Bakan Eroğlu uçuşa geçti!

Yusuf Yavuz

Blog: Serbest Kürsü

Bir zamanlar ordu bünyesinde kurulan mühendis kıtalarıyla aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelere baraj projesi ihraç eden ABD, kendi topraklarındaki barajları birer birer yıkıp, nehirleri milyarlarca dolar para harcayarak restore ediyor. Ancak ABD’nin baraj fikrini ihraç ettiği ülkelerin başında gelen Türkiye kendi ayağına kurşun sıkarcasına Anadolu coğrafyasının bütün dengesini bozan baraj ve göletler inşa etmeye devam ediyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, seçim öncesinde toplu açılış törenine katılmak için geldiği Isparta’da, GAP projesinin bir benzeri olarak Akdeniz Gelişim Projesi (GEP) hazırladıklarını belirterek, bu kapsamda 266 baraj ve gölet, 440 sulama tesisi, 850 dere ıslahı gibi projeleri içeren toplam 3 bin 725 tesis yapılacağını söyledi. 

‘AFYON’DAN KAYMAKLI LOKUM GETİRECEK HALİM YOKTU’
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, bakanlığının olanaklarını kullanarak hazırlanan yüksek bütçeli açılış ve ‘müjde verme’ törenlerini sürdürüyor. Seçim öncesinde toplu açılış törenine katılmak üzere Isparta’ya gelen Bakan Eroğlu, Valilikte düzenlediği basın toplantısında mizahçıları aratmayan üslubuyla yaptığı konuşmada, “Buraya gelirken Afyonkarahisar'dan kaymaklı lokum getirecek halim yoktu. Buraya heybem dolu yatırımlarla geldim. Buraya 60 müjde verdim daha önce. Birçoğu yapıldı. Bu kez de 16 müjdeyle geldik. 60 artı 16 toplamda 76 müjdeyle geldim. Isparta tarihinde bu görülmemiş rakamdır. Bu sefer gelen yatırım miktarı 142 milyon lira. 1.5 yılda 76 müjde ve toplamda yarım katrilyondan fazla yatırımla buraya gelmişiz. Dere ıslahları, baraj inşaatları, taşkın koruma tesislerinin temelini atacağız. Yine bu yıl 12 bin 500 dekarda ağaçlandırma çalışması yapacağız” dedi. 

AKDENİZ’DE AKAN SU KALMAYACAK: 266 BARAJ VE GÖLET GELİYOR
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun talimatıyla, Güneydoğu'daki GAP projesinin benzeri olarak Akdeniz Gelişim Projesi ( Akdeniz GEP) başlığını taşıyan bir proje hazırladıklarını anlatan Bakan Eroğlu, 5 yıla yayılacak proje kapsamında 3 bin 725 tesisin yapılacağını belirterek bu kapsamda 37 milyar dolar harcanacağını kaydetti. Projenin 2019 yılına kadar süreceğini dile getiren Bakan Eroğlu, “Bunu başbakanımız bize talimat vermişti. GAP modeli bir çalışma istemişti. 6 aylık çalışma neticesinde nereye ne yapılacak bunları belirledik. 2019 yılına kadar 266 baraj ve gölet, 440 sulama tesisi, 32 içme suyu tesisi, 850 dere ıslahı tesisi, 1299 köprü ve ağaçlandırma gibi yatırımlar yapılacak” diye konuştu. 

ISPARTA ISPARTA OLALI BÖYLESİNİ GÖRMEDİ!
Bakan Eroğlu’nun verdiği bilgilere göre proje kapsamında 2019 yılına kadar Isparta’ya 38 baraj ve gölet yapılacak. Bunun yanında sulama ve içme suyu tesisi, dere ıslahı, köprü, doğa turizmi alanları ve meteoroloji istasyonu gibi yatırımlar da proje kapsamında yer alıyor. Isparta’nın topraklarının çok verimli olduğunu dile getiren Bakan Eroğlu, yapılacak projelerle kentin şahlanışa geçeceğini öne sürerek, “Isparta, Isparta olalı böyle barajlar göletler yapılmadı. Isparta artık güller ve göller diyarını yanı sıra barajlar ve göletler diyarıdır” ifadelerini kullandı. 

‘TERÖRLE İYİ MÜCADELE EDİYORUZ, TANKIMIZ VAR, UZAYDA BİZ DE VARIZ’
Türkiye'nin bu yıl G-20 zirvesine de ev sahipliği yaptığını anlatan Bakan Eroğlu, BM Taraflar Konferansı’nın da Ankara’da toplandığının altını çizdiği konuşmasında, “195 ülke dönem başkanı olarak Türkiye'yi seçti. İşte, yeni Türkiye bu. Terörle çok iyi noktada mücadele ediyoruz. Artık Altay tanklarımız var. İHA'larımız (İnsansız Hava Aracı) var. Uzayda biz de varız. Göktürk'ü fırlattık. Kıbrıs'a suyu götürürken aynı gün haberleşme uydusunu uzaya fırlattık. Sizlerin gayretiyle Türkiye çok daha büyüyecek. 2023 yılında Türkiye'ye en büyük 10 ekonomi arasına taşımak istiyoruz. Bunlar siyasi istikrarla oluyor. İnşallah 1 Kasım'da tekrar siyasi istikrar gerçekleşir” dedi. 

AKDENİZ GEP, 8 İLİ KAPSIYOR
Bakan Eroğlu’nun seçim öncesinde ‘müjdesini’ verdiği GEP projesi, Adana, Antalya, Mersin, Isparta, Burdur, Osmaniye, Hatay ve Kahramanmaraş gibi illeri kapsıyor.

Bakan Eroğlu’nun konuşmasının ardından bölgedeki baraj, HES ve vahşi madencilik gibi yıkım projelerine karşı mücadele yürüten Isparta Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu tarafından yapılan açıklamada ise Göller Bölgesi’nin merkezi konumundaki Isparta ve Burdur illerini de kapsayan coğrafyada yıllardır devlet eliyle yapılan yanlışların yöredeki tarımı ve hayvancılığı bitirdiğine dikkat çekilerek şöyle denildi: 

“Bakan Eroğlu’nun açıkladığı proje, akıldan, bilimden ve bu ülkenin coğrafi gerçeklerinden uzak; bölge halkının geleceğini ipotek altına alan bir girişimdir. Bölgede yıllardır DSİ eliyle yürütülen gölet projeleriyle Türkiye’nin en değerli doğal gölleri kaderine terk edilmiş, Burdur Gölü son 40 yılda üçte birini yitirerek fosseptik çukuruna dönüşmüş, Eğirdir ve Kovada Gölü kanserojen belirtiler gösteren bir kirlilikle boğuşmaktadır. Doğal gölleri besleyen dere ve akarsular üzerine, doğanın planlarına uymadan gelişigüzel yapılan göletler, geleceğimizin teminatı olan içme suyu kaynaklarımızın niteliğini bozarak bölge halkının sağlığını tehdit eden dev arsenik havuzlarına dönüşmüştür.”

'EROĞLU BÖLGENİN GELECEĞİYLE OYNAMAKTAN VAZGEÇMELİ'
Sulak alanların yarattığı bereketle bir zamanlar kendi kendine yeten bir üretim ekonomisi yaratan bölgede hatalı su politikaları sonucu hızlı bir göç dalgasının başladığına dikkat çekilen platform açıklamasında, “Bakan Eroğlu’nu Göller Bölgesi’nin geleceğiyle daha fazla oynamaktan vazgeçmeye, dünyanın hızla terk ettiği teknoloji ve yöntemlerle uygulanan projeleri terk etmeye davet ediyoruz. Bunun yerine Burdurlu süt ve pancar üreticisinin, Ispartalı elma ve gül üreticisinin, Mersin ve Antalya’da narenciye, Adana’da pamuk üreticisinin gerçek sorunlarını çözecek politikalar üretmeye davet ediyoruz. Sayın Bakan’ın başında olduğu bakanlığın hatalı politikaları yasaklamalar yüzünden bölgenin hâkim sosyo-ekonomik üretim biçimi olan keçi yetiştiriciliği yıllar içinde çökertilmiş, tarımı bilmeyen halk vahşi sulamanın teşvik edildiği bir tarım modeliyle borç batağına sürüklenmiştir. Bakan Eroğlu’nu abartılı rakamlarla halkı oyalamaya değil, her şeye karşın üretmeye devam eden insanlarımıza bağımsız bir geleceği müjdelemeye davet ediyoruz” görüşüne yer verildi. 

ABD YIKIYOR, TÜRKİYE ÇILGINCA YÜZLERCESİNİ YAPIYOR
Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu’nun dikkat çekici açıklamasında yer verilen baraj ve HES projelerinin eski teknolojiyle uygulamaya konulduğu iddialarını araştırdık. Dünyada en fazla baraj inşa eden ülkelerin başında gelen ABD’de yalnızca 2014 yılında 72 baraj yıkılarak, bu barajların üzerine kurulduğu nehirlerin restore edilmesi için çalışma başlatıldı. 2000’li yılların başından bu yana yıkılan barajların sayısı ise 300’den fazla. Peki Türkiye’nin hemen her akarsuyu üzerinde çılgınca baraj ve gölet yaptığı bir dönemde ABD barajlarını neden yıkıyor? Bu sorunun en önemli yanıtı barajların ekonomik ömürlerinde saklı. 30 ila 40 yıl ekonomik ömürleri olan barajların üzerinde kurulduğu nehirlerin ekosisteminin yok olarak canlı yaşamına büyük zararlar vermesi de cabası. Bir nehrin olduğu gibi kalmasının daha fazla ekonomik yarar sağladığını keşfeden ABD yönetimi, modası geçmiş teknolojilere sahip barajların yıkılması ve nehirlerin restore edilmesi konusunda eğitimler veriyor. 

BARAJLARI YIKMAK İÇİN EĞİTİM VERİYORLAR
ABD’de 40 yıl önce kurulan ‘American Rivers’ adındaki hidroelektrik reformu kuruluşu, bu konudaki çalışmalara öncülük ediyor. Kuruluşun, (www.americanrivers.org) adresinden yayın yapan web sayfasında, barajların nehrin akışını engelleyerek, temiz su, balık ve yaban hayatı ile rekreasyon alanlarına zarar verebileceğine dikkat çekilerek, son yıllarda 200 civarında barajın bu kuruluşun öncülüğünde yıkılarak nehirlerin geri kazanılması için kamu ve sivil toplum örgütlerinden fon sağlandığı kaydediliyor. Hidroelektriğin temiz enerji kapsamında olduğu ancak birçok projenin uygulamaya geçtikten sonra sorumluluğunu yerine getirmekten yoksun olduğunun altı çizilen kuruluşun resmi sayfasında, enerji şirketleri ve federal yetkililerle birlikte çalışmalar yürütüldüğüne de dikkat çekilirken çevreye olan etkisi oldukça sert olan barajlardan elde edilen elektriğin ülke genelinde yüzde 8,2’lik bir oranı karşıladığı belirtiliyor. ABD’deki nehir restorasyonu konusunda çalışan kuruluşlar, bir yandan barajları yıkarken bir yandan da yenilerini inşa etmeden mevcut olanların temiz ve güvenli hale getirilerek kapasitelerinin iki katında çalışabileceğini tartışıyor. Amerikan Ulusal Hidrolik Enerji Birliği, tek bir yeni baraj inşa etmeden hidroelektrik kapasitesinin iki katına çıkarılabileceğinin tahmin edildiğini açıkladı. 

ABD, ŞİMDİ KURTULMANIN YOLLARINI ARIYOR
Son 100 yıl içinde, ABD’de bulunan 6 büyük su havzasında yaklaşık 80 bin baraj inşa edildiği kaydedilen American Rivers’in resmi sayfasında, Amerikan Ordusu bünyesinde kurulan Mühendisler Kolordusunun küçük nehirler ve akarsularda binlerce baraj inşa ettiği belirtilirken, bu kuruluşun dünyanın diğer ülkelerine de öncülük yaptığına dikkat çekilerek şu görüşlere yer veriliyor: “Nehir kenarlarında yaşayan toplulukları barajlardan olumsuz etkileniyor. Olumsuz etkileri, yararlarından fazla olan barajların çoğunu ortadan kaldırarak nehirleri ve çevresinde yaşayan toplulukları geri kazanmak makul bir yaklaşım olabilir.”

BARAJLARIN NEDEN OLDUĞU 10 KÖTÜLÜK
ABD’deki barajların yıkılarak nehirlerin geri kazanılması konusundaki projelere öncülük eden kuruluş, barajların nehir ekosistemlerine yaptığı 10 kötülüğü ise şöyle sıralıyor: Nehrin seviyesini düşürmek. Nehirleri bloke ederek balıklar ve yaban hayatı için besin akışını ve balık göçünü önlemek. Durgun rezervuar havuzlarının somon benzeri balık türlerinin yumurtlamak için yaptığı göçü olumsuz etkilemesi. Barajlar su sıcaklığını arttırarak, buna karşı hassas olan balık türleri ve diğer canlıların yok olmasına neden oluyor. Barajları nehir akışlarının zamanlamasını değiştirerek tutulan suyu yoğun enerji taleplerinde bırakarak toprak ve bitki örtüsünün yok olmasına, bu düzensizlikle birçok türün doğal büyüme ve üreme dengelerini bozuyor. Barajların rezervuar seviyelerindeki dalgalanma, su seviyesinde dramatik değişikliklere yol açarak balık, su kuşu ve dip canlıları rahatsız ediyor. Baraj rezervuarlarındaki sularda oksijen düzeyleri düşerek derinlerdeki balıkların ölümüne neden oluyor. Barajlarda biriken ağır metaller ve diğer kirleticiler nehir ekosistemlerindeki besinlerin kaybolmasına neden oluyor. Baraj türbinleri balıklarda ölüm ve yaralanmalara neden olabilir, çevrede çalışan kamyon ve iş makinaları stres ve hastalıklara neden olurken, içgüdülerde azalma ortaya çıkar. Barajlardaki su sıcaklığı doğal olarak oluşan yırtıcı türlerin lehine bir işlev görürken, balık merdivenleri veya türbinlerden geçen balıklar yırtıcı kuşlara kolay av olabilirken aynı zamanda bayılmalar da görülebilir.