Brookings de istikrarı kutsadı

Brookings Enstitüsü'nde, AKP'nin kapatılması istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararın etkilerinin tartışıldığı bir panel düzenlendi. AKP'nin kapatılmamasından duyulan memnuniyet bir kez daha ifade edildi.

soL (HABER MERKEZİ) Waşington'daki "Düşünce Kuruluşları"ndan Brookings Enstitüsü'nde, ABD'nin eski Ankara Büyükelçilerinden Mark Parris'in yönetiminde gerçekleştirilen panelde, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği "kapatmama" kararının etkileri tartışıldı.

Panelde, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETAV)'nın Kurucu Başkanı İbrahim Kalın, Avrasya Stratejik Araştırmalar Vakfı (ASAM) Başkan Yardımcısı Çağrı Erhan, Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin konuşma yaptılar. Konuşmacılar AKP'nin kapatılmamasıyla Türkiye'nin bir siyasi-ekonomik krizden kurtulduğu iddiasını yineleyerek, son dönemlerde birçok merkezden yapılan "uzlaşın" çağrısını da tekrar etmiş oldular.

"Az kaldı kriz oluyordu"
Panelde konuşan SETAV'dan İbrahim Kalın, AKP hakkında kapatma kararı verilseydi, başta ekonomi olmak üzere Türkiye için kritik konularda olumsuz bir etkisinin olacağını belirterek ''Şimdilik bu siyasi yargısal süreç mutlu bir notayla bitti'' değerlendirmesini yaptı. Türkiye'de kritik meseleler halı altına süpürülerek erteleniyor" diyen Kalın, AKP'ye "uzlaşın" çağrısı yapanlardan.
"Holy Cross Üniversitesi (Kutsal Haç) öğretim üyelerinden olan İbrahim Kalın, TRT'de "Enine Boyuna" adlı bir program yapıyor. Kalın, TRT'de türbanı devlet televizyonuna çıkarma konusunda bir ilke imza atmıştı.

Avrasya Stratejik Araştırmalar Vakfı (ASAM) Başkan Yardımcısı Çağrı Erhan da, parti kapatılsaydı ''kaotik bir ortamın'' oluşacağına dikkati çekti ve kapatma sürecinin kanunlar çerçevesinde yapılan meşru bir süreç olduğuna işaret etti. Her iki konuşmacının da AKP kapatılsaydı Türkiye'nin siyasi ve ekonomik kriz yaşayacağına yönelik ısrarlı vurguları dikkat çekti.

Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin ise AKP karşılaştığı durumu futbol benzetmesiyle açıklarken, ''AKP iki sarı kart gördü, oyun dışı kalması gerekiyordu, ama, kırmızı kart alma sınırına dayandığı belirtildi ve 'bundan sonra daha dikkatli ol' denildi'' dedi. Murat Yetkin AKP'nin yürütmek istediği süreçte, radikal adımlarının süreci de riske ettiğini belirti. Yetkin, kapatma davasının tamamen Anayasa Mahkemesinin türban meselesiyle ilgili girişimi olduğunu da vurguladı.

Kim bu "düşünce kuruluşları"?
Hudson Enstitüsü'nün "Türkiye'de bombalar patlarsa siyasi harita ne olur?" toplantısından sonra Türkiye'de daha fazla ilgi çekmeye başlayan "think-tang"ler, ABD'deki Dışişleri, Beyaz Saray, Pentagon, CIA gibi kurumlara yakınlıklarıyla biliniyorlar ve yorumları yakın oldukları kurumların önemine göre ciddiye alınıyor. Brookings Enstitüsü Dış İlişkiler Konseyi (CFR)'nin bir yan kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor. CFR üyeleri ise kurumun niteliği hakkında fikir veriyor: Henry Kissinger'dan John McCloy'a, Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski'den Eisenhower'ın Dışişleri Bakanı John Foster Dulles'a, CIA Başkanı Allen Dulles'dan, Dean Acheson, George Kennan'a kadar pek çok ismin üyesi olduğu CFR birçok "düşünce kuruluşunun üst kurulu" olmak gibi bir fonksiyona sahip.

Adı CIA ile anıla gelen Brookings Enstitüsü'nün bu panelinin de yöneticisi olan Mark Parris, AKP'ye ilk "uzlaşın" çağrısını yapanlardan. Enstitü Türkiye'nin Kuzey Irak'ı işgali döneminde Kürt Konferansı da düzenlemiş, Barzani yönetiminin tanınmasını istemişti. Gazeteci Hasan Bülent Kahraman enstitünün düzenlediği bir panelin ilk gününde basına kapalı oturumda Paris'in kendilerini sorguya çektiğini ima etmiş, asıl panelin ise basına açık olan ikinci günde yapıldığını söylemişti. Brookings Enstitüsü'nün Fetullah Gülen ile sıkı ilişkileri ise bir diğer tartışma konusu. Türkiye hakkındaki her panele mutlaka Zaman Gazetesi'nden bir temsilcinin konuşmacı olarak katıldığı biliniyor. Enstitünün Türkiye Programı Direktörü Ömer Taşpınar ise Radikal Gazetesi'nde düzenli olarak yazılar yazıyor. Taşpınar Irak'taki işgalin 5 yılını "fiyasko" olarak tanımlamış, nedenini ise ABD'nin işgalde yapması gerekenleri fazlasıyla liberal-demokrat olması nedeniyle gerçekleştirememesine bağlamıştı.