Modern köleliği, özel istihdam bürolarını, bölgesel asgari ücreti, taşeronlaşmayı yaygınlaştırmaya hazırlanan ve kıdem tazminatına göz diken AKP sendikal ve örgütlü mücadeleyi baltalamak için elinden geleni yapıyor.
AKP iktidarı bir yandan toplu sözleşme düzenini askıya alıp sendikal özgürlükleri baskılarken diğer yandan ise spor emekçilerinin sendikalaşması ve örgütlenmesi yönünde çağrı yapıyor. Bugün yaptığı açıklamada spor emekçilerinin mutlaka örgütlenmesi gerektiğini vurgulayan AKP hükümetinin Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in sözleri bu ne perhiz ne lahana turşusu dedirtir cinsten. Diğer taraftan sporculara yönelik açıklamalarda bulunan Çalışma Bakanı’nın röportaj verirken eşofman giymiş olmasına karşın sendikalaşmayla ilgili sözleri inandırıcılıktan uzak bulundu.
Ayrıca spor emekçilerine örgütlenmelerini salık veren Bakan Çelik’in, 2010 yılında kurulan Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikası’ndan (Spor Emek-Sen) habersiz olması ise dikkatlerden kaçmadı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mutlak surette spor camiasının sendikalaşması ve örgütlenmesi gerektiğini belirtti. Örgütlü toplumun doğru bir toplum olduğuna değinen Çelik, şunları dile getirdi:
“Örgütlenme, gerek endüstriyel ilişkilerde, gerekse spor camiasında veya çalışma hayatının her alanında olması gereken bir durumdur. Mutlak surette spor camiasının örgütlenmesi gerekiyor. Bunu ben desteklerim. Bu yapılanmanın spor camiasına da hayırlı olacağı inancındayım. Bununla ilgili mevzuatımız müsait. Çok yakın zamanda yeni sendika yasası geliyor. Uzun zamandır değiştirilemeyen yasa. Bununla ilgili mevzuatımız müsait.”
Bakan Çelik ağzındaki baklayı çıkardı
Çalışma yaşamında yalnızca uygulamada değil yasal olarak da taşeron, güvencesiz ve geçici çalışma biçimini yaygınlaştırmayı ve kazanılmış hakları gasp etmeyi amaçlayan AKP hükümetinin Çalışma Bakanı sözlerine devam ederken ağzındaki baklayı çıkarmış oldu.
Bütçenin kara deliği olan SGK açıklarına çare arayan Bakan Çelik, Bakanlık olarak yaptıkları incelemelerde, sosyal güvenlik yönünden birçok sporcunun priminin, aldığı ücretin çok altında, asgari ücretten yatırıldığını gördüklerini ifade etti.
Çelik, ''En azından hak arama adına örgütlenmek son derece doğrudur. Bütün kesimlerin örgütlü olması demek, hak arama açısından veya hak kaybına uğramama açısından önemli. Kayıt dışılığı önleme açısından da önemlidir. Ekonomik ve sosyal güvenlik açısından bakarsanız da böyledir “ şeklinde konuştu.
Türkiye’de yüksek olan kayıt dışı çalışma nedeniyle ödenen primlerin az olmasının SGK bütçesinde yarattığı gelir kaybını önlemeyi amaçlayan Bakan Çelik’in spor emekçilerine sendikalaşın derken aslında az ödenen primleri arttırma gayreti içinde olduğu ise dikkatli gözlerden kaçmadı.
Daha önce yapmış olduğu bir açıklamada SGK bütçe açığını Sosyal güvenlik sisteminin kara deliği olarak niteleyen Bakan Çelik, “Aynı mesleğe sahip kişilerin maaşlarının çalıştıkları yere göre değişiyor. Prim ödemeleri de farklılık gösteriyor. Serbest mesleklerde, spor ve sanat camiasında çok ciddi prim kayıplarının olduğunu tespit ettik. Türkiye'nin en meşhur futbolcularından bir tanesi 'asgari ücretle çalışıyor' gibi gösteriliyor” ifadelerini kullanmıştı.
Sömürünün yoğun olduğu spor sektöründe spor emekçilerinin büyük bölümü sigortasız çalışırken çok az bir kesimin sigortasının yattığı, hatta alt liglerde küçük kulüplerde çalışan pek çok sporcunun maaşsız çalıştığı herkesin bildiği bir sırken sendikal mücadele hayati derecede önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak Çalışma Bakanı’nın sendikalaşmaktan ve örgütlenmekten anladığının yalnızca kayıt altına alınmış, düzenli yatan primler olmasının büyük bir gaf olduğu ise gözden kaçırılmamalı.
Bakan’ın Spor Emek-Sen’den haberi yok mu?
Diğer taraftan, ülkenin Çalışma Bakanı’nın Türkiye’de örgütlü olan Spor Emek-Sen’den habersiz olması ise bir başka garabet.
Bilindiği gibi sporun her dal ve kademesinde görev alan amatör, profesyonel spor emekçilerini bünyesinde barındıran Spor Emek-Sen 2010 yılında kurulmuştu. Sendikanın kurucu başkanı ise Ağustos ayında yitirdiğimiz devrimci spor emekçisi Metin Kurt’tu.
Her ne kadar Çalışma Bakanı’nın haberi olmasa da sermayenin çıkarları doğrultusunda işleyen, vahşi kapitalizmin rekabet ideolojisiyle kuşatılan ve metalaşan spor sektörüne karşı spordaki örgütlenmenin canlandırılmasını, sporcuların alınıp-satılan, kiralanan bir mal olmaktan çıkartılmasını ve sporcuların gerçek durumundan yola çıkarak emeğin öncelikli değer olmasını amaçlayan Spor Emek-Sen mücadelesine devam ediyor.
(soL- Haber Merkezi)