Çağlayan'dan müjdeli haber: Herkes serbest!

AKP'nin Haziran Direnişi'ne yönelik saldırısı sonucu gözaltına alınan Taksim Dayanışması temsilcileri Çağlayan Adliyesi'ne getirildi.

Güncelleme 00:46

Adliye önünden görüntüler:


Güncelleme 23:55

Taksim Dayanışması adına basın açıklaması yapılıyor:

"45 gündür hep birlikte direniyoruz. Korkmuyoruz, yılmıyoruz, direniyoruz. AKP diktatörlüğüne direniyoruz. Dayanışma olarak tüm arkadaşlarımızı alacağız dedik, aldık. Dayanışma suç örgütüdür dediler ama mahkeme kararıyla bir kere daha ortaya çıktı kı bu fezlekeyi hazırlayanlar en büyük suç örgütüdür.

Bugünden sonra daha büyük bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Mehmet Ayvalıtaş gibi, Abdullah Cömert gibi, Ethem Sarısülük gibi sürdüreceğiz. Eskişehir'de siyasi iktidarın silahlı milislerine öldürttüğü Ali İsmail Korkmaz gibi sürdüreceğiz."


Güncelleme 23:42

Serbest bırakılanlar adliye önündeki kalabalıkla buluşuyor. Her yer Taksim her yer direniş sloganı atılıyor.


Güncelleme 23:39

Karar metni:


Güncelleme 23:25

Müjdeli haberi duyunca adliye önündeki kitle merdivenlere doğru yöneldi. Polis bunun üzerine müdahale hazırlığı yaptı.

Avukatlar adliyeden "Bu daha başlangıç mücadeleye devam!" sloganıyla coşkulu bir şekilde çıktılar.


Güncelleme 23:17

Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen herkes serbest bırakıldı.


Güncelleme 22:58

Savunmalar sona erdi. Karar bekleniyor.


Güncelleme 22:42

Mücella Yapıcı'nın avukatı Can Atalay savunma yapıyor.


Güncelleme 22:15

Müella Yapıcı: Ben 62 yaşında, sağlık sorunları olan ama çalışmak zorunda olan sıfır mülkiyeti olan bir kadınım. İsteseydim çok farklı konumda
olurudum ama hayatımı ben böyle seçtim. Hayatımda tek çizgiyi tek bir kuruşu dahi usulsüz arsız hayasız şerefsiz kazanmadım. Burada bir
fezleke var Taksim olaylarını anlatan, bu külliyen hatalı, daha yargıladığı şeyin ismini bilmiyor. Olabilir. Burada verilen hiçbir belge suç unsuru içermemekle birlikte Taksim Dayanışması'na ait değil. Başbakan Gezi Parkı'yla AKM'yle birlikte anılan bu yer, 98'den beri koruma altına alınmış cumhuriyetin ilk kamusal planlamasıdır bu nedenle bölünmezdir. Maalesef hiçbir karar alınırken sayın başbakanımız bir çılgın proje hazırladı, Taksim'i yayalaştırma projesi ilan etti. Orada üç kez yıkılan mimarlık açısından Türkiye tarihinde de güçlendirilmesi, koruma kurullarına aykırı olarak bir kışla ihya edeceğini söyledi.

Biz Mimarlar Odası olarak bir plan yokken ortada bekledik bir plan çıksın diye. Sonuçta bir plan yapıldı. Taksim kamusal alan ve ciddi simgesel önemi var, o kadar tuhaf kararlar var ki onun için basına ve tüm örgütlere haber verdik. Bu benim görevim. Parkın park olmaktan daha kritik olanı deprem anında çadır kurulabilecek başka
alan yoktur.

Bu kentin ölümü demektir. O toplantıda kurumlar olarak Taksim Dayanışması adını almaya karar verdik. Sonra biz dava açtık. Dava beklenmeden kazılara girildi ve ne yazık ki dava iptalle sonuçlandı ve biz o kararı 3 Temmuz'da tebliğ aldık.

Ben dedim ya size görevimi, yönetim kurulu toplantısından dönüyordum 27 Mayıs, bir telefon geldi hepimize mahalledeki arkadaşlara, bir buldozer girdi Divan otelin oraya girdi yıkım yapıyor diye. Divan otel tarafındaki inşaat kısmı son derece hukuksuz projeye dayanmayan bir kazıdır. Biz gece yarısı operasyon, gece yarısı kanunlara, gece yarısı ruhsatlara alıştık şantiye şefiniz burada mı diye sormak zorundayım. Nasıl gecenin 11'inde siz bunu yapıyorsunuz? Hangi izniniz var? Yok dediler. O zaman bunu yapamazsınız dedik. Peki dediler. Biz o gün 3,5'a kadar 30 arkadaş durduk. 28 Mayıs'ta bu duyuldu saat 11'e doğru makineler geldi ve girmeye başladılar. Makineler geldikten sonra bir takım 30-40 sivil geldi, kaçak inşaat yapılan yere sırtlarını döndüler. Kaçak inşaatı korumak üzere geldiler. Açıkça gaz sıkmaya başladılar ve kırmızılı kadın resmi vardı hatırlarsınız. O insanlara zabıta gömleği giydirildi. Şantiyeye gittim tekrar şantiye şeflerini sordum bana kepçeci cevap verdi.

Anıtlar Kurulu'ndan biz hiçbir iznin olmadığını öğrendik, suç duyurularını öğrendik. Parkın borularını ve enerji hattını patlattılar. Enerji hattıyla su bir araya geldi. O anda inanın ağaç bile umrumda değildi. Kepçe oraya kepçesini atsaydı kepçeci ölecekti. O arada milletvekillerimizi çağırdık. Hissiyati olarak gidip orada çitlembik ağacına sarıldım tek başına. Sonra birkaç arkadaş geldi polis beni çembere aldı. Benim yüzüme bir tüp gaz sıktı. Bunların tüm kayıtları El Cezire televizyonunda, Hürriyet'te kayıtlı istenirse bunu verir. Sonunda ben hastanelik oldum. Ertesi gün milletvekilleriyle buluştuk, çevik kuvvet geldi ve Mete caddesinde kavuniçi gaz atıldı ve ben orada öleceğimi sandım.

O güne kadar ne olduysa 6 Haziran'da böyle bir dosyayla teslim ettik bize teşekkür ettiler o belgeler üzerine soruşturmalar başladı. Şimdi park açıldı dendi, Taksim Dayanışması'nın tüm bildirileri açıktır, burada twitlerden bahsediyor, 62 yaşında kadın olarak ne Twitter anlarım ne Facebook. 40 yıldır mimarım benim evimde ne notlar var, bir kağıt bulunmuş velev ki benim bir takım sendika.org'tan notlar var. Ankara mimarlar odasında konuşarak aldığım notlar bunlar.

Ben oraya gittim polis müdürü mü amiri mi bilmem ben ilk kez gözaltına aldım. Bu ayıp mı ayıp. Kızımla beraber parkın açıldığını duyunca odadaki arkadaşlarımla parka gidelim dedik, peyzajını merak ediyordum. Biz gittik birden tomayla karşılaştık. Nereye gidiyorsunuz dediler. Niye? Kanunsuz. Parka gitmenin neresi usulsüz? Bizi itmeye başladılar. Arkadaşlarım benim sağlığımı düşündükleri için beni korudular. Sırf benim yüzümden gözaltına alındılar. Ben polise yalnızca arkamı döndüm. Direndiysem arka tarafımla direnmişimdir. Bizi çeke çeke ite ite bir çembere alarak bir yere sıkıştırarak kızımı saçlarından tutup almaya götürdüler. Ben çocuğumu vermem. Vermedim. Ben de onlarla gözaltına alındım. Bu yaşta gözaltına alındım, Ççamaşırım çıkartılarak yere çömelerek öksürtüldüm, ilaçlarım zamanında verilmedi, kapalı bir odaya kondum iki gün daha buradasın dendi. 220'ye açıp baktığınızda işlenen suçlara, yasalara aykırı yapılan her işe karşı çıkmak için buradayım. Salıverilmeyi de istemiyorum. Bu mahkeme görülsün. Çok özür dilerim.


Güncelleme 21:56

Mücella Yapıcı: Hakkımdaki suçlamayı ilk defa sizden duyuyorum. Ne emniyette ne de savcılıkta bana bu konuda tek bir soru sorulmadı. Benim işim kentte yapılan hukuksuzlukları tespit edip bu konuda kurumuma rapor vermek. Ekmek paramı burdan kazanıyorum. 62 yaşındayım, çalışmak zorundayım, hiç özel mülkiyetim yok. İsteseydim olurdu, istemedim, boğazımdan helal olmayan tek lokma geçmedi.


Güncelleme 21:40

Kamil Tekerek ve avukatlarının ardından son söz Mücella Yapıcı'nın.


Güncelleme 21:36

Av. Bilgütay Durna: Siyaset alanının daraltıldığını düşünüyorum. Bunun kolluk tarafından yargı eliyle hayata geçirilmesi söz konusu. Nasıl bir soruşturma içerisinde olduğumuzun farkında bile değiliz. Biz delil arıyoruz o nedenle müvekkilimin serbest bırakılmasını talep ediyoruz.


Güncelleme 21:35

Kamil Tekerek'in avukatı Ayhan Erdoğan: Ben parkı halkın tasarrufundan men ediyorum diye bir karar alınamaz. Parklara ilişkin karar yoktur. Bir anda o parka girmekle suç işliyorsunuz. Neden? Vali yasakladı. Polisin müvekkilimi çevirmesi suçtur, benim müvekkilim Vali'nin lafına inanmış kabahati budur.


Güncelleme 21:32

Türkiye Komünist Partisi İstanbul İl Başkanı Kamil Tekerek: 2911'e muhalefet konusunda da polise mukavemet konusunda da böyle bir şey yoktur. Görüntülerle de ortaya konulabilir.

Oraya gitmemin sebebi valinin açıklamasıdır birincisi. Aylardır gezi parkı kapalı insanların hakkı olan bir şey var orada valilik cephesinden de haksızca insanlara saldırı yapıldı ama en sonunda bir şekilde geri adım atmış oldu vali parkı açıyorum diye. Parkın halka açılmış olmasına istinaden oraya gitmek üzere yola çıktım. Sonrasında da polisle karşı karşıya gelmiş oldum.

Suçlu olarak burada bulunuyoruz ama aslında emniyet müdürlüğü, vali, içişleri bakanı ortada başka suç var. Beraber alındığım arkadaşlarımız
açısından da su an suç duyurusunda bulunamıyoruz. Kötü muameleme olsun. Hastanede rapor alırken söyleniyoruz ama morluklar hemen
çıkmıyor. Bir suç varsa o suçlu biz değiliz.


Güncelleme 21:25

Mahkemede savunma sırası TKP İstanbul İl Başkanı Kamil Tekerek'te.


Güncelleme 21:21

Süleyman Solmaz'ın avukatı Cem Gök: Burada cezalandırılma yapmak isteniyorsa buna yasalar uygun değildir. Sevk kararında niçin tutuklanmak istenildiğine ilişkin bir şey yazmıyor. Müvekkilimle ilgili sorulan tek şey, gösteriye katılıp katılmadığı. Savcılık aşamasında sorulmayan sorular tutuklama sebebi olarak burada gösteriliyor. Savunma hakkı ihlal edilmiş oluyor. 2911'e muhalefetle ilgili de, daha basın açıklamasının yapılacağı yere giderken derdest ediliyorlar. Gözaltına alınmaları bile bir cezalandırma biçimine dönüşüyor. Bu kişiler göz önünde olan insanlar. Gözaltına alınmaları bile hukuka aykırıyken tutuklamalarının da hukuka uygun olmadığını düşünüyoruz.


Güncelleme 21:19

Süleyman Solmaz: TMMOB İl Koordinasyon Kurulu sekreteriyim. Görevim gereği polise mukavemet etmem söz konusu değil. Çekilen görüntüler var mı bir bakılacaksa görünecektir. Organizasyon yapılırken bu işin problemsiz yapılması için temas kurarım, ama bizim konuşmamıza izin verilmeden bizi çevirdiler. Arkadaşlarımızın gözaltına alındığını gördüm, polislerin yanına gidip beni de alın dedim. Koluma iki polis girip götürdüler.


Güncelleme 21:01

Sorgudan bir fotoğraf:


Güncelleme 20:55

Haluk Ağabeyoğlu avukatı Gülizar Tuncer:

Esas tartışmamız gereken suç ve suçlu kavramı neye tekabül ediyor. Kim suç işliyor? Bizim müvekkilerimiz ağaçlara sahip çıktığı için idare mahkeme kararını uygulattığı için demokratik tepkilerini ortaya koyduğu, ifade özgürlüğünü kullandıkları için suçlu oldu. Esas burada suç işleyen devlettir. 1 Mayıs'tan beri Taksim'i halka kapatarak, vahşet uygulayarak kolluk güçleri, 8 bine insanı yaralayarak, yüzlerce insanı gözaltına alarak. Bu soruşturma sonucunda da muhtemelen çokça insan hakkında dava açılacak. Tüm bu davalar baskı, sindirme, gözdağı
davalarıdır.

Tüm bu olaylar sürecinde eğer yargı organları kışkırtıcı arıyorsa bu ülkenin Başbakan'ına bakmak durumunda. Başbakan, İçişleri bakanı, Vali, emniyet müdürü asıl onlar kışkırtıcı. Yapılanlar da gaz atan, plastik mermi kullanan, göz çıkaran, kafaya gerçek mermi sıkan görevliler değil bizzat, onları bu görevi yapması için kışkırtan, ödüller veren, kahramanlık yaptınız diyenlerdir.

Ama nasıl yargı işleyişimiz var? Polis memuru göz göre göre öldürdü, tutuklanmadı. Ama anayasal hakkını kullanmak isteyenler suçlu yerine getiriliyor. Sadece devlet terörü değil yargı terörü. Bizzat başbakan talimatıyla yürütülüyor bu soruşturmalar. Gezi parkına, Taksim'e çıkan herkes teröristtir dediler. Milyonlarca insan hakkında dava açılması lazım, nasıl yapacaksınız? Ülkenin değişik illerinde farklı platformlar oluşturdu, onları da kışkırtıcılıkla alın. Esas tartışmamız gereken budur.

Burada hukuk yok. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu uygulamaya çalışıyor insanlar. Bu ülkenin yasalarında ifade özgürlüğü için izin almak diye bir şey yok. Ama başbakan yasak deyince yasak oluyor. Yargı bir baskı aracı olarak kullanılıyor hükümet tarafından. Size yargı sürecinde etki eden etkenler nedir acaba?

Yargıç: Onu nereden çıkartıyorsunuz? İşi siyasete dökerseniz olmaz. Ben savunma istiyorum sizden.


Güncelleme 20:50

Haluk Ağabeyoğlu:

Dayanışma yazan önlük var üzerimde suç delili oldu. Korkunç bir polis saldırısı neticesinde orada kızımı lisesine günlerce gözlükle gönderdim. Orada delil diye konulanlar külliyen gerçekdışı. ,

Ülkemizde bu olaylar taraftar gruplarından halkların kardeşleşmesini yarattı. Karinesi şudur: derbi maçın Üsküp'e alınması. Taraftar grupları döner bıçaklarıyla dalar ya hani gezi direnişi, özgürlüklerine saldırıya karşı birleşimi kardeşliği sağladı. Kardeşliği liglere maçlara taşıyacağız dediler forumlarda taraftar grupları. Bu yüzden firavun iktidarın halktan korkusundan 11 Ağustos'taki maçı yaptırmamak Üsküp'e kaçırmayı amaçlıyor. (Hakim, "burada maç anlatmayın" dedi)

Biz örgüt kurmakla suçlanıyoruz ya halka karşı suç işleyenler halka karşı suç işliyor. Biz hiçbir şeyden korkmuyoruz, burada bulunmak benim için şereftir. 10 milyon sokaklardaydı, korkan ve suç işleyenler hükümettir, maç karinesini bu yüzden dedim. Sizin ülke vicdanıyla uyumlu olan bir karar vereceğinize, hukukçu bir insan olarak inanmak istiyorum. Beklentim bizleri salıvermenizdir.


Güncelleme 20:31

Mahkemeye ara verildi. İfadesi alınacak 4 kişi kaldı.


Güncelleme 20:16

Avukat Several Ballıkaya: Bu insanlar hepimizin hayatına sahip çıktığı için bu muameleyle karşı karşıyalar. İşlenen suç, hayatımıza sahip çıkma suçudur. Hukukun katledilmesiyle karşı karşıyayız. Dosyaya delil diye konulan deniz gözlüğüne, barete itibar etmeyin.


Güncelleme 20:05

Ender İmrek'in avukatı Yıldız İmrek:

23 yıldır avukatım. Birçok davaya savunmacı olarak katıldım. Diğer şahıslar bakımından da bir direnme yok. Direnme değil diyalog kurulmaya çalışılıyor. Haksız gözaltı yapıldığını izahat ediyor, bu suçsa ben de gözaltına alınayım. Alanda suç işlemediğini söylemesine rağmen karakolda bu suç haline geliyor. Memura direnmenin dışında da sürpriz şekilde üstün gayretlerle 220. madde ekleniyor. Gezi parkı açılmıştır, kamuya aldatıcı beyanda bulunamaz, vatandaşları siz yönetiyorsunuz, hukuk devletinde kamu görevlisi yurttaşına tuzak kuran kamu görevlisi değildir, bazı yurttaşlara açık bazılarına kapalı deselerdi müvekkillerim de kendisine vazife çıkarırdı belki.

Arama kararında ne olduğu belirtilmemiş, notlarla ilgili belge dersek eğer belgelerin incelenmesi için özel karar gerekir, ama bu karar olmamasına rağmen belgelere el konuldu. 6 avukat arkadaşımız büyük hukuk desteğiyle enerjimizi ortaya koyarak anlatmaya çalışmamıza
rağmen evimiz arandı. Ceza muhakemesinin amacı gerçeğe ulaşmaktır, gerçeği değiştirmek değildir. Müvekkilim tanınan bilinen bir insandır,
istenildiğinde ulaşılabilir.

Örgüt suçlamasıyla ilgili olarak, suçlu insanın davranışı değildir bu, suçsuz insanın davranışıdır yaşanılanlar. Kendisi gidiyor gözaltı aracına ve orada da gidin sizi almayacağız deniyor ama alınıyor. Serbest bırakılmasına karar verilmesini istiyorum.


Güncelleme 19:54

Ender İmrek: Gazeteciyim, köşe yazarıyım, kurucusu olduğum partinin genel başkan yardımcısıyım. Hükümetin rant politikası, avm, taksim parkının eski halinden projeye geçilmesi halk tepkisi, başbakan bu tepkinin karşılığını yerine getirmek yerine Türkiye çapında toplumsal bir hareket yaşadık. Bu süreçte gerginliklerin çıkması durumunda ortamı germemek, ortamın demokratik bir çözümle ilerlemesine katkı sundum. O an orada bulunan amire neden barikat olduğunu, vali'nin parkı açtığını, mahkemenin kararı olduğunu söyledim. Bu süre içerisinde polis müdahale etti, Mücella hanım biraz itildi kakıldı, sendeledi bu beni de rahatsız etti. İnsanları kalkanla sıkıştırma durumu yaşandı, bunun üzerine görevlilere beni de alın o zaman dedim. Belki orada iki söz söylenecek, bu demokratik haktır. Bunları alın dediler. İnsanlar hukuksuzca gözaltına alındı. Mücella hanımı alıyorsanız beni de alın dedim, araca binmiş oldum. Ama karşınızda suç örgütü kurmakla suçlanıyorum.

Emniyete götürüldükten sonra oradaki uygulamaları arkadaşlar anlattılar. Emniyetin tutumu ve yaklaşımı, hijyen havalandırma uykusuz bırakma gibi tutumları gördüm. İleri demokrasinin olduğunu da görmüş olduk. Gece 4-4 buçuk arası 4-5 arkadaşı uyandırdılar hücrede götürdüler nereye götürüyorsunuz dedim söylemediler, fotoğrafınızı çekip parmak izinizi alacağız dediler, anayasada karşılığı var mı dedim, savcının emri dediler emri görmek istiyorum dedim, savcı emri yok dediler, salahiyet kanunu çıkardılar bunun polis kararı olduğunu anladım. Bunu doğru bulmadım, anayasa haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum avukatıma sormak istiyorum dedim. Eşim de anlattı ve böyle bir şeyi yapmak zorunda olmadığımızı belirtti. Avukatlarımızın huzurunda yapabiliriz dedim görevlilere.

Taksim Dayanışması'nın çeşitli açıklamalarına, insanı doğayı kenti savunan eylemlere katıldım. Bir suç örgütü ya da benzeri tanımlamalar hükümetin haksız biçimde yarattığı atmosferden kaynaklanıyor.


Güncelleme: 19:32

Beyza Metin'in avukatı Özcan Karakoç: İlk gözaltına alındıklarında soruşturma savcısı 2911 ve polise mukavemettendi yönelttiği suçlama arama kararına dek. Arama kararına kadar 2911 ve polise mukavemetle ev araması yapılması mümkün değildi. Eğer o an memura mukavemet varsa yapılmıştır ve bitmiştir, bu nedenle bilgisayarına kadar el konulması kanun düzenlemesinde yok. 5 kişilik arama ve el koyma kararı hukuksuz. Siyasi iktidarın baskısıyla emniyet bunları yapıyor. Farkedilmiş olmalı ki bahse konu arama kararı ve el koyma kararı hukuki gerekçelendirilmeye çalışıldı. Evlerinde kimin arama yapıldıysa bunlar "suç örgütü" oldu. Soruşturma savcımız da siyasi iktidarın etkisi altında kalmıştır. Örgütün baş unsuru hiyerarşik yapıdır, bir suç işleme kastıyla bir araya gelmektir. Buradaki insanlar meslek odası başkanı, siyasi partinin genel başkan yardımcısı toplum içinde ağırlığı olan insanlar, insanlara "örgüt" isnadı doğru değildir. Örgüt suçlamasını kabul etmiyoruz. Soyut afaki siyasi emellerle yürüyen bir
soruşturma. Müvekkilime atfedilen hiçbir suçlamayı kabul etmiyoruz, elbette serbest bırakılmasını istiyoruz.


Güncelleme: 19:14
EMO İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin: Gözaltına alındığım günü anlatmak isterim. Vali Mutlu'dan duyduk parkın açıldığını, akşamına Gezi Parkı’na gitmek istedik. Mücella hanım 62 yaşında ve sağlık problemleri var, önem verdiğimiz isim, polisin onu itip kakması sırasında bize su sıkıldı biz uzaklaştık ve bir grup polisin TMMOB ekibini çevirdiğini gördüm, arkadaşlarımızı gözaltına almaya başladılar, kalkanlarla sıkıştırdılar hatta en arkada darba maruz kaldık. Biz belli kesim kolkola girdik, kendimiz gittik eğer onları alıyorsanız bizi de alın dedik, gayet meşru yasal haklarını kullandılar, dünyanın hiçbir yerinde insanlar parka gitmek istedikleri için silahsız, baretsiz, gözlüksüz bile giderken bu yaşadıklarımıza maruz kalmamıştır.

Gözaltında kötü muamele gördük. Otobüse bindiğimizde kadın polis memuru tarafından sizi döveriz gerekirse başka şeyler de yaparız gibi tehditlerle karşılaştık. Kadın arkadaşlarımız çıplak aramaya maruz kaldık. Tuvalet kullanımımızda kadın memur bulundurulmadı, parmak izi alınırken zorladıklarını biliyoruz. Gerekli işlemleri yapmanızı istiyorum.

Taksim Dayanışması emek ve meslek örgütlerinin oluşturduğu bir platform. Çağrılarda infial çağrısı yok, toplumdaki tepkilerin Taksim Dayanışması'na yönlendirilmesini haklı bulmuyorum. Eğer öyle olsaydı Başbakan Erdoğan bizimle görüşmezdi. Eğer biz örgüt kurmuş olsaydık bizimle neden görüştü?


Güncelleme: 19:05
Avukat Erkan Kılıç: İstanbul halkı için sabah evden çıkarken baret, deniz gözlüğü koymak günlük rutin oldu. Benim de arabamda var çünkü herhangi bir yerde polis müdahalesiyle karşı karşıya kalabiliriz. İstanbul'un için sıradan baret takmak. Normalde inşaatçı olmayana derdik baretle ne işin var Taksim'de diye ama artık baret taktı diye polise direnmekle suçlamak abesle iştigaldir.


Güncelleme: 19:00
Aral Demircan: Parkın açık olduğunu duydum bunun için giderken Taksim'de gözaltına alındım. Bir sürü kişi öldü, gözünü kaybetti ben de bu nedenle baret, deniz gözlüğü taktım. Polise mukavemet etmedim.

Avukat Erkan Kılıç: Vali o gün ‘gezi parkı halka açıldı’ dedi. Televizyonlardan yayınlandı. Müvekkilim parka gitmek için yola çıkmış bu esnada gözaltına alınmıştır. Burada polise mukavemetle suçlanmaktadır. Suç aleti olarak gösterilen baret ve gözlükle TOMA’ya karşı direnilmesi, polise mukavemet edilmesi mümkün değildir. Yakın zamanda trafik kazası geçirmiş, kolunu kaybedebilir. Sabit adresi vardır. Serbest bırakılmasını istiyorum.

Arda Mustafa Aytaç: Taksim'de dolaşırken parkın açıldığı haberi geldi. Oraya gidip kitap okumaya karar verdik. Giderken yasaklandığını duyduk. İnsanlar dağılıyordu, kaçan insanların arasında kaldık. Kız arkadaşım astım olduğu için onu koruyabilmek için maske ve baret aldık. Sonrası bildiğiniz gibi.

Avukatı Özgür Urfa: Meslektaşlarımızın beyanlarını tekrarlıyoruz. Olay yerinde kız arkadaşıyla bulunduğu sırada polisin müdahalesiyle gözaltına alınıyor. 2911 ve mukavemet suçlaması ancak fezlekede herhangi bir isnat yok. Arda Mustafa şu şekilde direndi gibi bir şey yok. Gerçekten uzak beyanlar var. Çantasında gözlük çıkmış, sevk edilme sebebi de budur. Çantasında bulunan aletle ileride polise direneceğine dair algıyla hareket edilip sevk edildi, bu soyut delildir.


Güncelleme: 18:34
Mahkeme sorgusuna ara verildi. Aral Demircan'la devam edecek. Sırada 9 kişi daha var. En son TKP İstanbul İl Başkanı Kamil Tekerek'in mahkeme sorgusu yapılacak.


Güncelleme: 18:14
Avukat Arzu Becerik: Örgüt ve lider arıyorsanız bu vali olmalı.


Güncelleme: 18:06
Ali Çerkezoğlu'nun sorgusu yapılıyor şu an. Avukat Ayhan Erdoğan: Polise mukavemet degil polisten ancak can kurtarılır bu suçlama haksızlık.


Güncelleme: 17:50
Mücella Yapıcı: "Bu hareketi organize etmekle suçlanıyorum. Bu bir onurdur ve bu uğurda müebbet bile yatarım ama halka haksızlık olur."


Güncelleme: 17:38
Ali Çerkezoğlu, "olay günü yolu kesen polislere parka gideceğimizi söylediğimiz anda polisler müdahale etti ve gözaltına alındık. Suç örgütü kurmam mümkün değil. Ben Tabip Odası Sekreteriyim. Yaptığım her şey mesleğim ve meslek örgütümün görevi gereğidir"


Güncelleme: 17:30
Can Atalay, şüphelilerden meslek örgütü yöneticisi olup tutuklanmaya sevk edilmeyen kimse bulunmamaktadır. Bu savcılığın bakışını gösteriyor.

Sıra Ali Çerkezoğlu'nun savunmasında.


Güncelleme: 17:22
Savunma sırası Mehmet Sabri Orcan'da.

Orcan "Benim polise mukavemetim olmadı. Polisler 'ancak tek tek parka gidebilirsiniz' dedi sonra da etrafımızı sardı ve gözaltına alındım.


Güncelleme: 17:20
Mahkeme sorguları başladı. İlk savunmayı Akif Burak Atlar ve avukatı Can Atalay yaptı.

Akif Burak Atlar, "vali gezi parkını açtı ben de parka gitmek isterken polisler tarafından gözaltına alındım" dedi.


Güncelleme: 16:40
Savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakılan TKP MK üyesi Erkan Baş basın açıklaması yaptı.

Baş şunları söyledi:

Dışarıda sesimizi daha fazla duyuran arkadaşlara tüm direnişçiler adına teşekkür ediyorum. Şu an bizimle birlikte gözaltına alınan bazı arkadaşlarımız serbest bırakılmadı. Ne yapıyorlarsa bizde yaptık dediğimiz 12 arkadaşımız mahkemeye sevk edildi. Bu adaletin ve hukukun olmadığını gösteriyor. 100'den fazla direnişçi eylemler dolayısıyla cezaevinde. Bu arkadaşların derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Üç gün boyunca fiziki ve psikolojik şiddete uğradık.

Tüm bu yaşananlar AKP iktidarının halkın ayaklanmasından ne kadar korktuğunun göstergesidir.

AKP "güç bende, istediğimi yaparım" diyor. Kabul etmiyoruz, güç halkındır. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!


Güncelleme: 16:17
Savcılık sorgusu sonrası serbest bırakılanların akıllı telefonları geri verilmedi. Sebep belirtilmedi.

Fotoğraf makinesi olan bir kişinin de hafıza kartı geri verilmedi.


Güncelleme: 15:59
Savcının 12 kişiyi mahkemeye sevk etmesinin ardından Çağlayan Adliyesi önünde Taksim Dayanışması tarafından bir basın açıklaması yapıldı.

Polis fezlekeyi yazdı, savcı okumaktan başka bir şey yapmadı. Eğer bu bir suç örgütü ise hepimiz bu suçu işledik. Milyonlarca insan işledi. Mahkemenin polis fezlekesiyle hareket etmemesini bekliyoruz. Buradayız ve arkadaşlarımızı alıp gidene kadar bekliyoruz.

Avukatlar tarafından yapılan açıklamada, mahkemeye sevk edilenlerin kimlik işlemlerinin başlatıldığı, birazdan mahkemeye çıkacakları belirtildi.

Evlerinde arama kararı çıkarılan 5 kişinin örgüt kurma, diğerlerinin ise izinsiz gösteri ve kamu malına zarar verdikleri iddiasıyla sevk edildiği ifade edildi.


Güncelleme: 15:41
Savcı kararı sonrası adliye nezareti:


Güncelleme: 15:13

TKP İstanbul İl Başkanı Kamil Tekerek, İstanbul Tabip Odası Sekreteri Ali Çerkezoglu, Mimarlar Odası'ndan Mücella Yapıcı, Sabri Orcan, TMMOB İKK Sekreteri Süleyman Solmaz, Aral Demircan, İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar, Haluk Ağabeyoglu, Beyza Metin, HDK MYK Üyesi Ender İmrek, Arda Mustafa Aytaç ve Erdem Ateş mahkemeye sevk edildi.

Diğer isimler serbest bırakıldı.

İşte gerekçe:


Güncelleme: 14:26
Çağlayan'da karar bekleniyor.


Çıplak arama ve sağlıksız koşullar
Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Avukatlar Grubu, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Katılımcı Avukatlar Grubu ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Gezi Parkı'na forum yapmak için girmek isteyen Taksim Dayanışması bileşenlerinin hukuksuz bir biçimde gözaltına alınamasına ilişkin Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Yapılan basın açıklaması esnasında “Hükümet İstifa”, “Bağımsız Yargı, Demokratik Türkiye”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldı.

Açıklamayı okuyan Avukat Kamil Tekin Sürek, Taksim Dayanışması'nı oluşturan emek ve meslek örgütleri ile siyasi parti yönetici ve temsilcilerinin de bulunduğu 50 kişinin hukuksuz ve keyfi şekilde gözaltına alındığını, yapılan işlemlerin Anayasa ile güvence altına alınan kişi hak ve özgürlüklerinin iktidar eliyle yok sayıldığını ve açık bir parka girmenin herhangi bir suç unsuru olamayacağını söyledi.

Avukat Sürek, gözaltına alınanların son derece sağlıksız koşullarda tutuldukları, havalandırmanın bozuk olduğu, nefes almanın zor olduğu havasız ve pislik içinde nezaretlerde astım hastası, kalp hastası olan kişileri tutmakta ısrar etmelerinin emniyetin tutumunun gösterdiğini söyledi.

Sürek, kadınlara çıplak arama yapıldığını, kadınların gerek yakalama gerek gözaltında sözlü cinsel içerikli hakaretlere tacizlere maruz kaldığı, kişi vücut bütünlüğü ve dokunulmazlığının ihlal edildiği, kişisel verilerin gizliliği ilkesinin çiğnendiği vurgulandı.

Açıklama AKP faşizminin hukuksuz karanlığına teslim olunmayacağı ve Gezi Direnişçilerine Özgürlük talebiyle son buldu.

Taksim Dayanışması adına açıklama yapan TTB MYK üyesi Osman Öztürk, 10 yıldır AKP hükümetinin torbacı hukuk anlayışına tanık olduklarını, bu gözaltı süreçlerinin torba dava hazırlığının yapıldığını gösterdiğini belirtti.


Güncelleme: 14:13
İfadeler bitti. Kararın ilerleyen dakikalarda açıklanması bekleniyor.


Güncelleme: 13:39
Gözaltılara ilişkin Adliye önünde bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada "AKP karanlığına teslim olmayacağız, Gezi direnişçilerine özgürlük" denildi.


Güncelleme: 12:45

Soruşturmayla ilgili soL'a değerlendirme yapan Avukat Ayhan Erdoğan şunları söyledi:

"İktidarın mahkeme kararlarını uygulamaması karşısında, bu kararların uygulanmasını talep edenlere polis tarafından saldırıldı. Bununla da yetinilmedi, gözaltı ve tutuklama girişiminde bulunuldu. Vali'nin 'parkı açtık' deyip, sonra parka gidenleri gözaltına alıp dört gün boyunca içeride tutmasının hukuk hiçbir izahı yok. Bu soruşturma hukuki değildir. Taksim Dayanışması'nın meşruiyetine gölge düşürmek çabasıyla yapılmaktadır."


Güncelleme: 12:35

Adliye'de bulunan TKP Merkez Komite Üyesi Mehmet Kuzulugil'den aldığımız bilgiye göre, polisin hazırladığı fezlekede Taksim Dayanışması'nın Gezi Parkı eylemlerini "organize ettiği ve yönlendirdiği" söylenerek, Taksim Dayanışması temsilcisi 5 kişi hakkında ithamlarda bulunuluyor. Twitter mesajları da fezlekede "delil" olarak yer alıyor.

Mehmet Kuzulugil, TKP MK Üyesi Kurtuluş Kılçer ve sanatçı Orhan Aydın, TKP MK Üyesi Erkan Baş ve İstanbul İl Sekreteri Kamil Tekerek'le de görüştüklerini, her ikisinin de sağlık durumunun iyi olduğunu aktardı.


Güncelleme: 12:33
TKP MK üyesi Erkan Baş ve FKF Sözcüsü Erçin Fırat ifade verdi. Şimdi TKP İstanbul İl Başkanı Kamil Tekerek ifadesini veriyor.


Güncelleme: 12:14
TKP MK üyesi Erkan Baş ifade veriyor.


Güncelleme: 11:25
İfadeler başladı. Mücella Yapıcı'nın ifadesi alındı. Sıra Ali Çerkezoğlu'nda...


Güncelleme: 10:56
Gözaltında bulunan 49 kişinin savcılık ifadeleri başladı.


8 Temmuz'da Gezi Parkı yürüyüşü sırasında gözaltına alınan Taksim Dayanışması bileşenleri Vatan Emniyet'ten Çağlayan Adliyesi'ne getirildi.

Adliyeye getirilen 49 isim arasında TKP MK Üyesi Erkan Baş, TKP İstanbul İl Sekreteri Kamil Tekerek, FKF Sözcüsü Erçin Fırat, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, HDK MYK Üyesi Ender İmrek, TMMOB İKK Sekreteri Süleyman Solmaz, EHP Sekreteri Emre Öztürk, EMO İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar ve Haluk Yüksel de bulunuyor.

Saat 11.00'de Çağlayan Adliyesi önünde buluşma başlıyor
Taksim Dayanışması konuya ilişkin şu çağrıda bulundu: "Pazartesi günü gözaltına alınan dayanışma temsilcilerine, tüm gözaltına alınanlar ve tutuklananlara sahip çıkmak için 11 Temmuz Perşembe saat 11.00’den itibaren Çağlayan Adliyesi’nde buluşuyor ve sürecin sonuna kadar bekleyişimizi sürdürüyoruz."

Gelişmeleri aktaracağız

(soL - Haber Merkezi)