Sağlığın ticarileştirilmesine karşı eylem günü

Akif Akalın

Blog: Sınıfın Sağlığı

Geçtiğimiz hafta Belçika, Fransa, İspanya ve Yunanistan başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde Sağlığın Ticarileştirilmesine Karşı Eylem Günü çerçevesinde Brüksel’de merkezi bir eylem örgütlenirken, diğer Avrupa şehirlerinde sağlık kurumlarında eylemler ve etkinlikler düzenlendi.

Brüksel’deki program sabah 10’da bir basın toplantısıyla başladı, 11 – 13 saatleri arasında Avrupa’da sağlığın ticarileştirilmesi ve buna karşı eylemler üzerine bir konferans düzenlendi ve konferansın ardından 14 – 16 saatleri arasında yürüyüş yapıldı.

KAMUNUN SAĞLIKTAN ÇEKİLME SÜRECİ

Sağlığın bir insan hakkı olarak görülmeye başlaması ve toplumun (kamunun) bireylerinin sağlıklarından sorumlu olması düşüncesi oldukça yeni bir düşüncedir. Tarih boyunca sağlık hizmetleri yalnızca egemen sınıflara (saraylara, soylulara ve orduya) hizmet sunacak şekilde örgütlenmiş, geniş halk yığınları bu hizmetlerden ancak ödeme güçleri ölçüsünde yararlanabilmişler, çoğu kez geleneksel yöntemlerle kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalmışlardır.

Sağlık hizmetlerinin “devlet” tarafından herkese eşit ve ücretsiz olarak sunulması düşüncesi tarihte ilk kez Avrupa’da 1848 Ayaklanmaları sürecinde ortaya çıkmış, Paris Komünü’nde kısmen yaşama geçirilmeye çalışılmış ve 19. yüzyılın sonlarında bütün işçi sınıfı partilerinin sağlık programlarına girmiştir. 1917 yılında kurulan ilk işçi devleti, iktidarının ilk günlerinde bu program çerçevesinde sağlık hizmetlerini sosyalleştirerek, Sovyet yurttaşlarının sağlığını bir devlet yükümlülüğü olarak kabul etmiştir.

Yirminci yüzyılın ortalarında dünyanın üçte birinde iktidara gelen emekçiler, sağlık hizmetlerini kendi ülkelerinde bir “devlet” hizmeti olarak örgütlerken, sermaye egemenliği altındaki ülkelerde işçi sınıfının mücadelesiyle bu alanda kısmi kazanımlar elde edilmiş ve başta İngiltere olmak üzere bir dizi kapitalist ülkede devlet sağlık alanında sorumluluk almak zorunda kalmıştır. Sağlığın neredeyse tamamen bir ticari etkinlik olarak örgütlendiği ABD dahi Medicare ve Medicaid gibi kamusal kurumlar örgütlemiştir.

Yirminci yüzyılın sonuna doğru işçi sınıf hareketinin gerilemesi ve sosyalizmin çözülmesiyle birlikte sermaye hükumetleri emekçilere sağlık alanında vermek zorunda kaldıkları ödünleri geri almaya başlamışlar ve Dünya Bankası eliyle dünyaya “sağlık reformlarını” dayatmışlardır. Başlangıçta geri bıraktırılmış ülkelere dayatılan reformlar, giderek gelişmiş ülkelerde de uygulanmaya başlamış ve 21. yüzyılda dünya üzerinde Küba dışında yurttaşlarına sağlık hizmetlerini kamusal bir hizmet olarak sunan bir ülke kalmamıştır (Kuzey Kore hakkında yeterli bilgimiz olmadığından bu ülkeyi örnek gösteremiyoruz). 

Sağlık reformlarının ana teması devletin sağlık alanından çekilmesi ve sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması (sağlıkta piyasa mekanizmalarının egemen olması), ticarileştirilmesi (sağlığın ticaretin konusu haline getirilmesi), özelleştirilmesi ve kuralsızlaştırılmasıdır.

Geçtiğimiz yüzyılın son yıllarında başlayan bu süreç henüz tamamlanmamıştır. Dünyanın bütün coğrafyalarında işçiler ve emekçiler geçmişte elde ettikleri kazanımlarını korumak için mücadele etmekte, sağlık reformlarının yaşama geçirilme düzeyini tek tek ülkelerdeki işçi sınıfının bilinç ve örgütlülük düzeyi belirlemektedir. Türkiye gibi işçi sınıfının bilinç ve örgütlülüğünün görece düşük olduğu ülkelerde kamu sağlık hizmetlerinden hızla çekilirken, işçi sınıfının göreli güçlü olduğu coğrafyalarda süreç oldukça yavaş ilerlemektedir.

SALDIRININ BOYUTLARI

Mali sermaye, sanayi sermayesi ve uluslararası şirketler toplumların sağlık hakkına karşı küresel ve kapsamlı bir saldırı başlatmışlardır. Bu saldırının biçimi ülkeler arasında değişkenlik göstermekle birlikte esas olarak üç mekanizma üzerinden yürütülmektedir:

1. Toplumun temel gereksinimlerini karşılamak için gerekli kaynakların kısılması

2. Sağlığın özel sektöre (sigorta şirketleri, özel hastaneler vb) açılması ve kamu sağlık kurumlarının özel sektör mantığıyla işletilmesi

3. Dayanışma mekanizmalarına karşı risklerin bireyselleştirilmesinin öne çıkartılması

Avrupa ülkelerinde sağlık sistemleri ulusal düzeyde ve AB düzeyinde kemer sıkma tedbirleri gibi politikalarla ve serbest ticaret anlaşmalarıyla zayıflatılmakta ve sağlığı doğrudan etkileyen sosyal, çevresel ve tarımsal standartlar üzerine ağır yükler getirmektedir. Bu politikalarla sağlık bakımının niteliği düşerken, sağlık bakımına erişim güçleşmektedir.

Sağlık sektöründe ücretler azaltılmakta, çalışma koşulları ağırlaştırılmaktadır. Geçmişe göre daha az ücret karşılığında daha fazla çalıştırılmaya zorlanan sağlık emekçileri arasında huzursuzluk Avrupa çapında yaygınlaşmıştır.

En önemlisi sağlığın toplumsal belirleyicilerinde hızlı bir kötüleşme yaşanmaktadır. Yoksulluk ve işsizlik (özellikle genç işsizliği) tırmanırken, eğitimin niteliği azalmakta, beslenme bozulmakta, genel hijyen ve çevresel şartlar kötüleşmektedir. Bu olumsuzlukların kısa sürede sağlık göstergelerine yansıması kaçınılmazdır.   

Aşağıda Avrupa ülkelerinde en sık görülen sağlık ve sosyal bakım hizmetlerinin piyasalaştırılma, ticarileştirilme, özelleştirilme ve kuralsızlaştırılma biçimleri ve bunların gerçekleştirilme mekanizmaları ile genel eğilimler özetlenmiştir (Sağlıkta Ticarileştirmeye Karşı Avrupa Ağı).

BİÇİMLER

Sağlık ve sosyal bakım hizmetlerinin piyasalaştırılma, ticarileştirilme, özelleştirilme ve kuralsızlaştırılma biçimleri şöyle sıralanabilir:

 

1. Başta destek hizmetler olmak üzere kimi hizmetlerin (temizlik, güvenlik, bilişim, yemek, laboratuvar vb) kurum dışından sağlanması

a. Destek hizmetlerinin özel taşeron şirketlerden satın alınması

b. Destek hizmetlerinin özel şirketlere tamamen devredilmesi

 

2. Sağlık ve sosyal hizmetlerin quasi-market (yarı-piyasa) üzerinden özel hizmet sağlayıcılara delege edilmesi

a. Kar amaçlı ticari girişimler

b. Kar amacı gütmeyen örgütler

 

3. Kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi

a. Mali pazarlar yoluyla sermaye maliyetlerini finanse edebilmek için formel özelleştirme

b. Sağlık ve/veya sosyal hizmeti özel sektörden satın alma şeklinde maddi özelleştirme

c. Sözleşmeli/kurumsal Kamu – Özel Ortaklıkları

 

4. Yeni kamu yönetimi: kamuda özel sektör yönetim mekanizmalarının kullanımı (performans sistemi, kalite reytingleri, hizmet niteliği yerine fiyatı önceleyen rekabetçi seçim ölçütleri kullanımı vb)

 

5. Hizmet sunucu ve/veya hizmet kalitesi üzerinde kullanıcı seçimi mekanizmasının kullanımı

a. Kişisel bakım ve ev hizmetleri için hizmet makbuzları

b. Özellikle engellilerin bakımı alanında kişisel bütçeler

c. Daha nitelikli hizmet veya hizmetlere daha hızlı erişim için ödemeler

MEKANİZMALAR VE GENEL EĞİLİMLER

1. Sağlık ve sosyal hizmetler için kamusal harcamaların kısılması veya dondurulması (özellikle ücretler/maaşlar, tedavi gideri hacmi, yatırım düzeyi ve farmasötik ürünler üzerine etkiyle)

2. Dayanışmaya dayalı finansman mekanizmalarının genel veya özgün vergiler ya da sosyal katkılar yoluyla altının oyulması ve sosyal risklerin bireyselleştirilmesi veya özgül risklerin/davranışların kapsam dışına çıkartılması yoluyla risklerin özelleştirilmesinin arttırılması

3. Bütçe sorumluluğunun ulusal düzeyden bölgesel veya yerel düzeye desentralizasyonu/bölgeselleştirilmesi. Bütçesel ve yönetsel sorumluluğun SGK gibi özgül kamusal kurumlar kurularak parçalı hale getirilmesi

4. Vergi indirimi/muafiyeti gibi mali düzenlemelerle özel yatırımların sağlık bakımına çekilmesi ve/veya kar amaçlı hizmet sunucuların sağlık ve sosyal hizmetlere çekilmesi

5. Sosyal diyalog yapıları, toplu sözleşmeler, iş konseyi gibi işyeri temelli temsil yapılarıyla sağlık ve sosyal hizmet kurumlarının/hizmetlerinin kapsamının ve/veya sağlık emek gücünün azalmasına yol açan özel sektör genişlemesi (bunun ücretler, çalışma koşulları, hizmet niteliği, mesleki sağlık hizmetleri üzerinde olumsuz etkisi vardır)

6. Yüksek kullanıcı ücretleri veya sağlık maliyetlerinin sigorta sistemleri tarafından karşılanan kapsamın daraltılması yoluyla hastaların/kullanıcıların cepten ödemelerinin artması, önleyici hizmetler, tıbbi tedavi, rehabilitasyon, ilaçlar, tıbbi cihazlar vb maliyetlerinin daha büyük kısmının hastalara yüklenmesi.