AKP'liler bu sözleri hatırlatılınca ne diyecek? İşte 10 yıllık ÖYM ikiyüzlülüğü

Bu hafta TBMM gündemine gelecek olan yasa teklifiyle, 10 yılda yaklaşık 200 bin yurttaşı yargılayan Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) kaldırılacak. 2004’te hükümet ÖYM’leri kurduğunda AKP’liler öyle sözler sarf etmişti ki, şimdi tekrar dinleseler yüzleri kızarır... Ya da kızarmaz. Ama en azından kızarması gerekir.

2004 yılında, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek Meclis kürsüsüne çıkarak, “Adil yargılama açısından buna ihtiyaç var, olağanüstü mahkemelere karşıyız fakat ihtisaslaşma diye de bir olay var” demiş, AKP’li Salih Kapusuz gelen tepkilere “hiç de öyle değil çok güzel bir düzenleme yaptık” yanıtını vermişti. Bu sözlerle Başbakan Erdoğan’ın talimatı yerine getirilmiş ve Özel Yetkili Mahkemeler hayatımıza AKP’lilerin oyları ve alkışlarıyla girmişti.

ÖYM’lerin kurulmasının üzerinden geçen 10 yılın ardından mahkemelere ilişkin açıklama yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırarak, bu mahkemeleri tamamıyla Ağır Ceza Mahkemelerine devretmek suretiyle artık bu süreci kapatmış olacağız” dedi.

Yolsuzluk operasyonu sonrasında Erdoğan’ın “süreci kapatalım” dediği bu mahkemeler sadece 7 yılda tam 135 bin 631 yurttaşı tutuklamıştı. Şimdi 10 yıl öncesine dönelim ve AKP’lilerin, ÖYM’lerin kurulduğu gün Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmaları hatırlayalım…

'İnsan merkezli güzellikler...'
3 Aralık 2004’te TBMM Genel Kurulu’na gelen ve Özel Yetkili Mahkemelerin kuruluşunu da içeren düzenleme sırasında AKP adına ilk olarak şimdiki Adalet Bakanı olan Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ söz almış ve şu ifadeleri kullanmıştı:

“Görüşmekte olduğumuz tasarı, on beş günlük, yirmi günlük, bir aylık bir çalışmanın ürünü olarak huzurlarınızda değildir. Bu tasarı, yaklaşık altmış yıllık bir çalışmanın, bir birikimin, bir tecrübenin, bir emeğin, bir kalitenin huzurlarınıza bir demet halinde sunulmasından ibarettir.

“Maddelerin başından sonuna kadar takip ettiğiniz takdirde, Türk Ceza Kanununun içerisinde yer alan insan merkezli güzelliklerin Ceza Muhakemesi Kanunu içerisinde de yer aldığını, paralel değişikliklerin olduğunu çok iyi göreceksiniz. Ceza Muhakemesi Kanunu hazırlanırken, hukuk devletinin temel prensipleri de alabildiğince Ceza Muhakemesi Kanununun içerisine yansıtılmaya çalışılmıştır. Onun için, bu kanun, hukuk devletini, Türkiye'de bulunduğu noktadan bir adım daha ileri götüren bir kanundur.”

Şimdi diyor ki...
Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ÖYM’leri sanki başka bir iktidar kurmuş gibi şu ifadeleri kullandı:

“Yargının içerisinde çifte hatta çoklu yapıyı ortadan kaldırıyoruz. Devlet Güvenlik Mahkemelerini biz kaldırdık. Şimdi yargı içerisinde imtiyazlı gibi o özel mahkeme, özel savcı, özel yargılamayı da kaldırıyoruz. Hukuk devletinin gereği olan bir adımı da hayata geçiriyoruz. Biz DGM’leri kaldıran adımı attık, ardından da özel yetkili mahkemeleri kaldıran adımı attık şimdi de tamamen bu ayrıcalıklıyı yapıyı kaldıran adımları atıyoruz ve Türkiye’de önemli bir demokratikleşme hamlesini gerçekleştiriyoruz.”

Bozdağ’ın 3 Aralık 2004 yılında yaptığı açıklamalardan sadece bir gün sonra, bu kez söz sırası dönemin Adalet Bakanı şimdinin Meclis Başkanı Cemil Çiçek’teydi. Çiçek, Adalet Bakanı olarak mimarlarından olduğu düzenlemeye ilişkin Meclis kürsüsünde şu ifadeleri kullanıyordu:

'ÖYM'ler olağanüstü değil'
“Kamuoyu, Türkiye'de yeni bir olağanüstü mahkeme dönemi başlıyor gibi bir kanaate varabilir. Bu, kesinlikle doğru değil… Olağanüstü mahkemelere karşıyız fakat ihtisaslaşma diye de bir olay var. Hukuka aykırı, hukukun temel kurallarına aykırı, olağanüstü bir dönemi veya olağanüstü mahkeme imajını verebilecek herhangi bir düzenleme yoktur… Yani, böyle bir yasa, özgürlükçü bir yasayla ilgili olarak, sadece içinde iki yerde gizli maddesi geçiyor diye ya da gizli ifadesi geçiyor diye, özgürlükleri kısıtlayan, polis devleti imajını ortaya koyan bir düzenleme yapmadık. Bu yasa güzel bir yasadır ve kendi içinde de tutarlılığı olan bir yasadır.”

Cemil Çiçek, 10 yıl sonra bu kez mahkemelerin kaldırılması gündeme geldiğinde ise şu ifadeleri kullanacaktı:

“Yargının siyasallaşması ya da yargının siyasetin merkezine oturarak belirleyici rol oynaması, o ülkenin başına gelecek en büyük felaketlerden bir tanesidir. Konjonktürel olarak verilen kararlar veya birtakım açıklamalar siyasetin hoşuna gidiyor olabilir ama bu kurumlar, siyasetin merkezine yerleştiği takdirde demokrasiyi yerleştiremezsiniz. Orada demokrasi olmaz.”

Siyasi davaları hep o mahkemelerde gördüler
AKP iktidarı döneminde kurulan ÖYM’lerin yürüttüğü en kritik davalar hiç kuşkusuz Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargâh ve KCK oldu.
Başbakan Erdoğan bugünlerde ÖYM’lerin kaldırılmasını yargının demokratikleştirilmesinin bir adımı olarak sunarken, bu mahkemelerin Gülen cemaatinin bir operasyon unsuru olduğunu vurguluyor. Oysa yukarıda yer alan Meclis tutanaklarından da anlaşılacağı üzere AKP ÖYM’lerin hayata geçtiği düzenlemeyi Meclis Genel Kurulu’nda canla başla savunmuş, yasanın çıkmasında en kritik rolü üstlenmişti.

Şimdilerde “kumpas” sözleri ile yapılan siyasi operasyonlardan kendini aklamaya çalışan AKP kurmayları, kendi kurdukları Özel Yetkili Mahkemeler aracılığıyla yapılan Ergenekon, Balyoz, Odatv, Devrimci Karargah, KCK ve diğer siyasi davaları yapıldıkları dönemde büyük bir hırsla savunmuş, hatta Başbakan Erdoğan operasyonları eleştirenlere karşı kendisini bu davaların “savcısı” ilan etmişti.