması, yine özel okullardaki öğrenci başına ortalama 1500 TL teşvik ödeme planı, özel okul ve özel üniversitelerin sayısının arttırılması bu durumun örneklerini oluşturuyor.

(soL- Haber Merkezi)