Davutoğlu güldürdü: Radikal gruplar devrimi çalmış!

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye'deki radikal İslamcı grupları desteklediği iddialarına karşı çıkarken, Suriye'deki 'devrime' en büyük zararı bu grupların verdiğini ve haklı davaya 'ihanet' ettiklerini ifade etti.

Radikal'den Ömer Şahin'e konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Davutoğlu, artık ayyuka çıkmış olan Türkiye'nin Suriye'deki El Kaide unsurlarını desteklediği gerçeğini reddederken, bu grupların Suriye'deki "devrime ihanet ettiklerini" söyledi.

Oysa Davutoğlu, daha önce Suriye yönetimi ile masaya oturabileceğini söyleyen Suriyeli muhaliflere karşı çıkmış ve müzakereleri reddeden Nusra Cephesi ile yan yana gelmişti. Örneğin, El Manar tarafından ele geçirilen belgelerde, Türkiye'nin Suriye'deki cihadcıları nasıl eğittiği açık bir biçimde anlatılıyordu.

Ayrıca Davutoğlu'nun açıklamalarında bahsettiği "din adamlarının öldürülmesi" olayında da ilginç bir durum yaşanmıştı. Davutoğlu'nun bahsettiği 2 piskopos, Davutoğlu ile görüştükten ve onun tekliflerini reddettikten sonra Suriye'ye dönüşte kaçırılmışlardı. 2 Hıristiyan din adamının katil zanlılarının Konya'da yakalandığı ve apar topar ülkelerine (Rusya, Çeçenistan) iade edildiği medyada yer aldı. AKP, Suriyeli Hıristiyanları Suriye yönetiminden koparmak için onlara vatandaşlık önererek, "Hıristiyanlar bile rejime karşı" havası yaratmaya çalışıyordu.

İşte Davutoğlu'nun o açıklamalarından bölümler:

KÜRTLERDEN 3 TEMEL BEKLENTİ: Suriye’de Kürtlerden temelde beklentimiz üç şey var. Bir rejimle işbirliği yapmamaları. Bu durumda Kürtlerle Araplar arasında gerilim oluşuyor. Rejimin onları kullanmasına izin vermemeleri lazım. Suriye muhalefetinin içinde şüphe bırakmayacak şekilde yer almaları lazım. İki emrivaki şekilde, diğer unsurlarla istişare etmeden bir mezhep ya da etnik temelli bir de-facto yapı kurmamaları. Burada kaygımız Kürtlerin ya da herhangi bir grubun statü elde etmesi değil. Böyle bir yapı kurulursa bütün gruplar aynı şeyi yapmaya kalkar ve savaşın önüne geçilemez. Üçüncüsü de Türkiye’nin güvenliğine zarar verecek şekilde, sınır güvenliğine zarar verecek şekilde faaliyet içinde olmamaları. Bunu kim yaparsa yapsın -sadece PYD değil- Türkiye ona karşı tedbir alır, durum değişmez.

ÜÇ KIRMIZI ÇİZGİ: İlkesel olarak bir, insani yardım söz konusu olduğunda hiçbir ayrım gözetmeyiz. Hiçbir bölgeye dönük engelleyici bir tutum takınmayız. Kim olursa olsun destek oluruz. Kürtlere, Araplara, Türkmenlere yaklaşımımızda hiçbir farklılık yok. İki, Türkiye’nin sınır güvenliğine tehdit kimden gelirse gelsin şu grup bu grup bakmayız... Kürt mü Arap mı Türkmen mi tedbirimizi alırız. Üç... bütün grupları tek bir çatı altında bir araya getirmek için ne gerekirse yaparız. Kürtlerin Suriye muhalefeti dışında kalmasını istemiyoruz. Bir an önce Suriye muhalefeti içinde hak ettikleri yeri almalarını istiyoruz. Dışlanmasını istemiyoruz. PYD ile bu konuda görüşmeler yapılmıştır. Son iki ay içinde 2 kez görüşme yaptık kendileriyle sırf bu süreci güçlendirmek için.

EL NUSRA VE RADİKAL GRUPLAR: Bir -takım kötü görüntüler, bazı grupların din adamı öldürmesi, adam kaçırmaları Suriye’deki haklı davaya, devrime en büyük zararı rejim kadar bu gruplar veriyor. Bu tür davranışları Suriye devrimine ihanet olarak görüyorum. Suriye’deki haklı talepleri gölgeleyen bir tutum olarak değerlendiriyorum. Dolayısıyla Türkiye’nin radikal gruplara destek olduğu gibi bir görüntü verilmesi kesinlikle doğru değil. Ama meşru Suriye muhalefetine her zaman destek verdik, bu desteği de sürdürüyoruz.