AKP’nin demokrasi kahramanlarının gerçek yüzü: 6-7 Eylül olayları

AKP’nin demokrasi kahramanı Adnan Menderes ve partisi DP tarafından tertiplenen, Rum ve gayrimüslim yurttaşları hedef alan 6-7 Eylül olaylarının üzerinden tam 57 yıl geçti. 57 yıl önce yaşanan saldırıların ruhu şimdi AKP ile yaşıyor.

6-7 Eylül olayları üzerinden tam 57 yıl geçti. Başbakan Erdoğan’ın demokrasi kahramanı ilan ettiği Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes’in ve kadrolarının planladığı olaylar sonucunda İstiklal Caddesi’ndeki bütün Rum dükkânları yağmalandı daha sonra yaşanan saldırılar bildik bir masalla komünistlerin üzerine yıkılmak istendi.

6-7 Eylül’de neler yaşandı?
6 Eylül'de saat 13.00’da devlet radyosundan duyurulan, Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evin bombalı saldırıya uğradığı haberi, İstanbul’daki Rumları hedef alan saldırının fitili olarak ateşlendi.

Dönemin istihbarat örgütü MAH’ın hizmetinde çalışan İstanbul Ekspres gazetesi tarafından yapılan ikinci baskıda, haber manşetten verildi. Normalde 20-30 bin civarında tiraj yapan gazetenin ikinci baskısı, o dönemin teknik koşullarında hiç de kolay olmayan bir sayıda, 290 bin adet basılmıştı ve bu gazete Kıbrıs Türktür Cemiyeti tarafından dağıtılmıştı.

Böyle bir kurgu ile fitili ateşlenen saldırı “tesadüfen” kamyonlarla İstanbul’u gezmek için getirilen güruh tarafından gerçekleştirildi. Tesadüfün boyutu öyle noktalardaydı ki, kamyonlarla istanbul’u gezmeye gelen güruhun elinde tek tip sopalar ve baltalar bulunuyordu.

Rumlara ait olduğu önceden tespit edilerek duvarları kırmızı haçlarla işaretlenmiş, tabelası yabancı dille yazılmış, Tünel’e kadar uzanan güzergâhta bulunan tüm mekânlar yağmalandı. Ev ve işyerlerine giren güruh içerisinden kimi yağmacılar “cana zarar verilmeyecek, sadece mala zarar verilecek” diye bağırıyorlardı.

Komünistler suçlu ilan edildi
Olayların hemen ardından basında önce, “halkın duygusal tepkisi”, “milli galeyan” gibi ifadeler yer alırken kısa bir süre sonra ağız değiştirilerek, hiçbir delile dayanmadan “komünistler” günah keçisi ilan edildi. Emniyetteki dosyada adı yer alan elli solcu aydın tutuklandı. Aceleyle hazırlanmış suçlular listesinde çok önceden ölmüş olanlar ve askerliğini yapmakta olanlar da vardı. Aydınlar 5 ay cezaevinde tutulduktan sonra beraat ettiler.

İlk gün, gelişen ve yayılan olaylara dair hükümetten herhangi bir açıklama yapılmazken gece yarısı sıkıyönetim ilan edildiği duyuruldu. Ancak sabahın erken saatlerinde sıkıyönetim kaldırıldı ve ikinci günün akşamı tekrar sıkıyönetim ilan edildi. Ordu olayları izledikten sonra ancak ikinci günün sonunda kalabalığa müdahale edip dağıttı ve olaylara son verdi.

Kapitalistleşmenin yolu yağma
6-7 Eylül olayları, milli burjuvazi yaratma düşüncesinin en keskin şekilde ortaya konmuş hali olarak hatırlanmaya devam ediyor. Kıbrıs tartışmaları üzerinden Rum vatandaşlar hedef olarak gösterilirken, olayların ardından asıl amacın azınlıkların tasfiyesi olduğu anlaşılır. Evleri ve işyerleri yakılıp yıkılan, kendileri şiddete maruz kalan gayrimüslim yurttaşlarımızın geride bıraktığı işyerleri çabucak müslüman iş adamlarına verilirken, özellikle İstanbul'daki gayrimüslim sermaye tasfiye edilmiş oluyordu. Yağmalanan işyerlerinin sadece yüzde 59'unun Rumlara ait olması yaşanan olaylarda sadece Rumların hedef alınmadığı ve gayrimüslimlerin tasfiyesi için uğraşıldığı görüşünü destekliyor. Özellikle saldırganların ellerinde listelerle gezdikleri göz önüne alınırsa bu sistematik saldırıda topyekün bir tasfiyenin amaçlandığı daha net anlaşılıyor.
1942'de yürürlüğe giren Varlık Vergisi, gayrimüslimlerin ekonomideki hakimiyetine son vermek açısından önemli bir adım olsa da 6-7 Eylül'de yaşananlar, çok daha ciddi bir tasfiye operasyonu anlamına geliyor.

(soL - Haber Merkezi)