soL (HABER MERKEZİ) Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu üyeleri dün resmi bir ziyarette bulunmak üzere Ankara'ya geldiler. Aynı gün, Ankara'nın Avrupa'dan bir ziyaretçisi daha vardı. Avrupa Komisyonu Türkiye Masası Şefi Jean Christophe Filori, sanayi ve ticaret konulu bir toplantıya katılmak üzere gelmişti.
Avrupa'dan temsilciler hafta boyunca arka arkaya Türkiye'ye ziyaretlerde bulunmaya devam edecekler. Bugün Avrupa Parlamentosu'ndan bir heyetin İstanbul'da "karakollarda meydana gelen işkence olaylarını incelemek" üzere İstanbul'a gelmesi bekleniyor. Yarın da AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu üyelerinin iki günlük bir toplantı için Ankara'ya geleceği söyleniyor.
"Yerel seçimler bahane olamaz"
AB yetkilileri Türkiye'ye gelmeden yaptıkları açıklamalarla, ziyaret amaçlarının, AB reformlarında yavaş davranan AKP hükümetine "ayar yapmak" olduğunu gösterdiler. Heyetten bir yetkili, açıklamasında, "AB reformlarının" yavaşlamasını eleştirerek, "Türk hükümeti, yerel seçimleri bahane ederek AB yolunda reform yapmama lüksüne sahip değil. İzmir'deki bir belediye başkanının seçimi ile kamu ihaleleri yasası arasında hiçbir bağlantı yok. Türkiye yerel seçimleri bahane ederek reform yapmıyorsa, çok üzücü bir durum. Çünkü AB'de her sene bir yerel veya genel seçim oluyor" dedi. AB yetkilileri, hükümete, reformların yapılmadığı takdirde 2009 yılında hiçbir başlığın müzakereye açılamayacağı uyarısında bulunacaklarını da belirttiler.
AB'nin herkese verecek aklı var
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu heyeti, dün Ankara'da milletvekilleriyle yaptıkları görüşmelerde her zamanki gibi Kürt sorununu gündeme getirdiler. AB'nin Türkiye'ye akıl vermeyi sevdiği konuların başında gelen Kürt sorununda, Avrupa Parlamentosu üyeleri, AKP'li vekillere olduğu kadar DTP'lilere de "nasihatlerde bulundular".
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanvekili olan Mehmet Ceylan'ın, Güneydoğu'da yaşanan sıkıntıların "ekonomik geri kalmışlıktan" kaynaklandığını, bunun nedeninin ise "bölgenin dağlık olması, ulaşım imkanlarının azlığı ve son 30 yıllık terör hadisesi" olduğunu, Türkiye'nin "Kürt sorunu" değil "terör sorunu" olduğunu söyleyerek kendilerini ikna etme çabalarına karşı, AP üyeleri, "Sadece terörizmle bağlı olmayan bir Kürt sorunuyla alakalı da bilgiler geldi bize. Çünkü konu sadece, bölgenin geri kalmışlığı ve sosyal, ekonomik sorunlar olmuş olsaydı, o zaman Türk hükümeti kültürel konularda, televizyonda Kürtçe yayın konusunda birşeyler yapmazdı" yanıtını verdiler.
AP üyeleri DTP'lilere de "Kürt sorunu ile terörizm arasında çok net ve kesin bir çizgi çekme", "kendi halkları için somut çalışmalarda bulunma", "Abdullah Öcalan ile aralarına mesafe koyma" gibi önerilerde bulundular.