"Hem oradaki koşulları, genel konuları konuşmak için Adli Tıp Kurumu Başkanı İnce'yi ziyaret ettiğini" anlatan Üskül, dün de İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ı ziyaret ettiğini söyledi.

Adli Tıp Kurumu'nun zaman zaman eleştirilere maruz kaldığını da sözlerine ekleyen Üskül, ''Adli Tıp Kurumu, çalışanları görevlerini fedakarlıkla yapıyor. Adli Tıp Kurumu'nun yeniden yapılanması için hazırlıkların olduğunu biliyorum. Bu zaman alacaktır. Yetkilileri rahat bırakmakta yarar var" diye konuştu.

İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a yeni görevi nedeniyle hayırlı olsun dileklerini iletip, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun İstanbul'da karşılaştığı sorunlarla ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Üskül, Münevver Karabulut cinayeti ile alakalı olarak Çapkın'dan bilgi aldığını söyledi. Hüseyin Çapkın ile yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını açıklayan Üskül, "Hüseyin Çapkın, Münevver Karabulut cinayeti zanlısının yakalanması için gereken tüm çalışmaları yapmakta olduklarını ve bundan sonrada yapacaklarını belirtti.

Adli Tıp, Güler Zere için karar verecek
Adana'da Güler Zere'nin tedavi koşullarının uygun olup olmadığını tespit etmek için çalışmalar yaptığını anlatan Zafer Üskül, "Zira bu konuda çeşitli iddialar vardı. Güler Zere'nin şuanda Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde mahkum koğuşunda kalmaktadır. Mahkum koğuşu kurallara uygun olarak inşa edilmiş bir mekandır. Güler Zere ile ilgili olarak elbette bundan sonrası ne olacak sorusu var. Bildiğiniz gibi Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı eğitim üyelerinin verdiği bir rapor söz konusu. Cezanın infazının yerinde olacağı kararına varılan bir rapordur. Bu rapor Adli Tıp Kurumu 3 Numaralı İhtisas Kurulu'nda uygun görülmedi, onaylanmadı. Bu durumda ışın tedavisi sona erdiğinde normal koşullarda hastanın taburcu edilmesi gerekir. Taburcu edilmesi halinde kendisi Elbistan Cezaevi'ne geri gönderilecek." dedi.

"Adli Tıp Kurumu'nun 27 Ağustos'ta Güler Zere hakkında aldığı kararı yeniden değerlendireceğini söyeyen Üskül, "Hasta olan tutuklu ve hükümlülülerin tedavilerinin dışarıda yapılması insanları yaşatmak için doğru olur. Tutuklu ve hükümlüler içinde çok ağır hasta olanların cezalarının ertelenmesi ya da yeniden değerlendirilmesi yaşam hakkı için önem taşımaktadır" açıklmasında bulundu.

(soL - Haber Merkezi)