Başkan var demokrasi yok!

Başbakan Erdoğan “başkanlık sistemine geçebiliriz” derken gönlünde ABD’deki sistem yatıyor. Gerekçesi de ABD’deki başkanlık sisteminin daha demokratik olduğu. Peki gerçekten öyle mi?

Başbakan Tayip Erdoğan’ın bir televizyon programında 2011 seçimlerinin ardından başkanlık sistemine geçme niyetinde olduğunu belirtmesi ile birlikte daha önce Turgut Özal tarafından dile getirilen başkanlık sisteminin, Türkiye’ye uygun olup olmadığı tartışmaları da yeniden gündeme geldi. Ancak Başbakan Erdoğan herhangi bir başkanlık sisteminden bahsetmiyordu. O’nun “gündeme gelecek” dediği “Bakıyorsunuz, ABD'de çok çok verimli neticeler alınıyor” diyerek işaret ettiği ABD’deki başkanlık sistemiydi. Erdoğan’ın danışmanlarına 2003’ten beri ABD’deki başkanlık sistemini incelettiği söyleniyor.

Erdoğan’ın daha “demokratik” olduğunu iddia ettiği ABD’deki başkanlık sistemi nasıl işliyor?

Başkanı doğrudan halk mı seçiyor?
ABD’de temsilciler meclisi (yani yasama) ve başkan (yani yürütme) ayrı ayrı seçiliyor. Başkan doğrudan halkın oylarıyla seçilmiyor, iki dereceli bir seçim uygulanıyor. Eyaletlerde yapılan seçimle halk belli sayıda “seçici” belirliyor ve asıl başkanlık seçimi bu seçicilerin verdikleri oylarla yapılıyor. Seçici adayları da aslında yine partiler tarafından belirleniyor. Yani seçicileri belirlemek üzere sandık başına giden seçmenler aslında başkan adayları belli olan partilere oy veriyorlar. Ancak bu sistem ABD’de yerleşiklik kazanmış iki partili sistemin de güvencesi niteliğinde. Tüm bu seçimler, Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler arasında bir yarışa dönüşüyor.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi daha mı etkili?
ABD’deki başkanlık sisteminin en önemli özelliği olarak kuvvetler ayrılığı ilkesini daha etkili bir şekilde hayata geçiriyor oluşu gösteriliyor ve bu da yasama ve yürütmenin ayrı seçimlerle belirleniyor olmasına dayandırılıyor. Ancak ABD’de görüldüğü üzere iki partili seçim sistemi bu ayrılığı ortadan kaldırıyor.

Başkanın yetkileri ne ölçüde?
ABD’deki başkanlık sisteminin bir diğer özelliği de başkanın tek başına çok geniş yetkilere sahip olması. ABD’deki başkanlık sistemine getirilen en yoğun eleştiri de yetkilerin tek bir kişide toplanması. Ordunun da komutanı olan başkan, neredeyse bütün üst düzey atamaları gerçekleştiriyor, bakanların yanı sıra Yüksek Mahkeme yargıçlarını da atıyor. Özellikle Yüksek Mahkeme yargıçlarının atanması sürecinin pek çok yolsuzluğa konu olduğu da biliniyor. Diğer yandan, sıkı bir kuvvetler ayrılığı ilkesine dayandığı ileri sürülen başkanlık sisteminde en üst düzey mahkemeye de yine yürütmenin başındaki kişi atama yapıyor.

Meclis daha mı etkin?
Türkiye’de cumhurbaşkanının veto yetkisi olarak adlandırılan süreç ABD’de büyük ölçüde tersinden işliyor. ABD Başkanı’nın aldığı kararların bazıları meclis tarafından onaylanarak yürürlüğe giriyor. Bu durum, iki partili mecliste kimi zaman temsilci oyu hesaplarına neden olmakla birlikte, başkan ve meclis çoğunluğunun aynı partiden olduğu durumlarda meclisi basitçe bir onay merciine indirgiyor.

(soL-Haber Merkezi)