Bir “Kardak” suda fırtına…

Ege’nin iki yakasında on yıllardır barış ve dostluk içinde yaşadıklarını belirten Gümüşlük halkı, medya eliyle gerilim yaratılmasına tepki gösterdi.

soL (Muğla) Ülkemizdeki şoven, kışkırtıcı medya tekellerinin belli aralıklarla ısıtıp kamuoyu gündemine soktukları Kardak Kayalıkları'nda gerginlik yaratma geleneği, bir kez daha hasıl olmuşa benziyor. Ülkemizin Ortadoğu'ya bakan sınırlarında makro savaş senaryoları geliştirilirken, toplam yüzölçümü 35 dönüm olan iki kayalıkta da düşük yoğunluklu gerilim diri tutulmaya çalışılıyor.

Türkçe adı İkizce, Yunanca adı ise Limnia olan kayalıklarda, özellikle kasım, aralık ve ocak aylarında mutlaka milliyetçi bir fırtına estiriliyor. Türk ve Yunan balıkçıları için kasım, aralık ayları çipura, ocak ayı ise dil balığı avlama mevsimi. Kardak Kayalıkları her iki balık türü açısından oldukça zengin bir rezerv içeriyor. Bu aylarda, medya, önce iki ülke balıkçıları arasında avlanmadan kaynaklı sorun çıktığını iddia eder, daha sonra da sahil güvenlik botlarını karşı karşıya getirerek savaş çığırtkanlığı yapar. Medya, bu yönde haber malzemesi olarak Kardak'ı, 1996'nın Ocak ayında bir Türk gemisinin kayalıklara oturmasıyla keşfetmişti.

Bodrumlu Yurtseverler son iki gündür medyada çıkan haberleri yerinde incelemek için Kardak Kayalıkları'nın karşısında yer alan Gümüşlük Beldesi'ne gittiler. Yapılan araştırmada, münferit dahi olsa, herhangi bir şekilde iki taraf balıkçıları arasında bir gerginlik olmadığı görüldü.

"Asıl düşmanımız gırgırlar"
Gümüşlük Belediye Başkanı Mehmet Ülküm, "Türk ve Yunan balıkçılarının çipura avı esnasında bir gerginlik olduğuna ne tanık oldum ne de bu konuda bir duyum aldım. Türk ve Yunan sahil güvenlik botları her zaman oradalar. Bu yeni bir durum değil. Beldede yaşayan balıkçılar, yıllardır dostluk içinde balıklarını aynı bölgede avlıyorlar. Bu denizi komşularımızla barış içinde paylaşmak, balıkları bölüşmeye devam etmek istiyoruz. Bu mesele nasıl bu noktaya getirildi, büyütüldü, anlamadık" dedi.

Gümüşlük'ün en eski balıkçılarından Ahmet Demirkıran, "Gırgırlar bizim asıl düşmanımız. Bunlar yasaklanmadığı için çipura mevsiminde gelip kayalıklar etrafındaki çipuraları yumurtalarıyla birlikte kaldırıyorlar. Zaten zor bir sezon geçiriyoruz. Medyanın asılsız haberleri de bu kötü durumumuzu daha da ağırlaştırıyor. Eskiden denizde fokları görürdük. Gırgırlar yüzünden onları da göremez olduk. Bizim dedelerimizin bile yan yana avlandığı Yunanlı balıkçılarla değil, gırgırla balıkçılık yapanlarla sorunumuz var" dedi.

"Dostluk ve barış içinde yan yana avlanacağız"
Balıkçı Mehmet Demirtaş, "Gördüğünüz gibi burada her şey sakin. Buraya gelen yayın kuruluşları bizim söylediklerimizi yazmadı. Aksine sanki büyük olaylar varmış gibi haberler yaptılar. Biz yıllardır Yunan balıkçıları ile deniz ortasında yardımlaşırız. Karşılıklı kibrit, tuz, yağ, sigara alıp veririz deniz ortasında. Hatta avlanamayan balıkçı, öbüründen yiyeceği balığı bile alır. Bizi birbirimizle baş başa bırakırlarsa, eskiden olduğu gibi dostluk ve barış içinde emeğimizle avlanmaya devam edeceğiz. Durduk yerde ne yapmak istediklerini anlamadık" sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Bodrumlu Yurtseverler, Kalimnos Adası'nda oldukça güçlü olan barışseverlerle gerekirse ortak duruş sergileyerek, yapay bir biçimde estirilen düşmanlık rüzgarlarını dağıtacaklarını belirttiler ve "Asıl sorun, güç koşullarda deniz üzerinde emekleriyle geçimlerini sağlamaya çalışan balıkçılara yaşatılan zorluğun aşılmasıdır. Kardeşlik denizi olan bu suların karşı yakasında da Helenizm pompalanarak benzer şekilde milliyetçi bir histeri yaratılmaya çalışılıyor. Her iki yakanın deniz emekçileri, egemenlerin kendi krizlerine kalkan yapmaya çalıştıkları komedi düzeyindeki suni gerginliğe karşı, ortak hareket etmelidir. Ege Denizi halklar arası boğazlaşmanın değil, aksine kardeşliğin, barışın suyu olacaktır. 'Ali ile Aleko'nun Tarihsel Dostluğu' sonsuza dek bu suların maviliğinden beslenecektir" dediler.