Ne koşu yaptı şu 2014!

Burçak Özoğlu

Blog: Spor

Adettendir, biz de yılın sonuna geldiğimiz şu günlerde bir geçmiş yıl değerlendirmesi yapalım. 2014 ağır bir yıldı takdir edersiniz, ben yine sadece koşuyla sınırlı kalayım ve sizlere tamamladığımız yıldan birkaç koşu öyküsü anlatmakla yetineyim.

Anlatacaklarımın ortak yanı başarı öyküleri olmaları, ama sadece alınan madalyaları kırılan rekorları yazmak niyetinde değilim. Bu tür listelemelere basit bir aramayla erişilebilir zaten. Ben, ya hiç görünür olmamış ya da görünür olmuş ama kıyısında köşesinde bir başka öykü saklamış örnekler seçmeye çalıştım.

Yolda

Yol koşuları çoğunluğu asfalt zeminli yollarda geçen koşulardır ve bir yandan da uzun mesafeli yarışlar anlamına gelir. 2014 yılının bu alanda en önemli başarısı Eylül ayında koşulan Berlin Maratonunda dünya rekorunun kırılması oldu. Kenyalı Dennis Kipruto Kimetto, 2:02:57 ile bir önceki yıl yine Kenyalı Wilson Kipsang’ın yine Berlin Maratonunda 2:03:23 ile sahip olduğu rekoru 26 saniye ile geçerek ünvanı kazandı. Maraton mesafesinin, yani 42 kilometre 195 metrenin, 2 saatin altında koşulabileceği günlere bir miktar daha yaklaştık.

Uzundan da uzun mesafe koşuları da var! Ultra maratonlar, genellikle 50 km. ve üzeri mesafelerde yolda ya da patikada düzenlenen koşu yarışlarıdır. Bu en uzun yol koşularının en eskisi olarak kabul edilen ve en “mesaj kaygılısı “olarak bilinen etkinlik ise Güney Afrika’daki Comrades Marathon, yani “Yoldaşlar Maratonu”. 1921 yılından beri düzenlenen 89km.’lik bu koşuya her yıl dünyanın her yerinden binlerce insan katılıyor. “Mesaj kaygısı” dediğim şey, isminde vurgulanan yoldaşlık, kardeşlik, paylaşım vurgularının yanısıra, Nelson Mandela ile tanıdığımız hümanist ubuntu felsefesinin yaygınlaşması için çaba gösteren bir etkinlik oluşu. Yoldaşlar Maratonunda bu yıl önemli bir başarı öyküsü vardı. Kadınlarda son 10 yıldır koşuyu Rus Elena ve Oleysa Nurgalieva kardeşler kazanıyordu, bu yıl ilk defa İskoç Ellie Greenwood, kızkardeşleri beş dakika ile geçti ve 6 saat 18 dakika 15 saniye ile birinci oldu! 2014 yılı Greenwood için başarılarla devam etti ve Comrades başarısının üstüne, Doha’da gerçekleşen 100km ultra maraton dünya şampiyonasında da birinciliği kazandı.

Pistte

Atletizm dünyası daha çok pist koşuları ile gündeme gelir. 2014 yılı için pistten iki örnek öyküm var sizlere. İkisi de bu yıl Zürih’te düzenlenen Avrupa Atletizm Şampiyonasından. İlk öykü çıplaklık ve şiddet öğeleri içeriyor, önceden uyarayım! Erkekler 3000 metre engelli koşusu finalinde son 100 metreye açık ara önde giren Fas asıllı Fransız atlet Mahiedine Mekhissi-Benabbad, zafer sevincini biraz erken kutlamaya karar verip formasının üstünü çıkarıyor, ağzına alıyor ve koşuyu üstü çıplak bir pozisyonda finiş çizgisini geçerek tamamlıyor. Heyecanlı atletin yarış kurallarına aykırı bu davranışı olay anında hakemlerden sarı kart görmesine neden oluyor. Ancak bununla da kalmıyor, 4. ve 5. sıradaki İspanyol atletlerin itirazı sonucu madalyası geri alınıp koşudan diskalifiye ediliyor. Bu ceza Mahiedine’i daha da hırslandırmış olmalı, atlet birkaç gün sonraki 1500 metre yarışında yine büyük bir başarı gösteriyor ve birinci oluyor. Bu kez, üstünü başını açmadan sadece gözleriyle öfke saçarak madalyasını alıyor! Mekhissi-Benabbad’ın geçmişini bilmeden bu olayı sporcunun bir anlık zafer heyecanına bağlamak mümkün. Oysa atletin geçmişi karanlık! 2012 yılındaki Avrupa Şampiyonasında yine 3000 metre engelli koşusunu birinci bitirip madalyayı aldıktan sonra şampiyona maskotu Abby’nin üzerine yürüyüp tartaklıyor. Üstelik küp şeklindeki maskot maketinin içerisinde 14 yaşında bir kız çocuğu varken! Aslında Mekhissi-Benabbad bunu hep yapıyor, 2010 yılında Barcelona’da yine bir maskot tartaklamışlığı, 2011 yılında takım arkadaşı ile pistte yumruklaşmışlığı var!

Pistten ikinci öykümüz daha iç açıcı! 41 yaşındaki bir annenin başarı öyküsü. Zürih’te bu yıl Britanyalı Jo Pavey, 10 bin metre koşusunda müthiş bir performans ile birinciliği kazandı. Üstelik başarısı sadece kazandığı madalya ile de sınırlı değildi. Pavey, 41 yaşında ikinci çocuğu henüz 10 aylık iken, yarıştığı atletlerin bir kısmının yaşı onun 24 yıllık spor yaşamına yetmiyorken bu madalyayı kazandı. Bu madalyayı özel kılan şey, bunun bir mucize ya da bir sürpriz olmayıp, yıllar süren kararlı ve disiplinli bir sürekli başarı öyküsü olması.

Dağda

Koşmak her yerde mümkün demiştik, yol ve pist dışındaki koşulardan, yani dağlarda tepelerde yapılan koşulardan da iki 2014 başarısı aktarayım.

Dağlarda, 2000 metre üzeri irtifada, metrelerce yükselerek yani tırmanarak koşulan yarışlara “sky” yani “gök” koşular deniyor. Güzel adlandırma değil mi? Bu yıl erkeklerde “Skyrunner” Dünya Şampiyonasında tek başına bir kişi bütün ünvanları topladı. İspanyol koşucu Kilian Jornet, hem “Dikey Kilometre (VK)”, hem “Sky” (en az 2000 metre tırmanış içeren 15-45km’lik dağ koşuları) hem de “Ultra Sky”  (en az 2000metre tırmanış içeren 45km ve üzeri dağ koşuları) kategorilerinde şampiyon oldu. Jornet’nin “sky” koşuları ve diğer patika ultra maratonları dışında bir de yüksek dağların zirvelerine en kısa süre rekorlarını denediği bir projesi var. Dünyanın en yüksek zirvesi Everest’in de arasında olduğu yedi dağın en hızlı tırmanışlarını hedefleyen bu projede Kilian beş hedefini gerçekleştirdi bile. Ancak bu projenin tatsız bir de öyküsü var. Daha henüz başında, 2012 yılında Jornet’nin takım arkadaşı Stéphane Brosse, Alplerdeki Mont Blanc koşularında, üzerinde durduğu bir kar balkonunun kırılıp kopması sonucunda düşerek hayatını kaybetti. Bu acı başlangıcın üzerine sanırım bu hedefleri tamamlamak Kilian için birer rekor derecesinden fazla anlam kazandı.

Dağlardan tepelere inersek, 2014 yılında bu kez İngiltere’de bir süre rekoru kırıldı. İngiltere’nin kuzeyindeki Göller Bölgesinde, 214 tepeyi kapsayan 518 km’lik bir koşu Steve Birkinshaw isimli bir amatör koşucu tarafından 6 gün 13 saatlik bir zamanla tamamlandı. Böylece 27 yıl önce koşulmuş 7 gün 1 saatlik Joss Naylor’un rekoru kırılmış oldu. Bu koşunun ne anlama geldiğini şöyle anlatayım, ardı ardına 12 tane maratonu, her gün Everestin tepesine çıkıp inecek kadar bir tırmanışla 6 günde tamamlamak! Birkinshaw profesyonel bir atlet değil, Newcastle Universitesinde bir akademisyen. Koşusunun organizasyonunda, ailesi arkadaşları ve yerel koşu kulüpleri gönüllü yer aldılar. Bu koşunun da hüzünlü bir öyküsü var. Birkinshaw genç yaşında MS hatası olan kızkardeşi için bu koşuyu gerçekleştirdi, MS duyarlılığı için kampanyalar başlattı, gönüllü topluluklarını koşusuna kattı.

Aramızdan

2014 yılı dünyada, yolda pistte dağda işte böyle öykülerle geçti. Ama bizim içimizde, aramızda da isimsiz bir çok başarı öyküsü yaşandı elbette. Uzun yıllar sonra koşmaya geri dönenler oldu; bu yıl içerisinde kendi hız rekorlarını kıranlar oldu; hayatlarının en uzun koşusunu tamamlayanlar oldu; koşmaya karar verenler oldu; koşu da neymiş diye ilgilenenler oldu. Her biri ayrı şampiyondur!

Ama galiba en güzeli bu blog oldu! 2014’te soL portalda “koş(u)” başladı!..