AKP'nin Kürt açılımı sınır tanımıyor!

AKP'li milletvekillerinin Hizbullah'ın derneğini ziyaret ettiği iddiası önce "şiddetle yalanlandı". Fotoğraflar ortaya çıkınca da AKP'liler "Mustazaf-der sivil ve yasal bir dernek" dediler. Elleri kelepçeli olarak sıraya dizilen BDP'li belediye başkanlarının fotoğrafı ise hala akıllarda.

Hizbullahçıların tahliye edilmesi ve ardından skandal bir biçimde ortadan kaybolmaları gündemin üst sıralarındaki yerini korurken, AKP Batman Milletveli Ahmet İnal'ın 2010 Ağutos'unda Mustazaf-Der'i ziyaret ettiği ortaya çıktı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "AKP Hizbullah ile işbirliği yapıyor" iddiası, Başbakan Erdoğan tarafından "ispatlamazsan nağmertsin" sözleri ile reddedilmişti. Ancak AKP'li Ahmet İnal'ın Batman'da Hizbullah'a ait olduğu hemen herkes tarafından bilinen Mustazaf-Der'i ziyaretinin fotoğrafları basına yansıyınca, AKP'lilerden dalga geçer gibi açıklamalar geldi.

AKP'li İnal: Mustazaf-Der Hizbullah'ın mı?
Ziyareti gerçekleştiren AKP Batman Milletvekili Ahmet İnal "Mustazaf-Der'in Hizbullah ile bağlantılı olduğunu bilmiyordum" diyerek kendini savundu:

“Mustazaf-Der Hizbullah’a yakın bir dernek olarak telakki ediliyor ama Hizbullah’ın derneği mi değil mi biz onu bilemeyiz. Özellikle seçim arifelerinde, bayramlarda belirli zeminlerde sivil toplum örgütleri ziyaretleri içersinde bu dernekler de ziyaret edilmiş olabilir. Legaldir ve resmidir sonuçta. Devletin resmi müsadesi doğrultusunda kurulmuş dernektir. Her milletvekili kendi ilindeki gerek kendine yakın gördüğü gerek görmediği bütün dernekleri ziyaret etmekte. Bazen bu sivil toplum örgütleri toplu halde etkinlikler yapabiliyor. Bu tip toplantılara milletvekilleri de davet edildiğinde sadece Ak Parti değil, çeşitli partilere mensup il başkanları, belediye başkanları ziyaret edebiliyor. Başka partilerin gidip gitmediğini bilmiyorum. Bizimki bir çay içimlik ziyaret. Biz bu çerçevede ziyaret ettiğimiz derneklerin kime tandaslı olduğunu bilmeyiz. Ayrım yapmadan tüm sivil örgütlerini ziyaret ediyoruz. Ama özellikle vurgulamak istiyorum, biz bu dernekler kime ait, mazisi kime dayanıyor, kimle irtibatlıdır bilmeyiz. Onu ancak devlet bilebilir.”

Hizbullah'ın son yıllardaki 'sivil' faaliyetlerini ele aldığımız haberimiz için: Hizbullah'ın 'sivil' kolları

Arınç: Hizbullah diye bir dernek yok
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise benzer biçimde "Hizbullah diye bir dernek yok" dedi ve ekledi: Mustazaf-Der sivil ve yasal bir dernek.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise yine Mustaza-Der'in yasal bir dernek olduğunu belirtti ve ekledi:

""Türkiye'deki bütün dernekler ve vakıflar, Vakıflar Kanunu'na ve Dernekler Kanunu'na dayalı olarak kurulur. Bütün dernekler bu yasa çerçevesinde işlem yürütürler. Devletin gözetim ve denetimi altında faaliyetlerini yürütürler. Legal olan derneklere bütün arkadaşlar, bütün siyasi partiler gider, gitmiştir. Bunda bir beis yok. Neticede Batman'da 500'ün üzerinde, Van'da binin üzerinde dernek var. Bunların bir kısmı sol dernektir. Sağ tandanslı olanlar var, komünist olanlar var, sosyalist olanlar var, İslamcı olanlar var, Atatürkçü olanlar var, şu olanlar var, bu olanlar var."

Ziyaret nedense tam referandum öncesine denk gelmiş!
AKP'li Ahmet İnal'ın Mustazaf-Der ziyaretinin tarihi ise amacı hakkında ipucu veriyor. 2010 Ağustos'unda gerçekleşen ziyaret tam da 12 Eylül referandumu öncesine denk geliyor. İnal'ın Mustazaf-Der'in Hizbullah'a ait olduğunu bilmeyecek kadar "saf" olduğunu düşünemeyeceğimize göre, Hizbullah'ın referandum için yaptığı Evet çağrısının bu ziyaretlerde pazarlık konusu olduğu muhtemel.

Hizbullah tahliyelerinin bir siyasi şova dönüştürülmesi, Hizbullah sözcülerinin kanal kanal gezdirilerek bir siyasi aktör gibi konuşturulmaları ve Hizbullah yöneticilerinin tahliyenin ardından tuhaf bir şekilde ortadan kaybolmaları ortada bir "hesap ve pazarlık" olduğunu düşündürüyor.

Onlarca BDP'li belediye başkanı ve belediye meclis üyesi cezaevinde!
Kürt siyasetçilerin yargılandığı KCK davası ise skandallar ve aşağılamalarla devam ediyor. 14 Nisan 2009’da başlayan operasyonlarla tutuklanan ve 18 ay hakim karşısına çıkmak için bekletilen Kürt siyasetçiler, 18 Ekim'den bu yana yaklaşık 7 bin 600 sayfalık bir iddianame ile yargılanıyor.

KCK davası iddianamesindeki çarpıklıklara dair haberimiz için: KCK iddianamesi: Marx, Lenin ve Che terörist

Sanıklar arasında kapatılan Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 28 yöneticisi, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de aralarında bulunduğu 12 belediye başkanı, iki İl Genel Meclisi Başkanı ile iki belediye meclis üyesi de bulunuyor.

Seçilmiş kişilerin yargılanması bir yana iddianamenin ayrıntıları da birçok hukukçu tarafından ciddi şekilde eleştiriliyor. Davada sanıkların Kürtçe savunma yapma talepleri de Kürtçenin "bilinmeyen bir dil" olduğu iddiası ile geri çevriliyor.

Son 3 gün içerisinde de BDP'li belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 105 kişi gözaltına alındı.

(soL - Haber Merkezi)