Çanakkale’de toplumcu sağlık girişimi

Akif Akalın

Blog: Sınıfın Sağlığı

Geçtiğimiz hafta sonu Çanakkale Tabip Odası’nın (ÇTO) misafiri olarak Çanakkale’de iki “Toplumcu Sağlık Söyleşisi” yaptık. Söyleşilerden biri “Sağlıkta Memnuniyet”, diğeri “Sağlığın Toplumsal Belirleyicileri” üzerineydi. Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde başlattığımız söyleşilerin yaygınlaşması ve sağlıkta “toplumcu” yaklaşımın daha çok tartışılmaya başlaması gerçekten çok sevindirici.

Sağlığa “toplumcu” yaklaşım, sağlığın ve tıbbın sermayenin gereksinimlerine göre değil, toplumun ve dolayısıyla toplum içinde ezici bir çoğunluk olan emekçilerin gereksinimlerine göre örgütlenmesidir.

Sermaye için sağlık ve tıp, üzerinden kar edebileceği ve kendisini yeniden üretebileceği bir alan olarak görüldüğünden, sermaye aslında sağlıkla değil, “hastalıklarla” ilgilenir. Sermayenin sağlık üzerinden kazanç sağlayabilmesi için ortada sağlığın değil, tıbbi sanayi kompleksin, ilaç şirketlerinin, tıbbi teknoloji endüstrisinin, sigorta şirketlerinin ve hastane zincirlerinin nesnesi olan “hastalığın” olması gerekir. Sermaye “sağlıklı birey” üzerinden ilaç, tıbbi teknoloji, ek poliçeler ve hastane hizmeti satamaz.

Oysa toplumun ve emekçilerin talebi “sağlıktır”, sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmaktır. Bu nedenle toplumun gereksinimlerini öne çıkartan “toplumcu” yaklaşım, insanlar hasta olduktan sonra onları “tedavi etmeye” çalışmak yerine, insanların sağlıklı olması ve sağlıklarını sürdürebilmesi için gerekli olan “önleyici” hizmetlere öncelik verir. Kuşkusuz bu tedavi hizmetlerinin reddedilmesi anlamına gelmez, aksine insanlara sağlık hizmeti götürmek için onların hastalanmalarını beklememek anlamına gelir.

BİSİKLETE BİNMEK YAŞAMI UZATIYOR, KALİTESİNİ ARTTIRIYOR
Çanakkale Tabip Odası bu yıl 14 Mart etkinliklerinin ana temasını “İnsancıl Sağlık” olarak belirlemiş. Oldukça kapsamlı olan uzun soluklu program içinde sağlığa toplumcu yaklaşımın çok güzel örnekleri bulunuyor. Bunlardan biri de 8 Mart 2015 tarihinde düzenlenen “Şehir İçi Bisiklet Turu”. “Doğamız için, sağlığımız için birlikte bisiklete binelim” sloganıyla örgütlenen bisiklet turu, insanların bisikleti bir “ulaşım aracı” olarak benimsemeleri özendirilmeye çalışılıyor.

Oja ve arkadaşlarının son yıllarda yayınlanan, bisiklete binmenin sağlık üzerine etkilerini değerlendirdikleri bir makalede, bisiklet kullanmanın çocuklar ve ergenlerin dolaşım ve solunum sistemlerinin gelişimi üzerinde olumlu etkileri bulunduğu, düzenli olarak bisiklet kullananlarda kardiyovasküler risk faktörlerinde iyileşme saptandığı ifade edilmektedir. Çalışmalar bisiklete binme ve sağlık arasında bir doz-yanıt ilişkisi ortaya koymaktadır. Her gün bisiklete binenlerde mortalitenin, kardiyovasküler hastalık ve kalın bağırsak kanserine yakalanma olasılığının, aşırı kilo ve obezite riskinin azaldığı gösterilmiştir (1).

Şüphesiz sağlık son tahlilde “yaşam” demektir. Bu bağlamda bisiklete binmenin “bütün nedenlere bağlı ölümlerde” (all-cause mortality) bir azalma sağlaması çok önemlidir. Bisiklete binme arttıkça, “vakitsiz ölüm” olarak tanımlayabileceğimiz ölümlerde anlamlı bir azalma meydana gelmekte, diğer bir deyişle bisiklet yaşama yaşam katmaktadır. Hartog ve arkadaşlarına göre arabasını terk edip bisiklet kullanmaya başlayanlarda kişi başına kazanılan yaşam süresi ortalama 8 (SEKİZ) aydır (2).

BİR HASTANE DAHA MI AÇALIM, BİSİKLET YOLU MU YAPALIM?
Sağlık dendiğinde akla “hastalıkların” geldiği kapitalist toplumlarda bu sorunun yanıtı çoğunlukla “hastane” olmaktadır. Sermaye hükumetleri, toplumları sağlık sorunlarının çözümünün daha çok hastane açmaktan, daha çok sağlıkçı yetiştirmekten geçtiğine inandırmakta ve yatırımlarını sermayenin talepleri doğrultusunda tedavi hizmetlerine kaydırmaktadır. Oysa şehir içinde insanların bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanabilecekleri olanakların sağlanması (kuşkusuz diğer sağlıklı şehir planlaması tedbirleriyle birlikte), bir şehirdeki hastane ve tedavi hizmeti gereksinimini önemli ölçüde azaltabilir. Şüphesiz “hastane yerine bisiklet yolu” talebinin toplum içinde taban bulabilmesi için, toplumun sağlık konusunda “bilinçlendirilmesi”, birçok bilimsel çalışmayla ortaya konan gerçeklerin toplumun bilincine çıkartılması gereklidir. İnsanların hükumetlerden daha fazla hastane değil, daha çok bisiklet yolu açmasını talep etmesinin sağlanması için bu gerçekler somut kanıtlarla ortaya konmalıdır.

Sermaye olası bütün araçları (eğitim, medya, iletişim vb) kullanarak toplumu sağlık konusunda sürekli “yanlış bilinçlendirmekte” ve toplum içindeki yanlış inanışların sürekli olarak kendini üretmesine, pekişmesine zemin hazırlamaktadır. Sağlık sorunlarının çözümünü “yeni” geliştirilen ilaçlarda ve tedavilerde arayan bir toplum yaratılmaya çalışılmaktadır. Oysa özellikle kronik hastalıklarda hiçbir ilaç veya tedavi hastaların “iyileşmelerine” yardımcı olmamakta, yalnızca hastalıkların belirtilerinin ve bulgularının hafiflemesine, insanların hastalıklarıyla birlikte daha uzun yaşamalarına yardımcı olmaktadır. Diyabet, koroner kalp hastalıkları, astım gibi birçok durumda sermayenin sunduğu seçenekler illüzyondan başka bir şey değildir. Bu hastaların çok büyük bir çoğunluğu, fiziksel etkinliklerini biraz daha arttırarak, birkaç kilo vererek, diyetlerine dikkat ederek, tütün kullanmayı bırakarak, sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyerek sermayenin dayattığı tıbbi tedavilerden çok daha fazla yarar görecektir. 

Geçtiğimiz yılın son aylarında İstanbul’da başlatılan ve daha sonra Türkiye’nin çeşitli büyük merkezlerine yayılan Toplumcu Sağlık Söyleşileri’yle toplum içinde toplumcu bir sağlık bilincinin oluşturulmasını amaçlamaktadır. Toplumun her kesiminden insanları sağlık sorunları çevresinde ve kendi sağlık sorunlarına kendilerinin sahip çıkması perspektifiyle bir araya getirmeyi amaçlayan bu söyleşilerde güncel sorunlar tartışılmaktadır. Toplumun genel sağlık düzeyini yükseltecek ve insanların daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olacak toplumsal girişimler ve deneyimler paylaşılmaktadır.

Bu hafta sonu Cumartesi günü saat 15.00’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi Ruhi Su Salonu’nda beşincisi gerçekleştirilecek olan söyleşilerin konusu Aile Hekimliği veya “Vatandaş Aile Hekimliğinden Ne bekliyor?” Toplumun sağlık sistemiyle ilk temas noktası olan birinci basamağın toplumun gereksinimlerine göre nasıl örgütlenebileceği tartışılacak. Katılımınızı ve katkılarınızı bekliyoruz.


Kaynaklar

1. Oja, P. ve ark. (2011). Health benefits of cycling: a systematic review. Scandinavian J. Med. Sci. Sports, 21(4): 486 – 509.

2. de Hartog ve ark. (2010). Do the Health Benefits of Cycling Outweigh the Risks? Environ Health Prospect, 118(8): 1109 – 1116.