'Büyük Türkiye' planına Kürt desteği

Son günlerde Suriye'de yaşanan gelişmeler, adına "Barış süreci" denilen sürecin basitçe "silahlar sussun" başlığına indirgenemeyeceğini, burada çizilen perspektifin, yürütülen pazarlığın tüm bölgeye önemli etkileri olacağını bir kez daha gösterdi. Üstelik daha pazarlıklar sürerken...

soL gazetesinden Ali Örnek ve Yiğit Günay'ın haberi şu şekilde:

PKK’ye yakın PYD’nin Erbil temsilcisi, Suriye’de sorunun Esad rejimi olduğunu, muhalif dinciler iktidara geldiğinde planlarının Kuzey ve Güney Kürdistan’la sınırı açmak olduğunu açıkladı.

Halep’te PYD, şimdiye kadar kimseyi sokmadığı semte muhalifleri soktu, katliam yaşandı. Türkiye’deki Kürt hareketine yakın basın ağız değiştirdi ve ÖSO’yla işbirliğini gizleyerek Esad’ı suçlamaya başladı.

Cephe şimdilik Suriye’de
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan Versay Barış Anlaşması, güçlülerin koşullarını herkese dayattığı sürdürülemez bir durum yarattı ve bundan yirmi yıl sonra, İkinci Dünya Savaşı’yla sonuçlandı. Versay Anlaşması, bu nedenle, “tüm barışı ortadan kaldıracak barış” olarak anılıyor.

Türkiye’deki “barış süreci” de şimdiden savaşı körükledi. Cephe ise, şimdilik, Suriye’de.

Halep’te son günlerde yaşanan şiddetli çatışmalar, PKK’ye yakın Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) bağlı Kürt militanların, muhalif askeri gruplarla işbirliği yaptığını ortaya koydu.

Halepli kaynaklar işbirliğini doğruladı

Şeyh Maksud’da ÖSO ile PYD arasında işbirliği olduğu olduğu üç farklı kaynak tarafından doğrulandı. Adlarının açıklanmasını istemeyen iki Halepli kaynak işbirliği iddialarını teyit ederken, El Haber TV Genel Yayın Yönetmeni Abdullah Abdulvahab da soL’a yaptığı açıklamada PYD’nin ansızın kontrol noktalarını kaldırarak ÖSO’nun stratejik mahalleye girmesine göz yumduğunu anlattı. “Mahallenin kuzey ve kuzeydoğusu ÖSO kontrolünde, güney ve güneydoğuda ise ordu hakim” diyen Abdulvahab “Ordu şu anda kuzeye doğru ilerliyor ve operasyona Cumhuriyet Muhafızları da katıldı ancak bölgenin yapısı nedeniyle operasyon ağır ilerliyor” dedi. Kürt güçlerin tamamının ÖSO ile işbirliğine yanaşmadığını söyleyen Abdulvahab “bazıları ÖSO’nun mahalleye girdikten sonra yaptığı yağma ve katliamlar nedeniyle orduyla birlikte hareket etti, aralarında bölünme oldu” diye konuştu.

PYD ilk kez ÖSO’yu semte soktu
Mart ayı sonunda Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı silahlı birlikler, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Şeyh Maksud semtine girdi. Semt iki yıldır PYD’nin denetimindeydi. ÖSO ilk olarak, semtteki El Hasan Camii’nin imamı Hasan Seyfettin’in kafasını kesti ve cenazesini minarede teşhir etti. ÖSO saldırıları nedeniyle semtin Ermeni ve Süryani sakinleri evlerini terk etti.

PYD, uzun süredir, kontrolündeki bölgelere ÖSO’nun girmesine izin vermiyordu. Halep’te yaşananlar, bu politikanın açıkça değiştiğine işaret ediyor.

Basına sızan İmralı tutanaklarında Abdullah Öcalan, Suriye siyasetini “Suriye’de Kürtler iki tarafla da görüşsünler, kim haklarını verirse onunla çalışsınlar” sözleriyle açıklamıştı. PKK lideri Murat Karayılan da Hasan Cemal’e verdiği röportajda “Daha önce bölge devletleri arasında PKK’ye, bize karşı ittifak vardı. İran, Suriye, Türkiye ve zaman zaman Irak ittifakı... Şimdi bu devletler arasında çelişki var. Bu koşullardan yararlanmak ve devletlerden objektif-subjektif destek almak bugün mümkündür” demişti.

Suriye’deki Kürt hareketi, bu öneriler doğrultusunda planını hazırladı. PYD’nin Erbil Temsilcisi Cafer Akaş Hanna, 4 Nisan’da Niqash’ta yayımlanan röportajında Suriye’deki sorunun Esad rejimi olduğunu belirtti ve “Kürt silahlı güçleri de dahil tüm muhalif silahlı güçler birleşirse, Esad bir hafta dayanamaz” dedi.

Hanna, dincilerin Suriye’de iktidara gelmesi durumunda da planlarının hazır olduğunu söyledi: “Güney Kürdistan ve Kuzey Kürdistan’la ticaret ve iş ortaklığı anlaşmaları imzalayacağız ve sınırımızı açacağız.”

Kuzey Kürdistan halen Türkiye topraklarında olduğu için, PYD’nin planı, Türkiye ile Kuzey Suriye arasındaki sınırın açılması anlamına geliyor. Hanna’nın çizdiği çerçeve, Öcalan’ın Newroz’daki mektubu ve İsrail’in “Suriye’de karışıklık” nedeniyle Türkiye’den özür dilemesinden bu yana yoğun olarak tartışılan “Büyük Türkiye” planına uyuyor.

ÖSO’cuları el çabukluğuyla yok ettiler
Kürt hareketine yakın yayın organlarında dikkat çeken bir nokta, Şeyh Maksud’da ÖSO’cuların olup olmadığı konusundaki tutarsızlık oldu. Fırat Haber Ajansı (ANF), 31 Mart günü “Halep’teki Kürtler göçe başladı” başlıklı haberinde, ÖSO’cuların Şeyh Maksud’un Şergi bölgesine girdiğini ve burada El Mardeli ailesine saldırdığını yazmıştı. Haberde ayrıca ÖSO’cularla ordu arasındaki çatışma nedeniyle Şeyh Maksud’daki Kürtlerin başka
kentlere göç ettiği, göç yolu üzerinde ÖSO’cular tarafından bazı Kürt gençlerinin “Suriye askeri” oldukları iddiasıyla tutuklandığı belirtilmişti. Ancak bu haberden üç gün sonra ANF’de, PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin Genel Komutanı Sipan Hemo’nun “Şeyh Maksud’da dışarıdan kimse yok” açıklaması yayımlandı. O röportajdan itibaren ANF ve Özgür Gündem’de, Şeyh Maksud’a girmiş olan ÖSO’cular “yok oldu”.

Kesişyan AGOS'ta kaygılarını yazdı
Ancak bu barışın “bedeli” olan Halep’teki savaştan kaygı duyanlar da var. 5 Nisan’da Agos gazetesinde Vahakn Keşişyan, Şeyh Maksud’ta yeni bir Türkiye-Kürtler işbirliği yaşanıyor olabileceğini ve bunun, Türkler ve Kürtler dışındaki herkes için kötü sonuçlar doğurabileceğini yazdı.

“Türk-Kürt barışının ardından Halep’te Şeyh Maksud semtinin korumasını üstlenen PKK’ye bağlı silahlı birlikler, mevzilerinden ayrıldılar. Nereye, nasıl ve neden gittiklerini kimse bilmiyor. Ancak onlar gittikten birkaç saat sonra, o mevzilere El Nusra cephesinin askerleri yerleşti” diyen Keşişyan, şu soruyu sordu: “Yani şimdi, Öcalan Büyük Kürdistan projesinden cayacak mı? Yoksa o proje artık Türkiye’nin proaktif dış siyasetinin unsurlarından biri haline geldi de, Kürtler de bu dış siyasetin araçlarından biri mi olacak?”