Bozkurt Nuhoğlu'ndan 'Bülent Ersoy' özrü

Deniz Gezmiş’le tanıştığını söylemesi üzerine Bülent Ersoy’a cinsel kimliği üzerinden tepki gösteren Bozkurt Nuhoğlu, hakkında suç duyurunda bulunan Pembe Hayat Derneği’ne gönderdiği mektupla özür diledi.

Bir röportajında Deniz Gezmiş’le tanıştığını söylemesiyle gündeme gelen Bülent Ersoy için kullandığı, “Bu kadın kılığındaki erkeğe ya da erkek kılığındaki kadına lanet olsun diyorum” ifadesi büyük tepki çeken Bozkurt Nuhoğlu, başta Ersoy olmak üzere herkesten özür diledi.

Ersoy’a tepkisini nefret söylemine taşıması ve sanatçıyı cezalandırmakla tehdit etmesi üzerine harekete geçen Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Nuhoğlu hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıklamıştı. Nuhoğlu Pembe Hayat Derneği’ne gönderdi mektupta, yılların alışkanlığı ve ezberiyle hatalı davrandığını kabul etti.

Bir paragraftan oluşan mektubun tamamı şöyle: “Benim en sevdiğim filmlerden biri 'Örümcek Kadının Öpücüğü'dür. Bilenler bilir, filmin kahramanlarından biri olan devrimci karakter, bir eşcinselle aynı hücreyi paylaşır. Ve filmin yarısında yılların ezberiyle hücre arkadaşına bir devrimciye yakışmayacak şekilde davranır. Ama sonra hatasını anlar. Ben de o devrimcinin durumundayım. Filmin ilk yarısında yılların alışkanlığı ile koşullanmışlığıyla, ezberiyle hatalı davrandım. Başta Bülent Ersoy olmak üzere, verdiğim beyanlarla hırpaladığım, kırdığım, incittiğim, üzdüğüm herkesten özür diliyorum. Saygılarımla.”

Kendilerine ulaşan mektup üzerine düşüncelerini paylaşan Pembe Hayat Derneği’nden Kemal Ördek şunları söyledi: “Nuhoğlu’nun özür dilemesi son derece önemli bir adımdır. Bu, Türkiyeli trans toplumunun kendisine yönelen önyargılı ve nefret saikli söylemlere karşı sessiz kalmamasının bir sonucudur. Nuhoğlu’nun bu adımı sonrası, kendisinden özrünü geniş kamuoyu kesimleri ile paylaşmasını bekliyoruz zira Bülent Ersoy şahsında trans bireyler konusunda söyledikleri medya aracılığı ile geniş kamuoyu kesimlerine ulaştı.”

Nuhoğlu’nun mektubunda sözünü ettiği “Örümcek Kadının Öpücüğü” filminde, askeri diktatörlük rejiminin hüküm sürdüğü 1970'ler Brezilya'sında, aynı küçük hapishane hücresini paylaşan solcu bir eylemciyle (Valentin), apolitik gibi gözüken bir travestinin (Molina) ilişkisi anlatılıyor. Valentin’in dışarıdaki bağlantılarını deşifre etmesi karşılığı hapishane yönetimi tarafından tahliye edilen Molina, çıktıktan sonra görevini yerine getirmemeyi seçiyor. Molina polisin kendisini takip etmesi yüzünden öldürülürken, Valentin de hapishanede gördüğü ağrı işkence sonucunda can veriyor.

(soL- Haber Merkezi)