AKP'nin 'eski defterleri'

Deniz Baykal'a yönelik Van'daki "yumurtalı protesto"nun AKP tarafından düzenlendiği iddiası karşısında, AKP'nin tarihinde sokak siyaseti olmadığını iddia eden Başbakan Erdoğan, "eski defterler"i açma tehdidi savurdu fakat AKP'nin önde gelen kadrolarının geçmişinin parlak olmadığı biliniyor.

Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'ya hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'a Van ziyareti sırasında yapılan yumurtalı protestonun AKP tarafından organize edildiği yönündeki iddialara ilişkin konuştu.

CHP'nin yaşananlardan AKP'yi sorumlu tutmasını ''çirkin bir yaklaşım'' olarak değerlendiren Erdoğan, yumurtalı protestonun organize edilmesinde adı geçen AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in de dava açmaya hazırlandığını bildirdi.

"Bizlere tarih defterlerini açtırmasınlar"
Erdoğan, "AKP bugüne kadar bu anlatılan türde siyasete, çirkin siyasete, sokak siyasetine hiç bir zaman girmemiştir, girmez, giremez. Bizim ne teşkilatımızı bu işin içinde görebilirsiniz ne gençlik kollarımızı bu tür provokasyonlara da bizim teşkilatımız kapalıdır. Ama biz CHP'nin geçmişinde bunları iyi biliriz. CHP'nin geçmişinde bunlar var. Sanıyorum bunu konuşanlar aynaya bakarak konuşuyorlar. Bizlere tarihlerindeki o defterleri açtırtmasınlar. Eğer o defterleri açtırtırlarsa bunları da önlerine koyarız ve tarihimizde geçmişimizde böyle bir şey yok ve bugün de olmayacaktır. Bu konuyla ilgili attıkları çamur ancak onlara yapışır bize yapışmaz" diye konuştu.

AKP'nin kadro kaynakları
Başbakan Erdoğan'ın bugünün AKP'sine ve AKP'nin kökenlerine dair bu denli özgüvenle konuşması şaşkınlıkla karşılanırken, tarihine yönelik kimi hatırlatmaları yapmak gerekli oluyordu.

Bugünün AKP kadrolarının büyük ağırlığını, 1980 öncesinin Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), ardından kurulan ve Akıncılar olarak bilinen "Ak-Genç"in üyeleri oluşturuyor. Parti Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, MTTB ve Ak-Genç içinden yetişen bir isim olarak bilinirken, bugün Cumhurbaşkanı olan AKP kurucusu Abdullah Gül, MTTB'nin bir dönem İstanbul başkanlığını yapmış olmakla tanınıyor. Yine AKP'nin bir diğer önde geleni, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç'ın da, ilk örgütsel deneyimlerini MTTB'de kazandığı kayıtlarda yer alıyor.

Abdullah Gül en kıdemlileri
Türkiye'de sağın kadro kaynaklarından biri olan Milli Türk Talebe Birliği'ne (MTTB) AKP'nin önde gelenleri arasında ilk Abdullah Gül üye olmuştu. Komünizmle Mücadele Dernekleri ile ortak işler yapan ve sola saldırıların faillerinden olan bu örgüte üye olan Gül'ü sonraki yıllarda Tayyip Erdoğan ve diğerleri izledi.

Üniversite yıllarında da MTTB'nin militanı olan Gül, MTTB Merkez İcra Konseyi üyeliği de yapmıştı. O dönemki yol arkadaşları arasında, bugün AKP saflarında olan İzmir milletvekili Mehmet Tekelioglu ve bir diğer AKP'li milletvekili İrfan Gündüz yer alıyordu. Solun üniversitelerde mücadeleyi yükselttiği bu yıllarda, ülkücülerin sola saldırısından etkin isimleri arasında Gül'ün de yer aldığı MTTB de "ekmek yiyor"du.

Kanlı Pazar
1967 yılından itibaren Türkiye'ye gelmeye başlayan Amerikan 6. Filo'sunun her ziyaretinde, solcu öğrenciler antiemperyalist protestolar düzenlemişlerdi. Türkiye tarihinde, 31 Mart Olayı'ndan sonra yaşanan en büyük gerici ayaklanma olarak nitelenen ve tarihe "Kanlı Pazar" olarak geçen saldırı da, 16 Şubat 1969 Pazar günü, sadece öğrencilerin değil, işçi sendikaları, meslek kuruluşları ve sosyalistlerden oluşan 6. Filo protestocularına karşı düzenlendi. O gün "Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü"ne katılanlara karşı yapılan, TİP üyesi iki işçinin öldürüldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı gerici saldırı, bugün Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül'ün, o dönem İcra Kurulu Başkanlığı'nı yaptığı MTTB'de planlanmıştı.

"Kanlı Pazar"dan iki gün önce, 14 Şubat'ta, MTTB ve Komünizmle Mücadele Dernekleri tarafından ortaklaşa yapılan "Bayrağa Saygı" mitingi, gericilerin gövde gösterisine dönüşmüş ve Komünizmle Mücadele Dernekleri Başkanı İlhan Darendelioğlu, MTTB'nin İstanbul Cağaloğlu'ndaki merkezinde, "Pazar günü komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin" demişti. Sol düşmanı tanınmış bir diğer isim, Yaşar Okuyan, Aksiyon dergisine verdiği bir röportajda, "Kanlı Pazar olayından bir gün önce dediler ki, 'MTTB'ye saat 5'te gelin, size istediğiniz kadar tornadan çıkmış keser sapları…' MTTB'ye en az iki kamyondan fazla sopa indirildi" diyordu.

MTTB'den Akıncılar'a ve Tayyip Erdoğan
MTTB, halifeliğini Suudi Kralı'nın yapacağı bir "İslam Enternasyonalizmi" yani daha bilinen deyişle "Amerikano-İslam" kurma amacıyla CIA tarafından faaliyete geçirilen Rabıta örgütüne bağlıydı. Rabıta örgütü, İstanbul'da kendine bağlı kuruluşları, yine kendi yayını olan "A World Guide to Organizations of Islamic Activites (İslamcı Eylem Örgütleri Dünya Rehberi)" adlı kitabında açıklıyordu. Rabıta'ya bağlı kuruluşların başında MTTB gelirken, Doğu Türkistan Göçmenler Derneği de bir diğer bağlı kuruluş olarak anılıyordu.

MTTB, 1970'li yıllar boyunca, sağa egemen olan ülkücülerin ağırlığı altında daha silik bir profil sergilemişti. 1970'lerin sonlarında ise, İslamcı hareket belli bir güce ulaşınca, daha radikal eğilimlere sahip olan kesimler MTTB'yi aşan, "sola ve komünizme karşı daha etkili bir mücadele yürütecek" bir örgütlenmenin arayışı içine girdiler. Daha önce dağıttıkları bildirilerde "İslamcı Gençlik" imzasını kullanan bu kesim, Milli Selamet Partisi (MSP) yönetiminin de icazet vermesiyle "Akıncılar" ismini kullanmaya başladı.

İslamcı Gençlik, 1977'den itibaren, daha sonra bir federasyona dönüşecek olan "Akıncı Gençlik Derneği" ni kurdu ve bu çatı altında örgütlenmeye başladı. MTTB de korunmakla birlikte, kadrolar ağırlık olarak bu derneğe aktarıldı. Derneğin ismi de, devrimci gençlik örgütü Dev-Genç'ten esinlenilerek "Ak-Genç" olarak kısaltıldı. Ak-Genç'liler 1980'e doğru yer yer solla çatışmalarda da boy göstermeye başlıyor ve kendilerini genel sağcı çizgiden ayrıştıran bir söylemi oturtmaya çalışıyorlardı.

Ve bir vefa borcu
Tayyip Erdoğan'ın ısrarla "AK Parti" denmesini istediği AKP'nin orta düzey yöneticilerinin büyük çoğunluğu da geçmişinde Ak-Genç üyeliği olan isimlerden oluşuyor. Bugün çoğu bakanlık yapmış olan veya halen bakanlık koltuğunda oturan, daha önce de Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında belediyeye bağlı kuruluşlarda üst düzey görevlerde bulunan isimlerin tamamına yakını 1970'li yıllarda Akıncı Gençlik Derneği üyeleriydi. "Ak" sözcüğü İstanbul Belediyesi'nin "Ak-Bil" gibi kimi projelerinde de kullanılmıştı.

(soL-Haber Merkezi)