Hayaliniz yoksa yoksunuz

Akif Akalın

Blog: Sınıfın Sağlığı

Hafta sonu yine seçim var. İnsanlar sanki 31 Mart hiç olmamış, yaşanmamış gibi sandıklara gidecek, oy verecek. Verecek mi? Muhtemelen. Belki vermeyenler de çıkar. Kim bilir? 

Peki, ya seçimin sonucu yine “istendiği” gibi çıkmazsa ne olacak? Bu sorunun yanıtını kimse konuşmuyor ve tartışmıyor. İnsanlar bu sorunun yanıtını tartışmaktan korkuyor. Çünkü ellerinde sadece seçim kalmış, o da giderse ne olacak? 

Fakat bence bunlardan daha önemli başka bir şey var: insanların hayallerinin teslim alınması. İnsanların hayalleri seçime giren “iki” adayla sınırlanmış. Başka bir seçeneğin “hayali” dahi yasak. Diğer adaylar “fasulyeden” oynuyor…

“Gerçekçi” olanlar, “durum budur” diyor, “ya birini, ya da diğerini seçeceksin”. Bundan kaçış yok. Hatta kaçmaya kalkmak dahi, diğer adayın hesabına yazılıyor. Kapana kısılmış durumdasın: “no way out”!

Bazıları “ilkesel” olarak hayal kurmaya karşı olmamakla birlikte, “şimdi hayal kurma zamanı değil” diyorlar. Peki, hayal kurma zamanı ne zaman gelecek? Gelecek mi? Ben kendi adıma 60 yaşıma geldim, bu arkadaşların bugüne kadar bir kez “haydi bu sefer de hayal kuralım” dediklerini duymadım. Fakat yiğidi öldür ama hakkını ver: “ilkesel” olarak hayale karşı değiller…

Peki, sosyalistler “gerçekten” ne istiyor? Nasıl bir dünya hayal ediyor, nasıl bir dünyada yaşamak istiyorlar? Eskiler “ehven-i şer” derdi, kötünün iyisi… Sosyalistler “şimdilik dahi olsa” kötünün iyisine razı olmayı içine sindirebilir mi? İnsanlara “kötünün iyisine oy verin” diyebilirler mi? 

Meşhur deyiştir: “kendi ajandası olmayanlar, başkalarının ajandasının parçası olurlar”. Bugün tam da bu oluyor. 

Oysa bir sosyalist için “belediye” demek, “sağlık” demektir. Sağlığın istisnasız bütün sosyal belirleyicileri, belediyelerin görev alanına girer. Temel belediye hizmetlerinin istisnasız hepsi sağlıkla doğrudan ilgilidir. Başta temiz içme suyu temini, kanalizasyon, atıkların güvenli bir şekilde uzaklaştırılması olmak üzere, sağlığın temel altyapısını belediyeler kurar.

Eğer bir lokantada zehirlenmekten korkmadan yemek yemek istiyorsanız, çarşıdan – pazardan aldığınız gıdaların güvenliliğinden emin olmak istiyorsanız, belediyenize ilişkin ajandanız olması gerekir. Olası bir depremde oturduğunuz yerin başınıza çökmemesi, belediyenizin sizin yaşamınıza ne kadar önem verdiğiyle ilişkilidir. 

Tabii, bunları boş verip, filanca kazanırsa erkeklerin yüzdüğü havuzlara kadınları da sokup sokmayacağını veya belediye tesislerinde içkiyi serbest bırakıp bırakmayacağını da tartışabilirsiniz. Eğer “hayalleriniz” bu kadarına yetiyorsa, diyecek başka laf kalmaz elbette.

Yenilmek, esir düşmek değil de, şairin dediği gibi, bütün mesele “teslim olmamakta”. Çünkü hayalleriniz yoksa siz de yoksunuz.